Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, Türkiye İşçi Partisi'nden (TİP) milletvekili seçilen Gezi Parkı davası hükümlüsü Can Atalay hakkındaki ihlal kararına uyulmaması nedeniyle yapılan ikinci başvuruda, "seçilme ve siyasi faaliyette bulunma", "kişi hürriyeti ve güvenliği" ile "bireysel başvuruda bulunma" haklarının ihlal edildiğine karar verdi.
Atalay'ın avukatları, Gezi Parkı davası kapsamında 18 yıl hapse mahkum edilen Atalay hakkında Anayasa Mahkemesinin verdiği ihlal kararına uyulmaması nedeniyle ikinci kez bireysel başvuruda bulunmuştu.
Başvuruda, "Anayasa Mahkemesinin ihlal kararının gereğinin yerine getirilmemesi nedeniyle seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkının, mahkumiyet hükmünün infazına devam edilmesi nedeniyle de kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği" öne sürülmüştü.
Başvuruyu Genel Kurul gündeminde ele alan Anayasa Mahkemesi, oy çokluğuyla Atalay'ın "seçilme ve siyasi faaliyette bulunma" ile "kişi hürriyeti ve güvenliği" haklarının ihlal edildiğine karar verdi. İhlal kararına, 3 üye katılmadı.
Can Atalay'ın, "bireysel başvuru hakkının ihlal edildiği"ne ise oy birliğiyle karar verildi. "Anayasa'nın 148. maddesinde sağlanan bireysel başvuru hakkının, daha önce verilen ihlal kararın uygulanmaması suretiyle ihlal edildiği" sonucuna varan heyet, ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için kararın ilgili mahkemesine gönderilmesine hükmetti.
Yüksek Mahkeme, Can Atalay'a 100 bin lira tazminat ödenmesine de karar verdi.
DAHA ÖNCE DE İHLAL KARARI VERİLMİŞTİ
28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi'nde TİP'ten Hatay milletvekili seçilen Can Atalay'ın avukatları, "müvekkillerinin milletvekili seçilmesi nedeniyle hakkındaki yargılamanın durması ve tahliye edilmesi" talebiyle Yargıtay'a başvurmuştu.
Yargıtay'ın talebi reddetmesi üzerine Atalay, Anayasa Mahkemesine bireysel başvurusunda bulunmuş, mahkeme de "seçilme ve siyasi faaliyette bulunma" ile "kişi hürriyeti ve güvenliği" haklarının ihlal edildiğine ve Atalay'ın yeniden yargılanarak tahliyesine karar verilmesine hükmetmişti.
Anayasa Mahkemesince Atalay'ın yeniden yargılanması ve tahliyesi istemiyle yerel mahkemeye gönderilen dosya, yerel mahkemece karar verilmeden Yargıtay 3. Ceza Dairesi'ne iletilmiş, söz konusu ceza dairesi ihlal kararına uymamıştı.
YARGITAY İTİRAZA AÇIK BİR KARAR OLMADIĞINA HÜKMETMİŞTİ
Yargıtay 4. Ceza Dairesi, Atalay hakkındaki Yargıtay 3. Ceza Dairesinin kararının itiraza açık bir karar olmadığı gerekçesiyle "karar verilmesine yer olmadığına" hükmetmişti.
AYM'nin Anayasa'yı ihlal ettiğini ve yetkisini aştığını belirten Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Atalay hakkında ihlal kararı veren AYM üyeleri hakkında da suç duyurusunda bulunmuştu.
MHP Genel Başkan Yardımcısı ve TBMM Anayasa Komisyonu Üyesi Feti Yıldız, Anayasa Mahkemesinin (AYM) Can Atalay hakkındaki ikinci "ihlal" kararına ilişkin, "Yargıtay ile Anayasa Mahkemesi arasındaki bu meseleyi halletmemiz lazım. Hukuken bir çözüm bulunması lazım." değerlendirmesinde bulundu.
Yıldız, Anayasa Mahkemesi Genel Kurulunun, Türkiye İşçi Partisinden (TİP) milletvekili seçilen Gezi Parkı davası hükümlüsü Can Atalay hakkındaki ihlal kararına uyulmaması nedeniyle yapılan ikinci başvuruda da "ihlal" kararı vermesine ilişkin gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Anayasa Mahkemesinin başka bir türlü karar vermesini beklemediklerini ifade eden Yıldız, "Heyet aynı, dosya aynı, taraf aynı. Ne bekleyecektik? Yine ihlal karar verdi. Ancak bu kararı nereye gönderecek, önemli olan o. Eğer İstanbul 13. Ağır Ceza'ya gönderirse, orası yine Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderir." dedi.
Yıldız, Can Atalay hakkında Yargıtay 3. Ceza Dairesinin aldığı kararın da belli olduğuna işaret ederek, "Yargıtay ile Anayasa Mahkemesi arasındaki bu meseleyi halletmemiz lazım. Hukuken bir çözüm bulunması lazım. Kararı görmedim ama ihlal gerekçesi de aynıdır." diye konuştu. Yıldız, şunları kaydetti:
"Anayasa Mahkemesinin atladığı bize göre şu: '14. maddede belirsizlik var' diyor. Yani dokunulmazlığın iki kıstasında biri suçsuzluk hali, diğeri de 'soruşturması seçimden önce başlamış olan ve Anayasa'nın 14. maddesindeki durumlardır' diyor. Bunu bir belirsizlik olarak yorumluyor ama eğer 'belirsizlik' dersek, soruşturması seçimden önce başlamış terör örgütü üyeleri Meclis'e taşınır ve bunun önünde hiçbir engel kalmaz.
Anayasa'nın 14. maddesindeki tarif, anayasa koyucunun bilinçli bir tercihi. Ceza Kanunu'nun 302'den 320. maddesine kadar suçları tek tek sayıp cezalarını yazması, dünyanın hiçbir anayasasında yok.
Anayasa Mahkemesi kararları 'evet' bağlayıcıdır ancak Yargıtay kararları da bağlayıcıdır. Kesin hüküm. Ortada büyük bir sorun var aslında. Bunun düzeltilmesi lazım. Anayasa Mahkemesinin kararlarının gerekçesi bana göre doğru değil."