ACEMOĞLU İLE ABD'DE GÖRÜŞTÜ
Türkiye ve yeni ekonomi politikalarının karşısında olan herkesle iş birliğine hazır olan CHP Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, ABD'deki icazet ziyaretinde Acemoğlu ile görüşmüştü.
Kılıçdaroğlu, bu görüşmeyi sosyal medyadan, "ABD'deki vizyon programımız kapsamında, dünyaca ünlü ekonomist Daron Acemoğlu ile bir araya geldik. Türkiye'nin geleceğini, ekonomiyi iyileştirecek çözüm yollarını enine boyuna konuştuk. Cumhuriyet'in İkinci Yüzyılı vizyonumuz için, dünyadaki en parlak zihinlerden ilham alıyoruz." tweetiyle duyurmuştu. Söz konusu görüşme "Altılı Masa yeni Kemal Derviş'ini buldu" şeklinde yorumlanmıştı.
İCAZET ZİYARETLERİNDEN BAY KEMAL'E BEKÇİ ÇIKTI
Kılıçdaroğlu'nun icazet ziyaretlerinin mevyesi olan ismin ise ABD'li yazar, ekonomi ve toplum kuramcısı, aktivist, danışman olarak bilinen Jeremy Rifkin olacağı ortaya çıktı. Rifkin eski Almanya Şansölyesi Angela Merkel'in danışmanlığı göreviyle dikkat çekerken sosyal medya "Bay Kemal'e bekçi göndermişler" yorumlarıyla sallandı.
JEREMY RİFKİN KİMDİR?
Rifkin daha önce Alman Başbakanı Angela Merkel, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Portekiz Başbakanı Jose Socrates ve Slovenya Başbakanı Janez Jansa'ya danışmanlık yapmıştı. Jeremy Rifkin, "paylaşım ekonomisi" adlı bir tezi savunuyor.
Bu teze göre zenginler hariç kimse mülkiyet sahibi olmayacak. İşçiler ve fakirler, her şeyi kiralayarak yaşayacak. Evler, odalar, cep telefonları… Her şey kiralanacak, her şey "kiralama ve paylaşım" temelli olacak. Yani Neflix aboneliği yahut kira sözleşmesi gibi yapılar ile, dev şirketler hayatın her alanını ticari hale getirecek. İnsanlar, bir şeylere "abone olarak" hizmet alacak. Yani kimse ev sahibi olmayacak, telefon sahibi olmayacak yahut bir şeyler elde edemeyecek.
Abonelik ve kiralama ile kullanım hakkına sahip olunacak. Bu durum, en uç seviyede kıyafetlerin dahi kiralanması ve daha sonra geri dönüşüme verilmesi anlamına gelecek. Jeremy Rifkin, dijital dünyada birçok şeyin masrafının olmadığını, dolayısıyla en ucuza "abonelik" sistemiyle "hizmet verilebildiğini" öne sürüyor.
Bu durumun, olabilecek her sektörde yaşanabilmesi için, dijitalleşmenin tam anlamıyla sağlanmasını ve bu yolla "3. Sanayi Devrimi" dediği teorinin gerçekleşmesini savunuyor. Jeremy Rifkin'in bu tezlerinde, işçi sınıfının hiçbir gücü bulunmuyor. İşçi sınıfı, zenginlerin kârını devam ettirmek için, kendisi ile paylaşılanları kabul ediyor, tamamen şirketlerin ve zenginlerin insafına kalıyor. Devlet ise bu "sınıfsal işbirliğini korumak" görevini üstelenen bir kurum olarak kendisine yer buluyor.
Jeremy Rifkin, neo-liberalizmin çöktüğünü söylüyor ancak alternatif olarak daha güçlü bir kapitalizm için "paylaşım ekonomisi" modelini savunuyor. Yani neo-liberalizme alternatif olarak, başka bir liberalizm modeli öngörüyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yaptığı mitinglerde birçok defa neo-liberalizme karşı olduğunu açıklamıştı.
ALMANYA'NIN ENERJİ SEKTÖRÜNÜ BATIRDI
Jeremy Rifkin'in "Yeşil Enerji" politikaları, Almanya'yı enerji krizine soktu. Jeremy Rifkin'in yenilenebilir enerji ısrarı üzerine şekillenen Angela Merkel politikaları neticesinde Almanya, nükleer santrallerini kapattı.
Nükleer santralleri kapanan Almanya, tamamen yeşil enerjiye geçene kadar Rusya'dan gelen doğalgaza bağımlı oldu.
Rusya – Ukrayna Savaşı başladıktan sonra Rusya'ya karşı tavır alan Almanya, Rus gazından mahrum kaldı. Almanya'nın enerji devi Uniper iflasın eşiğinden kamulaştırma ile döndü. Binlerce Alman şirketinin iflas ettiği ve ağır sanayinin can çekiştiği ortamda Almanya, yeşil enerjiyi bir kenara bıraktı ve kömür santrallerini geri açtı.