Olaya ilişkin konuşan Demirlendi, "Ben işe gittiğimde Thor isimli Murat Ongun'un köpeğini eğitime götürdüler. 1 ay kadar yoktu. 29 Temmuz Cumartesi günü köpeği ben kendi gözümle gördüm. Murat Bey eşiyle birlikte kendi arabasıyla getirdi. Ben o köpeğin bulunduğu parkta temizlik yapıyordum. Güvenlikler bana 'Buradan çıkın Murat Başkan, Orada Murat Bey'e başkan diyorlar sürekli. Murat Başkan işte THOR'u getirdi. Eşiyle birlikte burada köpekle oynayıp, sevecekler. Sana daha önce de saldırdı. Sen korkuyorsun. Sen tarafa geçme. Çantanı al diğer tarafa geç' dediler. Ben de onları dinleyip parkın diğer tarafında geçtim. Pazartesi günü ben sabah 06.30'da işbaşı yapmak için üstümüzü değiştirdiğimiz yer var Başkanlık çadırının içinden otomatik kapıdan geçiliyor.
Üstümü değiştirmek için geçecektim ki kapı açıldığında daha adım bile atmadan Murat Beyin köpeğinin yanında 2 tane daha köpek vardı. Onlar havladı ama saldırmadı. Thor çok saldırgan olduğu için ve benim haricimde 2 farklı kişiyi daha ısırdığı için onu Sabah 06.30 gibi kulübesine koyuyorlar akşam da 17.30 gibi salıyorlardı. O gün güvenlikler Thor'u kulübesine koymayı unutmuşlar. Diğer köpekler havlayınca Murat Bey'in köpeği de havlayıp bir anda saldırdı. Beni yere düşürdü. Sol ayak bileğinden ısırdı. Defalarca ısırarak yaraladı. Ardından baldırımdan yakaladı. Aynı zamanda tırnaklarıyla da çiziyordu. Baldırımdaki damardan ısırdığı için daha da şiddetli ısırmaya devam etti. 5 derin diş izi var baldırımda" dedi.
"KÖPEĞİ TUTAMIYORUZ KOŞ"
Bağırma sesleri üzerine güvenlikler tarafından kurtarıldığını anlatmaya devam eden Demireldi, "Güvenlikteki arkadaşlar, 'Abla ne olur içeri koş. Köpeği tutamıyorum seni parçalayacak bu' diye bağırdılar. Ama ben bacağımı hissetmiyordum. Bacağımın koptuğunu düşünürken tekrar 'abla ne olursun kaç buradan' diye bağırdılar. Kendimi zor attım. Eşime haber verdiler, birlikte hastaneye gittik. İlgili şefime haber verdim ama ne arayıp sordular ne ilgilendiler. Hastanede MR çekildim, doktorlar 'kemikte kırık yok' dediler ama çok darbe almış bacağım. Yaralanmaya bağlı ayağımda şişlikler başladı. Ayağım morarıyor, şişiyor. Hastaneden rapor verildi. 3 Ağustos'ta tekrar işbaşı yaptım. Beni yine oraya verdiler. Ben dedim ki ben orada korkuyorum. Zaten çalışamıyorum. Ayağım çok kötü durumda. Beni biraz içeri alın en azından dedim. Şeflerim içeriye alamayacaklarını belirtip Osmanlı Arşivi'nin bulunduğu Sadabat Parkı'na verdiler ama psikolojik şiddet uygulamaya başladılar" diye konuştu.
DÖNÜŞ YAPMADI
Sürekli acı çektiğini ancak şeflerinden herhangi bir şekilde durumuyla alakalı aranmadığını buna rağmen mobbinge maruz kaldığını belirten talihsiz kadın, "Geceleri eşim artık başımda nöbet tutmaya başladı. Acıdan ne uyuyabiliyorum ne de hareket edebiliyorum ailecek çok etkilendik. Buna rağmen şeflerimden sanki Murat Ongun'un köpeği değil de ben onun köpeğini ısırmışım gibi davrandılar. O derece beni suçladılar. Hastaneye gitmem gerekiyor şefimi arayıp bilgi veriyorum 'kendi imkanlarınla git' diyor. Ben acı ve ağrıyla Haliç Köprüsü'ne kadar yürüdüm, Sultangazi Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kuduz aşısı vurulmaya gittim.
Bindiğim otobüsün şoförü bile şikayetçi olmamı istedi. Doktor yarayı muayene edince enfeksiyon başladığını kemiğe geçerse çok daha sıkıntılı sürecin başlayacağını dışarıda çalışmamam gerektiğini aktardı. Durumu şefime iletmek için aradım, bakmadı. Mesaj yazdım 'Benim durumum çok kötü. Psikolojim bozuldu. Çok korkuyorum köpeklerden. Burada tek başımayım. Ne olur bana bir yardım edin. Beni içeri alın' diye. Bana sadece 'toplantıdayım' diye cevap gönderdi. 3 hafta geçti. Hala toplantıda olmalı ki henüz dönüş yapmadı" şeklinde konuştu.
Daha sonra Özel bir hastaneye de gittiğini aktaran Hacer Demirlendi, "Orada röntgen çektiler ayağımdan. Doktor, trafik kazası mı geçirdin diye sordu. Köpek saldırdığını söyledim. Bana 'Bu nasıl köpek saldırması? Ayağınız ne hale gelmiş' dedi. Belediye çalışanı olduğunu söyleyince neden ilgilenmediklerini şikayette bulunmamı salık verdi. 1 yıl boyunca ayağımdaki ağrıyı çekeceğimi aktardı. Bana varis çorabı verdi. 3 ay kullanmamı daha sonra da fizik tedavi olmam gerektiğini belirtti. Bir tanıdık vasıtasıyla avukatla görüştüm. Bana arabuluculuk görevinde bulunacağını söyledi. Daha sonra Murat Bey'in müdürü Birsen Hanım beni aradı.
Hastane masraflarımı karşılayacaklarını, bölge değişikliği için ise beklemem gerektiğini ancak cenaze işlerinin olduğunu 14 Ağustos'ta işbaşı yapacağını söyledi. Ben de kendisine raporlu olduğumu aynı tarihte işbaşı yapacağımı aktardım. Ayın 14'ü olunca ben tekrar aradım, benimle görüşemeyeceğini cenaze işlerinin bitmediğini söyledi. Ben de artık bir gelişme olmayacağını anlayınca Beyoğlu'nda karakola şikayette bulundum. Polis ekipleri de Murat Ongun ismini duyunca beni sorgulamaya başladılar. Emin misin onun köpeği tarafından ısırıldığına diye sorular sorup durdular" dedi.
"İŞSİZ KALDIM"
Polislere Miniatürk'teki parkın kamera görüntülerinin verilmediğini, bu yönde polislerle görüştüğünü ancak herhangi bir detay vermediklerini dosyanın hala tamamlanmadığı için savcılığa gönderilmediğini öğrendiğini söyleyen Demireldi sözlerini şu şekilde tamamladı: Şikayetçi olduktan sonra Ağaç A.Ş personeli olduğum için müdürüm Ali Sukas beni çağırttı. Gittim zorla istifa etmemi istedi. Ben de istifa etmeyeceğimi belirtince kendilerinin işten çıkartacağını belirterek evrakları suratıma fırlattı. Bununla da yetinmeyip ağır hakaretlerde bulundu. Ve şu anda işsiz kaldım. İlgileneceklerine yönelik söz verenler beni işten attı."