"SÖZÜN MUHATABININ YSK ÜYELERİ OLDUĞU DURAKSANMAYACAK ŞEKİLDE AÇIKTIR"
Kararda ayrıca İmamoğlu'nun sözlerine başlarken İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya cevap verdiği ancak konuşmanın içeriğinde 31 Mart seçimini iptal edenlerin ahmak olduğunu belirttiği kaydedilerek, "Sözün muhatabının YSK üyeleri olduğu duraksanmayacak şekilde açıktır. Sanığın savunmasında sözlerinin muhatabının İçişleri Bakanı Süleyman Soylu olduğunu ileri sürmesi karşılıklı hakaret nedeni ile cezadan kurtulmaya yönelik geliştirilen bir savunma olarak değerlendirilmiştir" ifadeleri yer aldı.
"VURGUSU VE KULLANIŞ BİÇİMİ APTAL ANLAMINDAYDI"
İmamoğlu' nun suça konu, "Tam da işte 31 Martta seçimi iptal edenler ahmaktır" sözüne yer verilen gerekçeli kararda, "Ahmak sözcüğünün cümle içinde kullanış biçimi ve yapılan vurgu dikkate alındığında aptal, gerizekalı anlamında kullanıldığı kanaatine varılmıştır" denildi.
"HAKİM TARAFSIZLIĞI İDDİASI YERİNDE GÖRÜLMEMİŞTİR"
Mahkeme gerekçeli kararında çok tartışılan ilk hakimin değişmesi konusunda da değindi. Sabah'ta yer alan habere göre, sanık avukatlarının adil yargılanma hakkından mahrum kaldıkları yönündeki savunmalarının yerinde olmadığı anlatılan gerekçeli kararda, "Davanın ilk hakimi davaya 28.05.2021 tarihinden 01.06.2022 tarihindeki beşinci celsede kadar yargılamayı yapmıştır." denildi.
Hakim değişikliği konusunda Adalet Bakanlığı'na akılalmaz eleştirilerde bulunan İBB yönetiminin daha önce reddi hakim talebinde bulunduğu da ortaya çıktı.
Durumun açıkça ifade edildiği gerekçeli kararda şu ifadelere yer verildi:
"Sanık avukatları doğal yargıçlık ilkesi gereğince baktığını belirttikleri ilk hakimi 23.03.2022 tarihli duruşmada taleplerinin kabul edilmemesi nedeniyle hakimin tarafsızlığından şüphe duyduklarını ileri sürerek hakimi reddetmişlerdir. Hakimin yaklaşık 1 yıllık sürede davaya baktığı, delillerin toplanmış olduğu, iddia makamından esas hakkındaki mütalaanın alındığı, ancak sanık avukatlarının karar aşamasına gelen dava dosyasına sürekli bilimsel mütalaa, hukuki mütalaa adı altında 3 ayrı mütalaa sunduğu, her şey kameralar önünde cereyan ettiği halde tanıklar dinletme yoluna giderek, önceki hakimin çalıştığı dönemde bitirip karar verebileceği dava dosyasını gereksiz taleplerle meşgul ederek duruşmaların sürekli ileri atıldığı anlaşılmaktadır.
Dava dosyası önceki hakim tarafından sonuçlanmış olsa da yine aynı şekilde hakimin tarafsız olmadığını ileri sürerek yargılamaya itiraz edecekleri ortadadır. Bu nedenle dava dosyasına bakan iki ayrı hakim hakkında da hakimlerin tarafsız olmadığı savunmaları yerinde görülmemiştir"
BELGELER ORTAYA ÇIKTI
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyelerine hakaret ettiği gerekçesiyle açılan davanın hâkimi Hüseyin Zengin'in sürüldüğü iddia edilmişti. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun avukatı aracılığıyla mahkemeye başvurduğu ve hakim Hüseyin Zengin hakkında reddi hakim talebinde bulunduğu ortaya çıktı.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve bazı gazeteciler İmamoğlu'nun YSK üyelerine hakaret ettiği davanın ilk hakimi Hüseyin Zengin'in yakın çevresine 'Bu davadan ceza çıkmaz' dediğini iddia etti. Bu iddianın ardından hakimin Samsun'a sürüldüğü öne sürüldü.
İMAMOĞLU REDDİ HAKİM TALEBİNDE BULUNDU
Ancak elde edilen bilgilere göre, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu avukatı aracılığıyla, kendisine ceza vermeyeceği için sürüldüğünü iddia ettiği hakim Hüseyin Zengin hakkında reddi hakim talebinde bulunduğu öğrenildi.
Davanın görüldüğü İstanbul Anadolu 7'nci Asliye Ceza Mahkemesi'ne gönderilen talepte hakimin, davada ceza vermekte acele ettiği belirtildi. İmamoğlu'nun avukatı aracılığıyla reddi hakim talebindeki yazısında şu ifadeler dikkat çekti: "Savunma olarak ne dersek diyelim hükmün zaten hazır olduğu, şeklen beyanlarımızın alındığının ortaya çıktığı kanaatindeyiz. Bu eksikliğin, adaletsizliğin bağımsız ve tarafsız bir mahkeme önünde adli bir yargılama ile giderileceğinden emin olmak istiyoruz. Aksi durum savunma olarak ne dersek diyelim, ne delil ortaya koyarsak koyalım kararın zaten hazır olduğu, şeklen bazı usul işlemlerinin yapılacağı konusunda şüphe oluşmasına yol açabilecektir, yargılamanın bu şüphelerden arındırılması gereklidir."