14 Mayıs 1950 seçimleri! 'Beyaz İhtilal'den 73 yıl sonra bir kez daha 'Yeter! Söz Milletindir!' işaretiyle sandığa

Başkan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısı'nda 2023 seçimleri için 14 Mayıs tarihini işaret etti. Başkan Erdoğan konuşmasında, Demokrat Parti'nin Adnan Menderes liderliğinde tek başına iktidara geldiği 14 Mayıs 1950'ye atıfta bulunarak, "Milletimiz aynı gün, bu darbe şakşakçılarına 'yeter' diyecektir" ifadesini kullandı. Demokrat Parti'yi iktidara taşıyan 1950 seçimleri tarihe 'Beyaz İhtilal' olarak geçmişti. Milletin büyük teveccühünü yakalayan Demokrat Parti, 1960 askeri darbesine kadar iktidarı elinde bulundurmuştu.

Giriş Tarihi :18 Ocak 2023 , 14:14 Güncelleme Tarihi :18 Ocak 2023 , 15:55
14 Mayıs 1950 seçimleri! ’Beyaz İhtilal’den 73 yıl sonra bir kez daha ’Yeter! Söz Milletindir!’ işaretiyle sandığa

İÇİNDEKİLER

14 Mayıs 1950 seçimleri 27 yıllık tek parti iktidarının sona erdiği demokrasi şöleni olarak tarihe geçti.

Beyaz İhtilal olarak bilinen bu gün Türk demokrasi tarihinde bir dönüm noktasını ifade edilir.

Tek parti idaresi ve Ankara aristokrasisinin gücüne karşı ortaya çıkanlar "Yeter söz milletin" dedi ve millet de sözün kendisinde olduğunu sandıkta göstererek Demokrat Parti'yi yüzde 55 gibi bir oranla iktidara taşıdı.

2023 SEÇİMLERİ İÇİN 14 MAYIS MESAJI
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada 2023 seçimleri için 14 Mayıs'ı işaret etti.

Erdoğan şunları söyledi:
Rahmetli Menderes 14 Mayıs 1950'de 'Yeter söz milletindir.' diyerek milletin gönlüne girmiş ve sandıktan ezici bir zaferle çıkmıştı. Aynı şekilde rahmetli Özal, darbenin gölgesinde girdiği seçimde 'Türkiye'ye çağ atlatma' vaadiyle önemli bir başarı kazanmıştı. Biz de 'Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.' diyerek özgürlük ve refah özlemi içindeki milletimizin büyük desteği ile hükümete gelmiştik. Şimdi de 'Yeter söz de karar da gelecek de milletindir.' diyerek 2023'te milletimizin desteğine talibiz.

Sözü de kararı da geleceğini tayin hakkını da milletimize bırakmak istemeyen vesayet heveslilerine rağmen Türkiye Yüzyılı'nı başlatacağız. Milletimiz 73 yıl sonra bir kez daha aynı gün, altılı masa diyerek karşımıza çıkan bu darbe şakşakçılarına, bu kifayetsiz muhterislere, bu müstemleke heveslilerine 'yeter' diyecektir.

TARİHE GEÇEN GÜN: 14 MAYIS 1950
14 Mayıs 1950 seçimleri ile Türk demokrasisinde yepyeni bir sayfa açmıştı. Daha önceki yıllarda Atatürk'ün sağlığında denenen çok partili siyasi hayata geçiş denemeleri başarısızla sonuçlanmıştı.

Ancak 1950 yılına gelindiğinde halkın değişim talepleri ayyuka çıkmış ve 1946 yılında Celal Bayar, Fuat Köprülü, Adnan Menderes, Refik Koraltan tarafından kurulan Demokrat Parti halkın umudu olarak görülmeye başlanmıştı.

Nitekim 1950 yılında gizli oy açık tasnif olarak gerçekleştirilen seçimlerde 27 yıldır iktidarda olan tek parti CHP tabir yerindeyse sandığa gömüldü. Halkın değişim talebini görmezden gelen CHP'li isimler aldıkları yenilgi karşısında okuma yazma bilmeyen bir halka bu yetki verilmez" diyorlardı ancak DP'ye oy veren kitle içinde üniversite mezunu olanların oranı yüksek bir orandaydı. DP, hala hafızalardaki yerini koruyan ve milli iradenin gücünü ortaya koyan ifadesiyle 'Yeter Söz Milletindir sloganı 14 Mayıs zaferinin simgesi oldu.

1946 SEÇİMLERİNDE AÇIK OY GİZLİ TASNİF
Türkiye'de çok partili döneme 1945'te geçilmiş ve çok partili sistem ile ilk genel seçim 1946'da yapılmıştır. Bu seçimin açık oy-gizli tasnif gibi gerekçelerle usulsüz ve şaibeli olduğunu savunan DP bu seçimde ikinci oldu. 1950 genel seçimlerini ise yüzde 55 oy oranı ile kazanan DP, CHP'yi 27 yıl süren iktidarından uzaklaştırdı.

SEÇİMLERE KATILIM ORANI ÇOK YÜKSEKTİ
14 Mayıs 1950 seçimlerinde 8 milyon 905 bin 743 seçmenin yüzde 89'u oy kullandı. Katılım oranı çok yüksekti. Oyların yüzde 55.2'sini alan DP seçim sistemi sayesinde meclisteki sandalyelerin yüzde 85'ini kazanmıştı. Demokratlar 487 milletvekilliğinin 416'sını kazandı.

CHP kendi istediği liste usulü çoğunluk sistemi nedeniyle, yüzde 39,6 oy oranıyla kazandığı 69 milletvekilliğiyle TBMM'nin ancak yüzde 14'ünü elde edebildi ve mecliste zayıf bir temsil ile bulunmaya razı olmak zorunda kaldı. İnönü de yaptıkları hatanın farkına varmıştı ki bunu şu şekilde dile getiriyordu: "Şimdi fena nispette kaybettik."

'BEYAZ İHTİLAL' OLARAK TARİHTE YERİNİ ALDI
Türk siyasi tarihinde iktidarın ilk kez "barış havası" içinde ve halkın arzusuna uyarak "sükunetle" el değiştirdiği 14 Mayıs 1950 seçimleri, beyaz ihtilal olarak da adlandırılır.

27 yıllık CHP'nin tek parti iktidarının kaybetmesi "ihtilal" olarak, bunun şiddet ve kansız bir şekilde demokratik bir usul olan seçimle yapılması "beyaz" olarak nitelendirilir.

HALKI AŞAĞILAMAYA KALKTILAR
CHP içinde Falih Fıfkı Atay ve Mümtaz Ökmen gibi demokrasiye erken geçildiğini savunan kimseler, "yüzde 70'i okuma yazma bilmeyen bir halka böyle yetkiler verilir mi? Diyorlar İsmet İnönü'nün kararını eleştiriyorlardı ancak İnönü, seçimlerde başarısız olması durumunda sorun çıkarmadan iktidardan çekileceğinin ifade etmişti hatta, "Demokratlar yönünde adımlar atmasaydık itibarımız kalmazdı" demişti.

Tarihçi Kemal Karpat göre DP'nin zaferindeki asıl faktör çeyrek i CHP iktidarına karşı birikmiş olan hoşnutsuzluktu. DP'yi iktidara getiren faktör toplumun "yüzde 70'inin okuma yazma bilmemesi" değildi. Aksine en gelişmiş, en okumuş bölge ende DP en yüksek oyları almıştı"

ARİSTOKRASİYE KARŞI HALKIN HÂKİMİYETİ
CHP'li Turan Güreş'e göre CHP devlet aristokrasinin partisiydi. Cumhuriyet'in yaslanmış olduğu yaşlı kadro yeni nesillerden kopmuştu. Yeni nesiller özlemlerini kavrayamıyordu.

İsmet İnönü'nün damadı Metin Toker de CHP'ye oy vermeye devam edenlerin alışmış olduğundan ayrılamayanların ruh haleti içinde olan basit halk tabakası olduğunu söylüyordu. CHP'nin meclis kadrosu geleneksel olarak memur ağırlıklı olurken DP'nin kadrosu serbest meslek, avukat ve tüccar ağırlıklıydı.

DP iktidarı genel kanının aksine sadece köylü değil, köylü şehirli bütün kesimlerin desteklediği bir iktidar olmuştu. Ankara aristokrasisine karşı halkın "yeter söz milletin" çıkışıydı.

BUNLAR ÜLKEYE YÖNETEMEZ DEDİLER
Demokrat Parti'nin seçimi kazanmasından sonra CHPlilerin büyük bir kısmı Demokratların ülkeyi yönetemeyeceğini yönetimi yeniden kendilerine teslim edeceklerini düşünür.

İsmet İnönü, "Bir sene sonra ne olacak bilinmez. Bize müracaat eder, kabul etmem, tekliflerimi bildiririm" der.

İnönü bu konuda şu ifadeleri de kullanır: İdare edemezler. Endişem İkinci Dünya Savaşı Harbi'nden kurtardığımız memleketin üçüncü dünya harbi arifesinde idaresiz kalmasıdır.

Sabah gazetesi yazarlarından Yavuz Donat'ın 14 Mayıs 1950 seçimlerine ilişkin yazısı da çarpıcı detayları taşıyor.

Donat'ın geçtiğimiz yıl seçimlerin yıl dönümünde yazdığı yazıdan önemli bölümler şu şekilde:
Yarın 14 Mayıs... Siyasi tarihe, beyaz ihtilal olarak geçen ve siyasette yeni bir çağın başlangıcı sayılan, 1950 seçimlerinin yıldönümü.

Acı ama gerçek... "Türk demokrasisinin kara deliği" de diyebiliriz:

1950'de gerçekleşen, büyük değişimi içine sindiremeyen önemli bir kesim mevcut...
Seçkinler sınıfı... Halka tepeden bakanlar.

Günümüzde, "Beyaz Türk" olarak tanımlanıyorlar. Kibirliler... "Profesörün, mühendisin, mankenin, doktorun oyu ile köydeki sarı çizmeli Mehmet Ağa'nın oyu bir mi?" diyenler.

Sistemin gizli efendileri.

Adnan Menderes ve bakanlar idam edilince bayram yapanlar... 12 Mart 1971 Muhtırası'na alkış tutanlar... 12 Eylül 1980 öncesi, "Paşam, daha ne duruyorsunuz? Darbe yapın" diyerek Genelkurmay'ın kapısını aşındıranlar.

Evet... Acı ama gerçek... Bu kafadakiler, hâlâ aramızdalar. "Yalan" diyen parmağını kaldırsın.

YÜKSEK ENFLASYON
Siyasi parti enflasyonu... Yeni bir şey değil... Dün vardı, bugün de var.

1946 ile 1950 arasında, dokuz siyasi parti kurulduğunu biliyor muydunuz?

14 Mayıs 1950 seçimlerine gidilirken... Siyasi yaşamda tam 11 parti vardı:

Cumhuriyet Halk Partisi... Demokrat Parti... Millet Partisi... Milli Kalkınma Partisi... Sosyal Adalet Partisi... Türkiye İşçi ve Çiftçi Partisi... Türk Muhafazakâr Partisi... Türkiye Sosyalist Partisi... Türk Sosyal Demokrat Partisi...

Türk Yükselme Partisi...

Yalnız Vatan İçin Partisi.

Ama... 1950 seçimlerine sadece 3 parti katıldı:
Cumhuriyet Halk Partisi... Demokrat Parti... Millet Partisi.

YA DİĞERLERİ...
Tabela partileri olarak kaldılar.
Günümüzde sayıları, 100'ün üzerinde.
Bir Türkiye gerçeği... Siyasi partiler mezarlığı, Karacaahmet gibi.

TARİHİ TEBLİĞ
Seçimden iki gün sonra... 16 Mayıs 1950.

CHP Genel Başkanvekili Hilmi Uran, partisinin il başkanlarına tebliğ yayımladı:
"Partimiz son Büyük Millet Meclisi seçimlerini ve bunun tabii neticesi olarak iktidarı kaybetmiştir."
"Tarihi tebliğ" dememizin nedeni var.

TÜRK SİYASETİNDE...
Maalesef... Seçimde sırtı gelenin, yenilgiyi, kaybı kabullenme geleneği yoktur.
Seçimi kaybettiği halde, "Estek/köstek... Seçimin kazananı benim partim" diyen ise... Çoktur.
CHP'nin ağır topu Hilmi Uran'ın, "Kaybettik" demesi... Önemli olay.

BÜYÜK GÖÇ
1950 seçimlerinde...
Sivas'ın milletvekili sayısı 12. Bugün ise 5.
Trabzon... 12 milletvekiline sahipti. Bugün, yarısını çıkarıyor... 6.
Kastamonu... 10 milletvekili varken... Bugün 3 milletvekiliyle temsil ediliyor.
Malatya... Milletvekili sayısı 11'den 6'ya düştü.
Tokat... 9 milletvekili bulunurken, bugün 5 vekil seçebiliyor.

Ve İstanbul... Göç deposu... 1950'de, 27 milletvekili çıkaran İstanbul, son seçimde Meclis'e, 96 milletvekili gönderdi.
2023 seçimlerinde ise 98 milletvekili gönderecek.
İşte, Doğu'dan Batı'ya göçün somut göstergesi.
Göç devam ediyor... İzmir'e göç... Ankara'ya göç... Tabii en çok da, taşı toprağı altın İstanbul'a göç.

DİKKAT! DİKKAT!
Seçime katılma oranları... 14 Mayıs 1950 seçimlerinin şampiyonu Amasya... Yüzde 96.9 katılım.
Yollar toz, toprak... Araç sayısı sınırlı... Buna rağmen... Seçmenin neredeyse tamamı sandığa koşmuş.

Katılımın en yüksek olduğu (hepsi de yüzde 90'ın üzerinde) 10 il: Amasya... Samsun... Bilecik... Çorum... Sinop... Balıkesir... Tekirdağ... Ağrı... Sivas... Yozgat.
Dikkatinizi çekerim...
Seçime katılımın en yüksek olduğu iller arasında İstanbul yok, Ankara ve İzmir de.

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN