Son dakika: Türkiye resmen İstanbul Sözleşmesi'nden çıktı! Danıştay kararı hukuka uygun buldu

Türkiye, LGBT lobisinin sığınağı haline gelen, toplum ve aile yapısına zarar teşkil edecek içeriğe sahip olan İstanbul Sözleşmesi'nden resmen çekildi. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu (İDDK), İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararını hukuka uygun buldu. Danıştay 10. Dairesi'nin ret kararı oy çokluğuyla onandı. Öte yandan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "'İstanbul Sözleşmesi feshedilirse kadın cinayetleri artar' diyenler" notuyla birlikte "2022 Aile İçi ve Kadına Şiddet Raporu"ndan verileri paylaştı. Soylu, "Kadına şiddet sıfır olana kadar mücadeleye devam" dedi.

Giriş Tarihi :02 Ocak 2023 , 18:27 Güncelleme Tarihi :03 Ocak 2023 , 09:28
Son dakika: Türkiye resmen İstanbul Sözleşmesi’nden çıktı! Danıştay kararı hukuka uygun buldu

İÇİNDEKİLER

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesine ilişkin Cumhurbaşkanı kararının iptaline yönelik davaları reddeden Danıştay 10. Dairesinin kararını onadı.

Onamayla Türkiye'nin sözleşmeden çekilme kararı hukuken kesinleşti.

Kamuoyunda İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen "Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi"nin Türkiye Cumhuriyeti bakımından feshedilmesine dair Cumhurbaşkanı Kararı, 20 Mart 2021'de Resmi Gazete'de yayımlandı.



Cumhurbaşkanı kararı, sözleşme hükümleri gereğince Avrupa Komisyonuna bildirimden 3 ay sonra yürürlüğe girdi ve Türkiye resmen sözleşmeden ayrılmış oldu.

Bunun üzerine Cumhurbaşkanı kararının iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle Danıştaya çok sayıda dava açıldı.

Danıştay 10. Dairesi, bu davalarda yürütmenin durdurulması istemlerini reddetti, iptal istemlerini ise duruşmalı olarak ele aldı.

Daire, 19 Temmuz'da, sözleşmenin feshine ilişkin Cumhurbaşkanı kararının iptal istemini reddetti. Bazı sivil toplum kuruluşları bu karara Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunda itiraz etti.

Talebi değerlendiren kurul, Danıştay 10. Dairesinin "iptal isteminin reddi" kararını oy çokluğuyla onadı.

KADINA ŞİDDET SIFIR OLANA KADAR MÜCADELEYE DEVAM
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Kadına şiddet sıfır olana kadar mücadeleye devam." ifadesini kullandı.

Soylu, Twitter hesabından, "'İstanbul Sözleşmesi feshedilirse kadın cinayetleri artar' diyenler" notuyla birlikte "2022 Aile İçi ve Kadına Şiddet Raporu"ndan verileri paylaştı.

Soylu, paylaşımında, "Kadına şiddet sıfır olana kadar mücadeleye devam. Bugün, Kadına Şiddet konusunda Değerlendirme Toplantımızda da bakanlığımız görev alanında önemli ek kararlar alacağız." ifadelerini kullandı.

ELEKTRONİK KELEPÇE İZLEME MERKEZİ 3 BİN 310 VAKANIN TAKİBİNİ YAPTI
Bakan Soylu'nun paylaşımında verilerine yer verdiği rapora göre, 2021'de 309, 2022'de 272 kadın cinayeti işlendi.

Erkeklere yönelik temel bilgilendirme ve farkındalık oluşturma eğitiminden 8 milyon 262 bin 794 kişi yararlanırken, 2 milyon 987 bin 525 de eğitim broşürü dağıtıldı.




Elektronik Kelepçe İzleme Merkezi tarafından bugüne kadar 3 bin 310 vaka takip edildi, 823 vakanın takipi sürüyor.

Kadın Acil Destek Uygulaması (KADES) 4 milyon 756 bin 960 kişi tarafından cep telefonuna indirilirken, buradan 606 bin 146 ihbarda bulunuldu.



19 Mart 2021'de İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesine ilişkin karar Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla Resmi Gazete'de yayımlanmıştı.

Söz konusu karar, 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin 3. maddesi gereğince alınmıştı.



BAŞKAN ERDOĞAN: AİLE KURUMUNU ZAYIFLATACAK HİÇBİR İŞİN İÇİNDE YER ALMAYACAĞIZ
Başkan Recep Tayyip Erdoğan da ailenin temelinin hedef alındığına dikkat çekerek bir konuşma yapmıştı.

Erdoğan, "Ailenin temeline dinamit koyan hiçbir anlayış, hiçbir düzenleme, hiçbir ideoloji insani olmadığı gibi meşru da değildir. Kadınlarımıza sahip çıkmada geri duracak olursak hiçbir zaman bu dünyada da ebedi alemde de Rabb'imize hesabını veremeyiz. Kadınlarımız lehine yaptığımız bunca düzenleme varken, tartışmayı değerlerimize düşmanlık aracı haline dönüştürmeye çalışan bir avuç sapkına da meydanı bırakmayacağız. Milletin millet, ailenin de aile olmasını zedeleyecek anlayışlarla sonuna kadar mücadele edeceğiz. Aile kurumunu zayıflatacak hiçbir işin içinde yer almayacağız" ifadelerini kullanmıştı.



İşte madde madde Türkiye'yi sözleşmeden çıkmaya iten o nedenler:

  1. İstanbul Sözleşmesi'nin LGBT ideolojisi savunuculuğuna indirgenmesinin; LGBT'nin bazı kesimler tarafından meşru evrensel hukuk normu şeklinde dayatılmasının önüne geçmek.
  2. Milli ve manevi değerler, Türk aile yapısında LGBT propagandasının oluşturduğu rahatsızlığı gidermek.
  3. LGBT ideolojisi üzerinden inşa edilmek istenilen diplomatik ve siyasi baskıyı engellemek.
  4. Kadın hakları meselesini LGBT odaklı tartışmaların tahakkümünden kurtarmak.
  5. Sözleşmenin toplum değerleri ile bağdaşmayan kısımlarının, Türkiye'nin kadına şiddet ile mücadelesine ve kadın hakları konusundaki adımlarına gölge düşürmesini engellemek ve LGBT'yi işaret eden ifadeler sebebiyle rahatsızlık duyan kesimlerin kadına yönelik şiddete karşı desteğinin konsolide edilmesine olanak sağlamak.
  6. Bir devlet politikası olan kadına şiddet ile mücadelede iç hukuka dayalı uygulamaların iyileşmesine odaklanmak için gerekli olan zihinsel paradigma değişikliğinin önünde engel olan cinsel yönelim unsurunu ortadan kaldırmak.
  7. Reform paketleri içerisinde kadına şiddet ile mücadele ve kadın haklarının iyileştirilmesi ile ilgili bölümlerin ön plana çıkarılması.


İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'NE ÇEKİNCE KOYAN AB ÜLKELERİ
Yunanistan, Almanya, Danimarka, Finlandiya, Hırvatistan, İsveç, Fransa'nın ise sözleşmeye çekince koyduğu ortaya çıktı. İstanbul Sözleşmesi'nin hiçbir caydırıcı etkiye sahip olmadığı AB'den gelen verilerle de ispatlanmış durumda.



ANAYASA GÜVENCESİ
Anayasa'nın 10. maddesi ile herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Madde, hem yasal (de juro) hem de fiili (de facto) eşitliği güvence altına almaktadır.

Anayasa'nın 41. maddesinde de ailenin eşler arasında eşitliğe dayandığı kabul edilmiştir. Maddeye göre, devlet ailenin huzur ve refahı için gerekli tedbirleri almakla ve çocukları her türlü istismara ve şiddete karşı korumakla yükümlüdür.

TÜRKİYE'NİN TARAF OLDUĞU ANLAŞMALAR
Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi (CEDAW), Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 1979 yılında kabul edilmiş ve Türkiye tarafından 1985 yılında onaylanmıştır. 187 ülke CEDAW'ı onaylamıştır. CEDAW, sözleşmeye taraf olan ülkelerde kadın haklarının güvence altına alınmasını ve geliştirilmesini hedeflemektedir. CEDAW, sözleşmeyi imzalayan devletlerin kadınlara yönelik ayrımcılığın tüm biçimlerini önlemek, kadınların toplumsal durumlarını iyileştirmek, toplumsal cinsiyet ilişkilerini ve toplumsal cinsiyete dayalı basmakalıp yargıları değiştirmek üzere taahhütlerde bulunmasını sağlamaktadır.

MEDENİ KANUN
Medeni Kanun, ayrımcılık içeren maddeleri ayıklanarak 2002 yılında tümden değiştirilmiştir.
Aile, kadın ve erkek arasında eşitlik temeline dayalı bir ortaklık olarak tanımlanmış, "karı" ve "koca" kavramları yerini "eşler" kavramına bırakmıştır.
Evlilik iki tarafın karşılıklı rızası ile gerçekleşir, kimse evlenmeye zorlanamaz. Zorla evlendirme gerçekleştiği şartlara göre Ceza Kanunu'nda yer alan cinsel saldırı, çocuk istismarı, hürriyeti tahdit, tehdit, yaralama vb. suçları oluşturur.
162. madde ile eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir.
162. madde ile eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir.



CEZA KANUNU
Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlal eden kişinin, mağdurun şikâyeti üzerine cinsel saldırı suçundan beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı düzenlenmektedir.

Kanuna göre, evlilik içi cinsel saldırı/tecavüz de suçtur.

Cinsel saldırı için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.

Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.

Çocukların cinsel istismarı suçtur.

6284 SAYILI KANUN
Kanun gerekçesi "kadın-erkek eşitliğinin sağlanması, kadının insan haklarının teminat altına alınması devletlerin sorumluluğundadır." İbaresine yer vermektedir.
Kanunda kadına yönelik şiddet; kadınlara, yalnızca kadın oldukları için uygulanan veya kadınları etkileyen cinsiyete dayalı bir ayrımcılık ile kadının insan hakları ihlaline yol açan ve Kanunda şiddet olarak tanımlanan her türlü tutum ve davranış olarak ele alınmıştır.
Kanun mağdurları korumak mülki adına amirin takdiri ile bezerlerinin de uygulanabileceği koruma tedbirlerini belirlemiştir:
Korunan kişinin kendisine ve gerekiyorsa beraberindeki çocuklara, bulunduğu yerde veya başka bir yerde uygun barınma yeri sağlanır.
Geçici maddi yardım yapılır.
Psikolojik, meslekî, hukukî ve sosyal bakımdan rehberlik ve danışmanlık hizmeti verilir.
Hayatî tehlikesinin bulunması hâlinde geçici koruma altına alınır.
Gerekli olması hâlinde, korunan kişinin çocukları varsa çalışma yaşamına katılımını desteklemek üzere kreş imkânının sağlanır.
Hâkim kanun kapsamında korunan kişilerle ilgili olarak maddede yer alan koruyucu tedbirler uygulanabilir:
İşyerinin değiştirilmesi sağlanır
Kişinin evli olması hâlinde müşterek yerleşim yerinden ayrı yerleşim yeri belirlenir
Medeni Kanun'daki şartların varlığı hâlinde ve korunan kişinin talebi üzerine tapu kütüğüne aile konutu şerhi konulur.
Şiddet uygulayanların;
Şiddet mağduruna yönelik olarak şiddet tehdidi, hakaret, aşağılama veya küçük düşürmeyi içeren söz ve davranışlarda bulunmaması,
Müşterek konuttan veya bulunduğu yerden derhâl uzaklaştırılması ve müşterek konutun korunan kişiye tahsis edilmesi,
Korunan kişilere, bu kişilerin bulundukları konuta, okula ve işyerine yaklaşmaması,
Çocuklarla ilgili daha önce verilmiş bir kişisel ilişki kurma kararı varsa, kişisel ilişkinin refakatçi eşliğinde yapılması, kişisel ilişkinin sınırlanması ya da tümüyle kaldırılması,
Gerekli görülmesi hâlinde korunan kişinin, şiddete uğramamış olsa bile yakınlarına, tanıklarına ve kişisel ilişki kurulmasına ilişkin hâller saklı kalmak üzere çocuklarına yaklaşmaması,
Korunan kişinin şahsi eşyalarına ve ev eşyalarına zarar vermemesi sağlanır.
İkincil mevzuat ve kadına yönelik şiddetle mücadeleyi destekleyen diğer belgeler
Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'un (6284 sayılı Kanun) Uygulama Yönetmeliği
Kadın Konukevlerinin Açılması ve İşletilmesi Hakkında Yönetmelik
6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun Uygulamasına Dair Genelge
Çocuk ve Kadınlara Yönelik Şiddet Hareketleriyle Töre ve Namus Cinayetlerinin Önlenmesi İçin Alınacak Tedbirler konulu 2006/17 sayılı Başbakanlık Genelgesi
Töre ve Namus Cinayetlerinin Önlenmesine Yönelik Tedbirlerin Koordinasyonu konulu 2007/6 sayılı İçişleri Bakanlığı Genelgesi
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı arasındaki Protokol,
TBMM İnsan Hakları Komisyonu Raporları
TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Raporları

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN