Türkiye, 28 Mayıs'ta kader seçimini geride bıraktı. Milli irade 'istikrar' deyip Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ı seçti. Meclis'te de Cumhur İttifakı çoğunluğu elde etti.
Seçim sonrası 8'li koalisyon bileşenlerinde kriz baş gösterdi. CHP'de Ekrem İmamoğlu, Kemal Kılıçdaroğlu'na karşı bayrak açıp 'değişim' çağrısı yaptı. Kılıçdaroğlu da 'Bu geminin kaptanı benim' mesajı vererek koltuğu bırakmayacağını ilan etti.
İYİ Parti'de peşi sıra istifalar gözlemlendi, Meral Akşener'e tepkiler yükseldi. HDPKK'lılar ise birbirine düştü.
Öte yandan CHP ve İYİ Parti arasında da ipler kopma noktasına geldi.
Bu durumun son örneği İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkanı, İzmir Milletvekili Ümit Özlale'nin açıklamalarıyla bir kez daha tescillendi.
"ORTAK POLİTİKALAR MUTABAKAT METNİ SEÇİM KAZANDIRMAZ"
İYİ Partili Ümit Özlale, CHP, DEVA, Gelecek, Saadet ve Demokrat Parti bileşenleriyle hazırladıkları Ortak Politikalar Mutabakat Metni'nin seçim kazandırmayacağını söyledi.
Özlale konuya ilişkin, "O metin dünyanın hiçbir yerinde tek başına seçim kazandırmaz. Benim akademisyen arkadaşlarım bile kendiyle ilgili bölümleri okuyorlardı. Orada ben bir özeleştiri yapayım... Bunu halkın anlayacağı dile indirecek bir siyasi iletişim geliştiremezseniz o 2300 madde bizim 4-5 ayımızın heba olması anlamına geliyor" dedi.
CHP'YE VERYANSIN: "BİZ ELEŞTİRİNCE BAŞIMIZA GELMEYEN KALMADI"
Seçime gidilen süreçte en büyük hatalarının "Seçim nasıl olsa kazanılır, önemli olan seçimden sonra ne yapılmalı" algısı olduğunu dile getiren Özlale, "Ama bu İYİ Parti'nin ve benim eleştirmediğim bir şey değildi... O yüzden de başımıza gelmedik kalmadı" sözleriyle CHP'ye veryansın etti.
Özlale'nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle;
"BİZ HALKA KENDİMİZİ ANLATAMADIK, SAYIN ERDOĞAN ANLATTI"
Sayın Erdoğan'ın mitingleri ve bizim mitinglerimiz arasındaki fark şuydu; Sayın Erdoğan çok basit mesajlar veriyordu. Halk oraya toplandığı zaman o mesajı anlıyordu.
"REHAVETE KAPILDIK" İTİRAFI
Bizler işi çok teknik bir boyuttan halkın anlayacağı dile indirgemek için enerji sarf edemedik. Ondan sonra da kendi içimizde tartışmalar oldu. "Bakan nasıl olmalı, ne zaman göreve başlanmalı, şu mu olmalı, bu mu olmalı..." Oysa biz daha seçim kazanmamıştık.
Biz seçimi kazanmış gibi hareket ettiğimizde, daha önce seçim kazanmakta maharetini defalarca göstermiş birisi de (Erdoğan) bu fırsatı çok iyi değerlendirdi.