FATİH KELEŞ
"SÜRECİ FATİH KELEŞ VE TUNCAY YILMAZ YÖNETTİ"
Taşkapan, satın alma sürecini Kaftancıoğlu'nun başlattığını ancak ilerleyen süreçte el çektirildiğini düşündüğünü ve sürecin devamını Fatih Keleş ile ismini basından öğrendiği Tuncay Yılmaz'ın yönettiğini söyledi.
Konuyu köşesine taşıyan Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür, İmamoğlu'nun belediye içerisinde paralel bir yapı oluşturduğunu ve bu yapının başında para sayma skandalında adı geçen Fatih Keleş'in de olduğunu söyledi.
ERTAN YILDIZ
KAFA KOPARAN VE YÜZDE 7'Cİ
Övür'e göre paralel yapının bir diğer ismi ise Ertan Yıldız. İmamoğlu tarafından İBB iştirakleri ihale sorumlusu danışmanı yapılan Ertan Yıldız'ın daha önce 100 milyon TL'lik İSBAK ihalesini İmamoğlu ve kendisiyle ilişkili aynı adreste kurulmuş paravan şirkete aktardığı ortaya çıkmıştı.
Övür Fatih Keleş ve Ertan Yıldız'ın iş dünyasında "Kafa koparan" ve "Yüzde 7'ci" olarak nam saldığını söyledi.
BAKİ AYDÖNER
Muhittin Böcek ve İmamoğlu arasındaki para trafiğini yöneten Baki Aydöner'e de dikkat çeken Övür, "Görünen o ki, tam bir "temiz eller" sürecine ihtiyaç var. Kim bakar bilmem ama bakılırsa taşlar yerinden oynar…" dedi.
İşte Övür'ün konuyla ilgili yazısı:
CHP'nin İBB Başkan adayı Ekrem İmamoğlu'nun adamlarının "çantalarla" yakalanması, son 5 yıla damgasını vuran parasal ilişkilerin ne boyutlara vardığını göstermeye yetti. Aslında daha işin başındayken, 2020 yılında İmamoğlu'nun belediyede "paralel" bir yapı oluşturduğunu yazmış, bugün adı geçen isimlerden Fatih Keleş ve Ertan Yıldız'dan söz etmiştim. İstanbullu işadamları, bu iki ismi o günden sonra çok daha iyi tanıdı. Boğaziçi öngörünümden belediye iştiraklerine kadar nerede bir iş yapılacaksa ve kime ihale verilecekse adres bu iki isimdi.
İstanbul kulislerinde ve iş dünyasında herkes onlardan birini "Kafa Koparan", diğerini de "Yüzde 7'ci" olarak biliyordu. Komisyon anlamına mı geliyor bilmiyorum ama böyle deniyordu.
Son 5 yılda İBB'yi "paralel" bir biçimde yöneten bu ekip, sadece şehirden ve devletten gelen yasal paraları çarçur etmekle yetinmedi, kayıtdışı çok daha büyük bir para kaynağı yarattı ve kullandı. İşte bu para gücüyle CHP ve İyi Parti'ye yönelik operasyon yapıldı ve genel siyaseti "yönetme" gücü elde edildi.
Kurultay sürecinde kurulan oyunu geç fark eden CHP'liler boşuna feryat etmedi. Açılan döviz bürolarından gönderilen paralarla delegelerin nasıl satın alındığına kadar onlarca şey söylendi. Özellikle CHP'li Erkan Çakır yer ve isim vererek açıklama yaptı.
Hâlâ cevabı aranan çok sayıda soru var.
Mesela israfı bitirdiğinden söz eden İmamoğlu'nun, CHP Parti Meclisi üyelerinden kaçına maaş ödediği veya ödettiği ya da kaç PM üyesine araba tahsis edildiği (kiralanmış da olabilir) merak ediliyor.
Şu basit sorunun cevabı da merak ediliyor: CHP İstanbul Gençlik Kolu Başkanı hangi belediyeden maaş alıyor?
Görünen o ki, tam bir "temiz eller" sürecine ihtiyaç var.