Turkuvaz Medya'da Türkiye Yüzyılı Zirvesi | Bakan Mustafa Varank: "Savunma sanayii alanında marka olduk"
Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Türkiye'nin ikinci yüzyılına dair yeni program ve hedeflerinin yer aldığı Türkiye Yüzyılı vizyonu ile ülkemiz her sektörde önemli başarılara ve rekorlara imza atacağı yeni bir döneme giriyor. "Türkiye Yüzyılı Zirvesi & Para Sohbetleri" bugün Turkuvaz Medya Merkezi'nde gerçekleştirildi. Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, "2002 yılında göreve geldiğimizde Türkiye'de bir tarım kanunu yoktu. Tarımda mevzuat ve kanunları ülkemize kazandırdık" dedi. 'Yeni Yüzyılın Sanayisi' panelinde Türkiye'nin mobilya sektöründe şu anda dünyada 7'nci sıraya yükseldiğine dikkat çeken katılımcılar yeni hedefin dünyada ilk 5'te yer almak olduğunu açıkladılar. Programın bir diğer konuğu olan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Türkiye'nin savunma sanayii alanında marka olduğunu ifade etti.
Giriş Tarihi :01 Şubat 2023 , 08:43Güncelleme Tarihi :02 Şubat 2023 , 22:42
Turkuvaz Medya Merkezi'nde düzenlenen Türkiye Yüzyılı Zirvesi'nde kamu, iş dünyası ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri Cumhuriyet'in yeni yüzyılında hayata geçirilmesi planlanan hedefleri ve stratejileri konuşmak üzere bir araya geldi.
"TÜRKİYE MARKA HALİNE GELDİ"
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Türkiye'nin savunma sanayii alanında marka olduğunu ifade etti.
Varank, "Türkiye Yüzyılı Zirvesi ve Para Sohbetleri" isimli programda yaptığı konuşmada, Türkiye Yüzyılı kapsamında bugün düzenlenen tüm panellerin, ülkeye yeni bakış açıları kazandıracağına inandığını belirterek, organizasyonda emeği geçenlere teşekkürlerini iletti.
Son yıllarda kritik gelişmelerin, yeni sınamaların daha önce hiç görülmemiş bir hızda yaşandığı dönemlere şahitlik edildiğini ifade eden Varank, bu sınamaların küreselleşmenin de etkisiyle artık bir anda tüm dünyayı etkisi altına alabildiğini, göçmen sorunu, iklim krizi, koronavirüs salgını derken patlak veren Rusya-Ukrayna Savaşı'nın da maalesef hala devam ettiğini söyledi.
"YURT DIŞINA GİTMEYE GEREK YOK"
Varank, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak gelişmeleri dikkatle takip ettiklerini, proaktif bir yaklaşımla farklı politikalar ortaya koyduklarını anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sayın Cumhurbaşkanımız ekim ayında Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu milletimizin takdirine sundu. Ne dedik Türkiye Yüzyılı vizyonunda; dijital dedik, sürdürülebilirlik dedik, verimlilik dedik, kalkınma dedik, çevre dedik, enerji dedik ve başka başlıkları gündeme getirdik. İşte bütün bu alanlarda lider olabilmek istiyorsak bilimi, teknolojiyi ve inovasyonu odağımıza almak mecburiyetindeyiz. Bakınız muhalefet bizi sıklıkla neyle itham ediyor? 'Bu ülkede yüksek teknoloji yok' diyorlar. Çünkü 20 sene öncede kalmışlar? Bilim merkezi görmek için yurt dışına gidiyorlar. Ben bugün Gaziosmanpaşa'daydım.
Özdemir Bayraktar Bilim Merkezi'nin resmi açılışını gerçekleştirdim. İçerisinde ne ararsanız var. Tasarımdan matematiğe, astronomiden kodlamaya kadar birçok atölyesi mevcuttu. Teknoloji ve proje geliştirme temelli eğitim programlarından bugüne kadar bir senede 45 bin evladımız faydalanmış. Şimdiye kadar Konya, Kocaeli, Kayseri, Bursa, Üsküdar, Elazığ ve Antalya olmak üzere 7 bilim merkezinin daha Türkiye'de açılışını yaptık. 7 tanesi de şu anda açılmayı bekliyor. Sanko burada, birtanesi inşallah önümüzdeki aylarda Gaziantep'te açılacak. Yani anlayacağınız teknolojiyi görmek için aslında yurt dışına gitmeye gerek yok ama birileri görüntülü görüşmeyi, en son teknoloji sanarsa Türkiye'de teknoloji var mı yok mu elbette bilemezler."
20 sene önceki Türkiye ile bugünkü Türkiye arasındaki farka değinen Bakan Varank, 20 sene önce Türkiye'de araştırma ve geliştirmenin ancak kısıtlı düzeyde yapıldığını, teknoparkların sayısının sadece 2 tane olduğunu, teknoparklara verdikleri 2,2 milyar liranın üzerinde destekle bu rakamı 97'ye çıkardıklarını, yeni teknoparkların kurulması için de desteklerinin devam ettiğini, 90 bine yakın araştırmacının sadece teknoparklarda görev yaptığını dile getirdi.
"680 KİŞİ NEREDE, 90 BİN KİŞİ NEREDE"
Varank, 2002 yılında iktidara geldiklerinde teknoparklarda sadece 680 kişinin çalıştığını anımsatarak, 680 kişi nerede, 90 bin kişi nerede diye sordu.
Geçen yıl Bilişim Vadisi İstanbul'u faaliyete geçirdiklerini, Bilişim Vadisi İzmir'in temelini attıklarını hatırlatan Varank, "İstanbul-İzmir-Kocaeli üçgeninde adeta bir teknoloji koridoru oluşturduk. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak yaptığımız işlerde her zaman dinamik bir yaklaşım sergilemeye çalışıyoruz. Mevzuatlarımızı çağın gereklerine göre sürekli güncelliyoruz. Örneğin özellikle gençlerin fikirden ürüne giderken yoğun şekilde kullandıkları kuluçka merkezi desteklerimizin kapsamını genişlettik.
Artık teknoparkların dışında kurulan kuluçka merkezleri de bütün AR-GE teşviklerimizden yararlanabiliyorlar." diye konuştu.
Varank, uzaktan çalışma imkanlarını geliştirdiklerini, salgın döneminde uzaktan çalışma gündeme gelen en önemli konuların başında olduğunu belirterek, bundan önce teknoparklara fiziki olarak gitme mecburiyeti olduğunu, artık uzaktan da teknoparklarda çalışıp desteklerden faydalanılabildiğini aktardı.
20 yıl önce firmaların AR-GE kültürünün neredeyse hiç olmadığını ifade eden Varank, "Sadece büyük çaplı firmalar kendi imkanları dahilinde AR-GE yapıyorlardı. Biz firmalarımızın kendi bünyelerinde kurdukları AR-GE ve Tasarım Merkezlerini de desteklemeye başladık. Bugün 1500'ün üzerinde firmanın bizden destek alan AR-GE ve Tasarım merkezleri var. Buralarda da 81 bin araştırmacı şu anda görev yapıyor." şeklinde konuştu.
BAYRAKTAR TB2'LER İÇİN SIRASINI BEKLİYORLAR
Bakan Mustafa Varank, Türkiye'nin artık savunma sanayisinde bir marka haline geldiğini, Bayraktar TB2'leri satın alabilmek için onlarca ülkenin şu anda sırasını beklediğini söyledi.
Geçmişi de unutmadıklarını vurgulayan Varank, şunları kaydetti:
"Daha önce Türkiye'de insansız hava araçlarına 'Heron' denilirken, şimdi başka ülkelerde 'Bayraktar' adıyla şarkılar yazılmaya başlandı. 60 yıllık hayalimiz olan Türkiye'nin otomobili, neden daha önce değil de Türkiye'nin 100'üncü yılında yapılabildi? Bunu bir düşünmek lazım. Tabii başta Sayın Cumhurbaşkanımızın çelikten iradesi, yol göstermesi ve sonuna kadar esirgemediği desteği var. Bu siyasi irade olmadan Togg'un başarılı olma şansı yoktu. Ancak bununla beraber son 20 yılda Türkiye'de bilim, teknoloji ve inovasyon alanında çok önemli gelişmeler yaşadık. İnsan kaynağı yetkinliğimizi artırdık.
Teknofestlerde, Deneyap teknoloji atölyelerinde geleceğin trendlerini bilen, teknolojiye aşina gençler yetiştirdik. Geleceğin Aziz Sancarlarını biz şu anda yetiştiriyoruz. Bilim merkezleriyle, gökyüzü gözlem etkinlikleriyle vatandaşlarımızı astronomiyle buluşuyoruz. Bilime olan ilgi ve heyecanı artırmaya çalışıyoruz. Bu verdiğimiz destekler ve uyguladığımız programlar sayesinde teknolojik kabiliyetlerimiz inanılmaz derecede yükseldi."
"EKOSİSTEMİ DE KÖKTEN DÖNÜŞTÜRECEK"
Varank, artık Türkiye'nin kendi özgün lokomotif motorunu, elektrikli otobüsünü, hava savunma füze sistemlerini, lazer dedektör çiplerini kendisi tasarlayıp, üretebildiğini vurgulayarak, dünyanın gittiği yönü görerek kendi elektrikli otomobilini ürettiğini söyledi.
Aslında elektrikli araç üretildiğinde sadece bir cihaz üretilmediğini, ekosistemi de kökten dönüştürmüş olunduğunu aktaran Varank, "Yarışa en başından dahil olmuş oluyorsunuz. Dolayısıyla biz belki 100 yıldır kendi markamızla otomobil üretmiyoruz ama elektrikli otomobillerle piyasaya girdiğimizde diğer ülkelerle aynı çizgiden yarışa girmiş oluyoruz ve bu yarışta öne çıkma şansını yakalamış oluyoruz. Bunlarla beraber tabii ki ekosistemi dönüştürdüğünüz için de şarj istasyonu ve batarya gibi ürünlerin üretilmesinde de aslında bir adım öne geçebiliyorsunuz." diye konuştu.
"TURCORNLARIMIZIN SAYISI 6'YA ULAŞTI"
Varank, Türkiye'nin daha birçok alanda kendi teknolojisini geliştirmeye, kendi üretim kabiliyetlerini artırmaya devam edeceğini vurguladu.
Varank, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ancak burada sormamız gereken bir soru var. Neden bugüne kadar daha fazla teknoloji üretemedik? Evet son dönemde büyük bir ivme yakaladık. Her alanda kabiliyetlerimizi konuşturabiliyoruz. Burada kaçırmamamız gereken önemli bir nokta var. 2002 öncesinde maalesef inovasyon ekosisteminin gelişmesi adına ülkemizde doğru düzgün hiçbir adım atılmamış. Böyle olunca da adeta AR-GE kültürü bu ülkede hiç oluşamadı. Söylenenin aksine 20 sene, bir kültür oluşturmak için yeterli bir süre değil. Bakınız bahane aramıyoruz ama Türkiye'de AR-GE kültürünün yeni yeni oluştuğu ve bunun kazanımlarını yeni yeni elde ettiğimiz de bir gerçek. Bundan sonra ülkemizde yüksek teknolojili ürünler çok daha hızlı geliştirilecek. Bakınız aynı şeyi teknoloji tabanlı girişimcilikte de yaşadık."
Son dönemde Teknoloji ve İnovasyon Fonunu, Bölgesel Kalkınma Fonunu, Bilişim Vadisi Girişim Sermayesi Fonunu kurduklarını anımsatan Bakan Varank, sadece bu fonların büyüklüğünün 1,5 milyar liraya ulaştığını bildirdi.
Varank, fonların fonu Tech-InvesTR programı çerçevesinde 2,8 milyar liralık kaynağı harekete geçirdiklerini belirterek, şöyle devam etti:
"Şu ana kadar 57 girişim, bu fonlardan 677 milyon liranın üzerinde yatırım aldı. Sadece son 4 yılda sermaye piyasasına kayıtlı 1,3 milyar dolar büyüklüğünde 86 fon ülkemizde kuruldu. İşte çarpan etkisiyle girişimcilik ekosistemine yapılan yatırımların miktarı da son yıllarda katlanarak artıyor. 2020 yılında Türk start-up'larının aldığı yatırım 154 milyon dolardı. 2021'de bu rakam 10 kattan fazla artarak 1,6 milyar dolara ulaştı. 2022 yılında da 1,7 milyar doları yakaladık. 4-5 sene evvel unicorn, yani 1 milyar dolar değerlemeye ulaşan Türkiye'de hiçbir şirket yokken, son dönemde Turcornlarımızın sayısı da 6'ya ulaştı."
"GİRİŞİMCİLİK YENİ BİR EVREYE GEÇİYOR"
2019'da Sanayi ve Teknoloji 2023 stratejisini ilan ettiklerinde ve 2023 yılına kadar Türkiye'den en az 10 unicorn çıkacak dediklerinde kendileriyle dalga geçildiğini söyleyen Bakan Varank, "Dediler ki 'Bu ekosistemden unicorn falan çıkmaz.' İşte bugün geldiğimiz noktada Türkiye'nin 6 tane unicornu var ve inşallah bu sene içerisinde bu rakamlar artmaya devam edecek. Biz şunu biliyoruz ve inanıyoruz ki Türkiye'de artık girişimcilik yeni bir evreye geçiyor. Geçtiğimiz haftalarda Ulusal Teknoloji Girişimciliği Stratejisini ve Turcorn100 programını kamuoyuna ilan ettik. Hedefimiz dünyanın en gelişmiş 20 ekosistemi arasında yer alabilmek. Yine 2025 yılı için 5 bin melek yatırımcı, 2,5 milyar lira kitlesel fonlama, 5 milyar lira kamu desteği ve 2,5 milyar dolar girişim sermayesi yatırımı, 15 turcorn ve 5 decacorn hedefi koyduk."
"İŞ DÜNYASININ GİRİŞİMCİLİK EKOSİSTEMİNE EĞİLMESİ LAZIM"
Bakan Mustafa Varank, teknoloji tabanlı girişimlerin Türkiye'nin hedeflerine ulaşmasında, Türkiye Yüzyılını inşa etmede lokomotif görevi göreceğini, yeniliğe ve dönüşüme, özgün ve yenilikçi ürünlerin üretilmesine liderlik edeceğini dile getirdi.
Girişimcilik ekosisteminin yazdığı başarı hikayesinin yurt dışında ciddi manada ses getirdiğini vurgulayan Varank, "Artık yabancı fonlar, 'Türkiye'ye gelerek biz nerelere yatırım yapabiliriz' bunun peşine düşmüş durumdalar ama şunu da itiraf etmemiz lazım; yurt dışından bu kadar ilgi varken, Türkiye'deki geleneksel iş insanları bunun bu kadar farkında mı? Maalesef bu kadar farkında değil. Zaman zaman bir araya geldiğimizde buradaki imkanları, fırsatları kendilerine (yabancı fonlar) anlatıyoruz ama aslında Türkiye'deki iş dünyasının da Türkiye'de girişimcilik ekosistemine eğilmesi lazım." diye konuştu.
Varank, 2 sene önce Almanya ziyaretinde Siemens'e gittiğini, Siemens'in sadece kendi içerisinden çıkacak yeni start-uplar için tam 3 milyar dolarlık fon ayırdığını vurgulayarak, "Bizim iş insanlarımızın da bu alana mutlaka yatırım yapması lazım. Bu fırsatları değerlendirmesi lazım. Biz bu manada Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak girişimcilik ekosisteminin önünü açmaya devam edeceğiz. Bu alanda öncü olmaya devam edeceğiz. Verdiğimiz desteklerle, teşviklerle, mevzuatta yapacağımız düzenlemelerle Türkiye Yüzyılı'nı aynı zamanda bir 'girişimcilik yüzyılı' inşallah yapacağız." şeklinde konuştu.
Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişci 2030 yılında su kaynaklarımızın yüzde 25 azalacağını, ancak yapılacak iyi bir çalışmayla su tüketiminde yüzde 50 oranında tasarrufun mümkün olduğunu söyledi.
Turkuvaz Medya Grubu'nun düzenlediği 'Türkiye Yüzyılı Zirvesi & Para Sohbetleri'nde konuşan Bakan Kirişçi, Türkiye'nin tarım politikalarına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Bakan Kirişci, "Dünya gündeminden hiç düşmeyen konu tarım ve devamında gıda, ikinci olarak su, üçüncü olarak enerji. Aslında bunların gündemden düşmemesi bir tesadüf değil. Tamamıyla hayatın olağan akışı içinde dünyanın da ülkelerin de vazgeçilmezleridir" dedi.
Su verimliliği seferberliği ve suda sıfır kayıp seferberliğini başlattıklarını hatırlatan Bakan Kirişci, şu rakamları paylaştı: "112 milyar metreküp suyumuz var, 58 milyar metrekübü şu anda kullanılıyor. Yüzde 77'si tarımda sulama amaçlı olarak, yüzde 12'si çeşmelerimizden akıttığımız, geri kalan yüzde 11'i de sanayide endüstride kullanılan sular. Bunlarla ilgili 8,5 milyar hektar teknik ve ekonomik olarak sulanabilir alanımız var. 7 milyon hektara getirdik. 7 milyon hektara getirirken yüzde 60'tan fazlasını 20 yıllık iktidarımız döneminde gerçekleştirdik. Hali hazırda yüzde 50 verimlilik var. Tarımsal sulamada yüzde 50 verimlilik. Sanayiyle ilgili olarak da eğer iyi bir çalışma yürütülürse yüzde 50 tasarruf yapma imkânımız var. İçme kullanma sularına gelince yerel yönetimlere büyük bir görev düşüyor. DSİ'nin temizlenmiş, arıtılmış, borulara verdiği 6,2 milyar metreküp suyun 2,1 milyar metreküpü kayıpla kaçakla yok oluyor. Kişi başına 1.323 litre su potansiyelimiz var. 2030'da Türkiye'deki su kaynaklarının yüzde 25 azalacağı öngörülüyor. Kişi başı potansiyelin de 730 litreye düşeceğini söylemek durumundayım. Buna göre hareket edeceğiz. Evlerde kullandığımız suyun maalesef yüzde 75'i gri su… Yani bulaşık makinesi, duş, traş olurken ya da klozetlerde, sifona bastığınızda tükettiğiniz su. Bu gri suyu tekrar kazandıran bir sistemi inşa ediyor olmamız gerekir."
Gıda ve tarım ürünleriyle ilgili konuyu iki şekilde halletmenin mümkün olduğunu anlatan Bakan Kirişci, şunları söyledi: "Bunlardan birincisi ve doğru olanı yapılabilirse ülkenin yerli ve milli kaynaklarının kullanılması suretiyle üretimin gerçekleştirilmesi. Bu arzu edilen bir husustur. Gıda için tarım esastır dedik. Demokratik bir ülkede her alanda olduğu gibi tarımla ilgili faaliyetlerde ve devamında gıda için bir mevzuat olmalıdır. Dünyada tarımı gelişmiş ülkelerin uyguladığı bu mevzuatı, 2006 yılında yürürlüğe koyduk. Türkiye'de bizden önceki dönemde sadece 2001 krizi sonrası, malum hükümet döneminde destekleme uygulaması vardı, ancak o da alan bazlı bir destekti. Desteklerden de kimsenin haberi yoktu. Bugün desteklerimiz üreticilerimize yoğun şekilde ulaştırılıyor. 2002 yılında 1,8 milyar lira olan destekler, 2022'de 40,1 milyar liraya yükseldi. 128,6 milyon ton bitkisel üretimle rekor kırdık. 9,9 milyon olan büyükbaş hayvanımız 18 milyona çıktı. 32 milyon olan küçükbaş hayvan sayımız 58,5 milyona çıktı. Hem sayıyı artırıp hem verimliliği artırmak istiyoruz. Akarsuları olan bir ülke olmamıza rağmen, Türkiye'de Türk somonundan kimsenin haberi yoktu. 62 bin ton olan üretim miktarı 2022 sonu itibarıyla 525 bin tona yükseldi. Su ürünleri alanında 1,7 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdik. Tarımda planlı bir döneme geçiş yapacağız. Tarla, ahır, kümes sahibinin kendi isteğine göre değil, bizim onların ne üretmesini istediğimizden hareketle planlı üretim sağlayacağız. Bizim geldiğimiz günden beri sürekli ifade ettiğimiz sloganımız var; 'sen üret, yeter' diyoruz. Toprak ve suyla ilgili kısıtları olan bir ülkeyiz. O zaman bizim mutlaka kendi ürünlerimizi üretmemiz lazım. Bizim ihtiyaçlarımız belli. Dolayısıyla arz güvenliğini sağlamamız gerekiyor. Bu nedenle Arz Güvenliği Daire Başkanlığı'nı oluşturduk. Diğer konu da dijitalleşme. 'Tarım Cebimde' diye mobil uygulamaya geçtik ve böylece üreticimizin zaman kaybından kurtulmasını sağladık. Bir haftada yapılan işlem, şimdi 2 dakikada yapılabilir hale geldi."
KENT TARIMI YAYGINLAŞACAK
Planlı üretimin daha büyük bir hızla devam edeceğini anlatan Bakan Kirişci, kent tarımını yaygınlaştıracaklarına dikkat çekti. İstanbul'un 76 ilden sebze ve meyve tedariki sağlayan bir şehir olduğunu belirten Kirişci, "Bunlar 2021 yılı verileri. 270 bin kamyonla meyve ve sebze taşınıyor, 140 milyon kilometre yol kat ediliyor. Egzoz emisyonu 117 bin ton. Tüketiciye gelmesi 4 gün sürüyor. Tazeliğini kaybediyor ve lojistik maliyetler öne çıkıyor. Zincir uzadığı için fiyatlar da başını alıp gidiyor. Dolayısıyla bunun da mutlaka kent tarımı marifetiyle üstesinden gelinmeli. Aile işletmeciliğini, kırsala dönüşü teşvik ediyoruz. Modern kırsal yaşam alanları oluşturmak için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'yla çalışmalar yürütüyoruz. Bir de orman ayağımız var, 20 yılda 6,5 milyar fidanı toprakla buluşturduk. Orman alanlarını yüzde 11 artırdık. Orman yangınlarıyla mücadele konusunda çok şey tartışıldı, ama şu anda Tusaş'la birlikte montajı yapılan sikorsky helikopterini envanterimize kattık, Gökbey helikopterimize de kendi envanterimizde yer veriyoruz. Artık kiralayarak değil, satın alarak envanteri geliştiriyoruz. Yapay zekayı kullanıyoruz, 8 tane İHA kullanıyoruz, akıllı kulelerimiz var." ifadelerini kullandı.
6'LI KOALİSYONA İNTİHAL TEPKİSİ
Gündeme ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Bakan Kirişci, 6'lı koalisyona dikkat çekerek, sözlerini şöyle tamamladı: "Altı artı bir diyor sayın Cumhurbaşkanımız. Gerçekten üzüldüğüm yegâne şey şu; bir çalışma olur, altı artı bir parti bir araya gelir, ya hiç mi dikkat etmezsiniz, hiç mi okumazsınız, neler yapıldı insan bunlara bir bakar ve bu baktıklarını bir yere not eder. Mesela diyor ki; biz ürünlerin fiyatlarını önceden açıklayacağız. Allah aşkına sekiz ay sonra pazar bulacak bir ürünün fiyatını kim nerede, nasıl açıklayacak. Dostlar alışverişte görsün, laf olsun. 219 kalem yazmışlar alt alta. Bazılarında intihal var. Hırsızlıktır intihal. Bize ait olan bir şeyin çalınmasıdır. Bizim hali hazırda yaptığımızın ifade edilmemesidir. Biz gelirsek, şu destekleri vereceğiz diyorlar. Günaydın derler adama. Geldiğimiz yer şurası; 'Allah ne verirse hayırlısını versin' deriz, muhalefetin de hayırlısını versin. Demokraside muhalefet iktidardan daha önemli. Önce siz bu ülkedeki insanlarımızın oyunu alacaksınız. Size aferini önce bu ülkenin insanları versin. Bu ülkenin insanlarının neyi istediğine, neyi talep ettiğine, nasıl mutlu olacağına dair bir çalışmanız olsun. Ama ellerindeki bütün oyuncaklar alındı, çalakalem 219 kalem yazıldı. 'Sorun var dediğiniz kırsala, köylüye, üreticiye ben tek başıma gelmeye hazırım. Kimseyi yanıma almayacağım, lütfen istediğiniz yere birlikte gideriz' dedim. Ancak şu ana kadar altılı masadan ses seda yok."
GENÇLERE TARIM YAPMA FIRSATI
Bakan Kirişci'nin konuşmasının hemen ardından A Haber Ana Haber Spikeri Salih Nayman'ın moderatörlüğünde düzenlenen 'Yeni Yüzyılın Tarımı' panelinde, Tarım Kredi Holding Yönetim Kurulu Üyesi Yılmaz Bademli, Tarım Reformu Genel Müdürü Burhan Demirok ve Kaanlar Gıda Sanayi Yönetim Kurulu Üyesi Abdurrahman Kaan önemli değerlendirmelerde bulundu. Tarım Reformu Genel Müdürü Burhan Demirok, "Şu anda kişi başına düşen tarım toprağımızın miktarı 2,8 dekar. İlerleyen zamanlarda bu rakam 1,7 dekara düşecek. Bu nedenle arazimizi korumamız gerekiyor. Bizim artık su kaynağını artırma şansımız olmadığına göre, elimizdeki kaynağı tasarruflu kullanmamız gerekiyor. Tasarruf yapacağımız en büyük alan da tarım. Bizim önceliğimiz de gıda üretimi, gıda güvenliği ve gıda üretiminde sürdürülebilirliğin sağlanması." dedi.
A Haber Ana Haber Spikeri Salih Nayman, Tarım Reformu Genel Müdürü Burhan Demirok, Tarım Kredi Holding Yönetim Kurulu Üyesi Yılmaz Bademli, Kaanlar Gıda Sanayi Yönetim Kurulu Üyesi Abdurrahman Kaan
Kaanlar Gıda Sanayi Yönetim Kurulu Üyesi Abdurrahman Kaan ise şunları söyledi: "Yeni bir dünya düzeni kuruluyor. Gençler tarım yapmak istiyor ama AVM'ye, kafeye de gitmek istiyor. Geçimim kadar 25-30 bin lira bir maaşım olursa, ben bu işi yaparım diyor. Araziler kırsalda olduğuna göre şehirdeki yapılaşmanın da dikey veya yatay olması konuşulduğuna göre, biz diyoruz ki bunun içinde tümü kendi kendine yetişen bir şehir anlayışı geliştirelim. Tüm sistemin küçük bir yönetim şehri olacağı bir yapılanma. Kent tarımı güzel bir ifade. 21 ilimizi açıklamıştık. İşin stabilize olması için üretim yatırım ve ticaretin senkronizasyonu gerekir, sanayicinin de işin içinde olması gerekir. Aynı zamanda yurtdışı yatırım fonlarının ve emeklilik fonlarının da buna yatırım yapacağını düşünüyoruz. İkinci hedefimiz de şehirleri markalaştırmak."
Tarım Kredi Holding Yönetim Kurulu Üyesi Yılmaz Bademli ise, şu bilgileri paylaştı: "Çiftçimize gübre, ilaç, tohum, yem veriyoruz, aynı zamanda birliğin ve kooperatifin ortağı olan üyelerimiz bunları üretme aşamasına geçiyor. Harman sezonunda ürünün değerlendirilmesinde de varız. Girdileri alan çiftçimiz isterse ürünü satabilir, isterse bize verebilir. Ürünleri lisanslı depolarda depoluyoruz. Kendi tesislerimizde ya da partnerlerimizin fabrikalarında değerlendiriyoruz. Nihai ürünleri marketlerimizde kullanıcılarımızla buluşturuyoruz ve ihracat yapıyoruz. Sözleşmeli ürettiğimiz ürünü alıyoruz, kendi iştiraklerimizle işliyoruz ve marketlerimize gönderiyoruz. 250 bakkalla beraber 2.200 noktadayız, martta 2.900 noktada olacağız. Bir evin temel ihtiyaçları olan gıda maddelerinde 600 üründe 4 ay boyunca piyasanın en uygun ürünü olacağımızı taahhüt ettik. Nisan sonuna kadar 600 ürünü artırarak devam edeceğiz. Zincir marketleri regüle etme şansımız yok gibi görünüyordu, ama biz yola çıktıktan sonra peşimizden geldiler."
Sabah Gazetesi Ekonomi Yazarı Feride Cem, Sanko Holding Onursal Başkanı Abdulkadir Konukoğlu, Doğanlar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Davut Doğan, İktisadi Kalkınma Vakfı Başkanı Ayhan Zeytinoğlu
TÜRKİYE ARTIK 'YAPAN ADAM' KONUMUNDA, YENİ DÖNEMDE SANAYİ DAHA DA GÜÇLENECEK
'Türkiye Yüzyılı Zirvesi & Para Sohbetleri'nin önemli gündem maddelerinden biri de sanayi oldu. Sabah Gazetesi Ekonomi Yazarı Feride Cem'in moderatörlüğünde düzenlenen 'Yeni Yüzyılın Sanayisi' panelinde, Sanko Holding Onursal Başkanı Abdulkadir Konukoğlu, Doğanlar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Davut Doğan ve İktisadi Kalkınma Vakfı Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, Türkiye'nin lokomotif sektörü hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Sanko Holding Onursal Başkanı Abdulkadir Konukoğlu, Türkiye'nin Anadolu sanayiinde çok daha iyi ilerlediğini söyledi. Konukoğlu, "Türkiye'nin geneline baktığımızda sanayide yapılamayacak hiçbir şey yok. Türkiye sanayisi ileri gitti. Türkiye'nin geleceğinden eminim. Türkiye'de bu kadar işsiz varken yurtdışında tesis kurup oradaki insanları işe almak içime sinmiyor. 14 sektörde iş yapıyoruz tüm sektörlerimizin merkezi Gaziantep'te" dedi. Konukoğlu, şöyle devam etti: "Diğer ülkelerin bizim kadar hızlı hamlesi kalmadı. Duraklama dönemine girdiler. Gaziantep'te pandemide kimse tesis kapatmadı. İhracatta sıçradık. Çünkü bir malı bulamadığınızda, araştırır yapan adamı bulursunuz. Türkiye şu anda yapan adam durumunda. Avrupa'da sanayiler küçülmeye başladı, bir sipariş en erken sekiz ayda geliyor. Ama Türkiye'ye siparişi verdiğiniz an, mesela tekstilde en fazla 3 hafta sonra mağazanızda ürünü görebilirsiniz. Bunun da nedeni Türkiye'nin genç, daha çalışkan, daha dinamik oluşu. Türkiye yüzyılında sanayinin yeri daha güzel olacak."
MOBİLYADA HEDEF DÜNYADA İLK 5'E GİRMEK
Doğanlar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Davut Doğan, şu anda 85'i yurtdışında 700 mağazayla, 45 ülkeye ihracat yaptıklarını söyledi. Bu dönemde devleti hep yanlarında hissettiklerini anlatan Doğan, "Sanayide verilen teşvikler çok önemli, dünya markası olma yolunda kalite destekleri de çok önemli. Doğtaş, Kelebek, Kelebek Mutfak, Ruum Store ve Lova Yatak olmak üzere beş markamız var. Biz 35 metrekarelik bir atölyeydik. Bugün 3.220 kişi çalışanımız var, ilk 100 şirket arasındayız. Bunun dışında yurtdışında Senegal'de mobilya fabrikası kurduk. Şubatta açılış yapacağız" dedi.
Mobilyada Türkiye'nin şu anda dünyada 7'nci sıraya yükseldiğini belirten Davut Doğan, "Şimdi hedefimiz dünyada ilk 5'te yer almak. Bunu yapabilecek güçteyiz" diye konuştu.Yedi mobilya markasıyla bir araya gelerek, dışarıda ortak projeler geliştirmek için şirket kurduklarını anlatan Doğan, şöyle devam etti: "Türkiye'nin en büyük mobilya fabrikasını kurmuş olduk. Oturup ağlamanın anlamı yok. Dünya pazarlarına girmek lazım. Yeter ki üretin, sanayicinin önü her zaman açık. Yabancı ortaklıklar da yapıyoruz. Doğru iş modeliniz varsa dünyada imkanlar var."
GÜMRÜK BİRLİĞİ'Nİ GELİŞTİREREK YENİ FIRSATLAR İSTİYORUZ
İktisadi Kalkınma Vakfı Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, İKV'nin 1965 yılında kurulduğunu hatırlatarak, "Amaç Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girme prosesini hızlandırmaktı" dedi. 2002'de yıllık bazda Türkiye'ye 590 milyon dolar yabancı sermaye geldiğini belirten Zeytinoğlu, şöyle konuştu: "2007 yılında 22 milyar dolara çıktı. Türkiye'nin önünde birçok sorunlar ve fırsatlar var. Önümüz çok açık ama yapısal sorunlarımız var ve bunları çözmemiz lazım. Kocaeli Körfezi'nde 36 limanımız var. Türkiye'nin dünyayla rekabet etme açısından en uygun bölge olduğunu görüyoruz. Sanayi odası üyelerimizin yüzde 10'u yabancı sermayeli. Yabancıların da üretmek için geldiği bir bölgeyiz. Ancak Gümrük Birliği'nin güncellenmesinde haksızlığa uğruyoruz. Biz AB'nin değer zincirlerinin bir parçası olduk. Gümrük Birliği'ni geliştirerek yeni fırsatlar istiyoruz."
Sabah Gazetesi Ankara Temsilcisi ve Köşe Yazarı Okan Müderrisoğlu, TUSAŞ Genel Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Atilla Doğan, ASELSAN Genel Müdür Yardımcısı – Haberleşme ve Bilgi Teknolojileri Sektör Başkanı Mustafa Yaman, ROKETSAN Genel Müdür Yardımcısı Dr. Sartuk Karasoy, HAVELSAN Genel Müdür Yardımcısı Semih Demirtoka, STM Genel Müdür Yardımcısı Bülent Soydal
MİLLİ UÇAĞIN MOTORU 18 MART'TA ÇALIŞACAK
Zirve, dünyada devler liginde yarışmaya başlayan yerli savunma sanayiindeki kritik gelişmeler ve hedeflerin anlatıldığı 'Yeni Yüzyılın Savunması' paneliyle devam etti. Panelde Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş (TUSAŞ) Genel Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Atilla Doğan, ASELSAN Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Yaman, ROKETSAN Genel Müdür Yardımcısı Dr. Sartuk Karasoy, HAVELSAN Genel Müdür Yardımcısı Semih Demirtoka ve STM Genel Müdür Yardımcısı Bülent Soydal, Sabah Gazetesi Ankara Temsilcisi ve Köşe Yazarı Okan Müderrisoğlu'nun sorularını yanıtladı. Projeleriyle ilgili bir sunum yapan TUSAŞ Genel Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Atilla Doğan, "Türkiye'nin özellikle dost ve kardeş ülkelerle ciddi bir iş birliği yapması gerekiyor. TUSAŞ Malezya şirketini kurduk. Ürünlerimiz uçak, helikopter, İHA ve uzay araçları" dedi. Doğan yerli savunma sanayii araçlarıyla ilgili de şu bilgileri paylaştı: "Uçak ürünleri alanında birinci ürünümüz Hürkuş. İkinci ürün Hürkuş'un modifiye edilmiş hali. Hürjet de Türkiye'nin ilk sesten yüzde 40 daha hızlı uçan insanlı uçağı olacak. Yer tesisleri aşamasına geçtik. İlk uçuşunu 18 Mart'ta yapması hedefimiz. Ülkemizin ilk süpersonik jet uçağını yapmış olacağız. Uluslararası markette de ciddi bir potansiyel olduğunu görüyoruz. Bu uçağımızla Malezya'daki bir ihaleye katıldık. En büyük projemiz ise beşinci nesil savaş uçağı projemiz. Milli muharip uçağımızın 18 Mart 2023'te ilk motor çalıştırmasını yapacağız. Helikopter konusunda da TUSAŞ ve ülkemiz çok ciddi mesafe kat etti. Dünyadaki en önemli oyunculardan biriyiz. Atak helikopteri projemiz var, Gökbey kendi özgün helikopter projemiz. Bu sene içinde yerli kullanıcılara teslimatını başlatacağız. İHA grubunda da Anka, Aksungur var. Uzay sistemlerinde de hem keşif ve gözetleme uyduları hem de haberleşme uyduları kabiliyetimiz var. Yakın zamanda uzaya göndereceğimiz projelerimiz var."
2022'DE 671 ÜRÜN MİLLİLEŞTİRİLDİ
ASELSAN Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Yaman ise "2022'de 671 ürünü millileştirmişiz, 159 ürün için yüzde 89 oranında sipariş vermişiz" dedi. Ar-Ge faaliyetlerine dikkat çeken Yaman, şu bilgileri paylaştı: "Geçtiğimiz yıl 610 milyon dolarlık faaliyet gerçekleştirdik. 6.150 kişilik Ar-Ge personelimiz var. Şu anda 5 farklı sektörde ve 18 ayrı faaliyet alanında ürün ve sistemler geliştiriyoruz. Son yıllarda sivil yaşama neleri aktarabiliriz diye de düşünüyoruz. Kripto teknolojisi, konuşan iki tarafın dinlenmemesi için geliştirilmiş bir teknolojiyken, bugün dijital para teknolojisinde kripto para teknolojisini kullanıyoruz. Buradaki yetkinliklerimizi sivil alana taşımak için uğraşıyoruz. 5G teknolojisi de sivilde gelişen bir uygulama. Ama askerin güvenilir haberleşmeyi kullanmaya ihtiyacı var, bu teknolojiyi temel alan askeri teknolojiler üzerinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Geniş bant, düşük gecikme, güçlü bağlantıyla gerçekleştirilen haberleşmelerin lansmanlarını yapacağız. Quantum teknolojileri de umut vaat eden teknolojiler. Ankara'da bir laboratuvar kurduk, üniversitelerimiz çalışmalarına başladı. İlk sonuçlar geldi. Quantum teknolojileri alanında yaptığımız çalışmaları yakında duyacaksınız. Aselsan'ın stratejik hedefleri var. Yol haritalarını oluşturuyor. Türkiye yüzyılı için heyecanlıyız, umutluyuz ve hazırız."
GELECEĞİN TEKNOLOJİSİ: HİPERSONİK SEYİR FÜZESİ
0-20 yılı kapsayan öngörülebilir geleceğe dikkat çeken ROKETSAN Genel Müdür Yardımcısı Dr. Sartuk Karasoy ise "Quantum hesaplama, yönlendirilmiş enerji silahları, akıllı malzemeler, enerji hasadı, enerji depolama alanları bizim de ilgilendiğimiz, ciddi çalışmalarımız olduğu alanlar. Uzayda imalat teknolojileri, hipersonik sistemler (sesin 5 katından hızlı uçan sistemler) genetik yönetimi, klonlama gibi birçok konu gündemde olacak" ifadelerini kullandı. "Uzay neden önemli?" diye soran Karasoy, şu bilgileri paylaştı: "80'den fazla ülkenin uzayda uydusu var. Ama aktif uydu sayısı 5 bine yakın, bunun 3 bini de tek bir ülkeye ait. Uzay yolculuğunda Roketsan olarak bir hedefimiz var uzaya erişim. Yol haritamızın en büyük atılımlarından biri hipersonik seyir füzesi... Süzülen hipersonik füzelerin özelliği atmosferin üst katmanında sekerek ilerliyor. Geleceğin önemli teknolojilerinden biri bu olacak. Bunların hepsi Roketsan'da çalışılan teknolojiler."
OYUN DEĞİŞTİRİCİ TEKNOLOJİLER
HAVELSAN Genel Müdür Yardımcısı Semih Demirtoka, "Burada bahsedilen teknolojilerin hepsi oyun değiştirici teknolojiler. Savunma sanayii ihracatını sadece normal ticari ihracat olarak göremeyiz. Stratejik bir ilişkiyi o ülkelerle gerçekleştirmiş oluyorsunuz. Yeni Türkiye yüzyılında yurtdışında ülkemizin çıkarlarını koruyacak şekilde stratejik köprülerin atılmasında Havelsan olarak yer alacağız" dedi. Demirtoka, şöyle devam etti: "Mühendislerimizin geliştirdiği ileri teknolojiler askerlerimiz tarafından kullanılıyor. İletişim teknolojileri siber güvenlik ürünlerimiz var. O ürünlerle ilgili yazılımı kendi öz kaynaklarımızla geliştirdik. Kurumsal kaynak yazılımla, yurtdışına olan bağımızı kesmek istiyoruz. Görüntü işlemede çok iyiyiz."
'ÇOK OLUYORUZ' DEDİRTECEK BAŞARILARA İMZA ATIYORUZ
STM Genel Müdür Yardımcısı Bülent Soydal da milli korvet projesinin en büyük iş ortaklarından biri olduklarını hatırlatarak, "Dört geminin üretimi tamamlandı ve Deniz Kuvvetleri'ne verildi. Beşinci fırkateynimiz de kullanıma sunulacak. 6, 7 ve 8'inci fırkateynlerin de üretimlerine başlıyoruz" dedi. Soydal, şöyle devam etti: "Pakistan'da gerçekten çok oluyoruz dedirtecek başarılara imza atıyoruz. Fransız üreticinin karşısında talip olduk. Haklı olarak Pakistan tereddüt etti. İlk gemi ihalesini kazandık. Geldiğimiz noktada iki tane denizaltıyı kullanımlarına verdik. Bugün üçüncüsünün modernizasyonu için çalışıyoruz. Bunu dünyada yapabilen 2-3 firmadan biri Türkiye'de. Pakistan Deniz Kuvvetleri için yürütülen 4 tane korvet projemiz var. Havadan bağımsız bir denizaltı için çalışıyoruz. Lojistik destek gemilerinin ilkini teslim ettik. Sürü drone teknolojilerinin de kullanım oranı çok yükseğe çıktı. Sürü şeklinde penetrasyon saldırısı yaptığınızda etkisi ve verimliliği artıyor. Siber güvenlik de bir başka kanat. Devletin en büyük siber güvenlik sistemlerine destek sağlamaya çalışıyoruz."
ŞİMDİ ARTIK ÖNÜMÜZDEKİ YÜZYILA BAKIYORUZ Türkiye Yüzyılı Zirvesi'nin açılış konuşmasını yapan Sabah Gazetesi Ekonomi Müdürü ve Köşe Yazarı Dilek Güngör, Turkuvaz Medya Grubu olarak pek çok organizasyon, zirve ve foruma imza attıklarını hatırlatarak, ihracattan, tarıma, eğitimden sağlığa, gayrimenkulden girişimciliğe, turizmden spora kadar pek çok sektöre ışık tuttuklarını söyledi. Güngör, "Türkiye küresel bir aktör olarak geçtiğimiz 100 yılda pek çok başarıya imza attı. Ülkemiz genç ve dinamik nüfusu, askerî alandaki gücü, gelişen ekonomisi ve Türk milletinin ferasetiyle bugüne kadar tüm zorluklardan başarıyla çıktı. Şimdi artık önümüzdeki yüzyıla bakıyoruz" dedi. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından tohumları atılan Türkiye Yüzyılı vizyonuyla Türkiye'nin dünyanın yeni meydan okumalarına karşı güçlü bir başlangıç yaptığını vurgulayan Güngör, şöyle devam etti: "Türkiye Yüzyılı vizyonuyla ülke asırlık hedeflere doğru yol alıyor. Bu yüzyıl sürdürülebilirliğin, kalkınmanın, huzurun, değerlerin, başarının, bilimin, haklının, verimliliğin, istikrarın yüzyılı olacak. Türkiye Yüzyılı Zirvesi'nde pek çok sektörü derinlemesine inceleyeceğiz. Ülkemizin en önemli sektörlerinin karar alıcıları ve o sektörlere yatırım yapan özel sektörümüz bugün burada… Ülkemiz için atılan adımları dinleyeceğimiz verimli bir zirve gerçekleştirmeyi umuyoruz."
TÜRKİYE YÜZYILI ZİRVESİ GÜÇLÜ SPONSOR DESTEĞİ
Türkiye Yüzyılı Zirvesi'nin ana sponsorluğunu Aydem Enerji, Demirören Holding, Erciyes Holding, Halkbank, Kalyon, Koza Altın İşletmeleri, Turkcell, Türk Hava Yolları, Türk Telekom, Vakıfbank, Ziraat Bankası, Aydınlı, EnerjiSA, EnerjiSA Üretim, Kuzu Grup destek sponsorları ise Artaş Grubu, Cengiz Holding, DAP, EPİAŞ, Eren Enerji, ICA, Kuzey Marmara Otoyolu, Koleksiyon, Papara, Philip Capital, Shell, Suryapı, Torkam Holding, Kargomsende, Tedaş, TEİAŞ, EÜAŞ, Tenmak, TPIC, Türkiye Petrolleri, Botaş, Botaş International, Eti Maden, TKİ, TC Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı İştirakleri, MTA ve MAPEG oldu.
Zirve, http://turkiyeyuzyilizirvesi.com.tr, Sabah TV, Sabah Youtube ve A Para Youtube kanallarından izlenebilecek.