Ayhan Bora Kaplan suç örgütüne yönelik Ankara Emniyet Müdürlüğü tarafından yapılan operasyonun kumpas soruşturmasına dönüştürülmeye çalışıldığının ortaya çıkması Türkiye gündemine oturdu.
Ayhan Bora Kaplan suç örgütüne yönelik Ankara Emniyet Müdürlüğü tarafından yapılan operasyonun kumpas soruşturmasına dönüştürülmeye çalışıldığının ortaya çıkması Türkiye gündemine oturdu.
İFADELERİ TAKVİM ULAŞTI
Ayhan Bora Kaplan soruşturması kapsamında gizli tanık firari Serdar Sertçelik'in Ankara Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdür Yardımcısı Şevket Demircan ile yaptığı görüşmelerin sosyal medyada yayınlanmasının ardından İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişleri tarafından yapılan idari soruşturmadaki çok önemli ifadelere Takvim ulaştı.
BOZDAĞ SORUSU
Demircan'a, telefonda söylediği ve ses kayıtlarına yansıyan "Bu söylediğin iki isim vardı ya bahsetmiştin ya. Onlarla ilgili ben gerekli yerlerle görüştüm. İsimleri geçsin sıkıntı yok" dediği kısmı hatırlatan mülkiye müfettişleri bu iki kişi kim sorusunu yöneltti.
Demircan, "İfadeler bana aittir. Serdar Sertçelik'i ikna etmek için söyledim. Bu görüşmeler Halk Bankası Genel Müdürü Osman Arslan ve Eski Adalet Bakanımız Bekir Bozdağ ile ilgilidir. Ben bu isimleri zikretmedim. O zikretti" diye cevap verdi.
O BÖLÜM SORULMADI
Müfettiş raporunda ses kayıtlarında herhangi bir oynamanın yapılmadığının tespit edilmesine rağmen müfettişler, Şevket Demircan'a, Serdar Sertçelik'e söylediği "Bize temiz eller operasyonunu sizin ellerinizle başlattığımız haberini verdiler. Oradan pay biç sen. MHP ile ilgili de patlat, geç" dediği konuşmaları ise sorulmadı.
Müfettiş raporunda Serdar Sertçelik ile Şevket Demircan'ın yaptığı konuşmalarla ilgili ise sadece devlet memurluğuyla bağdaşmayacak davranış ve konuşmalarla adli görev gereklerine aykırı hareket ettiği değerlendirildiği belirtildi.
Şevket Demircan'ın sıralı amirlerinin bilgisinin olduğunu belirtmesine rağmen müfettişler tarafından ifadesi alınan Emniyet Müdür Yardımcısı Murat Çelik, "Şevket Demircan'ın Serdar Sertçelik ile görüşmeler yaptığını biliyorum ancak içeriklerini tam olarak bilmiyorum. Yaptığı ilk görüşmenin bana ses kaydını Whatsapp üzerinden gönderdiğini hatırlamıyorum. Şevket Demircan'ın Serdar Sertçelik ile yaptığı görüşmeleri kaydettiğini, Sertçelik sosyal medyadan ses kayıtlarını yayınlayınca öğrendim." dedi.
Şube Müdürü Kerem Gökay Öner ise "Ben yardımcım Şevket Demircan'ın Serdar Sertçelik ile yaptığı görüşmeleri sosyal medyaya yansıdığında gördüm" ifadelerini kullandı.
PEKİ NASIL KAÇTI?
Sertçelik'in Mahfuz Tatar cinayeti kapsamında şüpheli olarak gözaltına alınacağı gün, 27 Kasım 2023'te, annesine "Pansumana gidiyorum" diyerek, babasını yanına alarak, ambulansla kaçtığı iddia edilmişti.
Ancak daha sonra Sertçelik'in ambulansla kaçmadığı ortaya çıktı.
ARKADAŞI YARDIM ETTİ
Sözcü Yazarı İsmail Saymaz'ın haberine göre; Sertçelik, arkadaşı Adem Kaçan'ın yardımıyla evinden kaçmış. Kaçan, Covid izniyle cezaevinden tahliye edilmiş ve izin bitiminde geri dönmemiş. Yani, o da kaçakmış. Sertçelik, firar edebilmek için kendisi de firari olan Kaçan'dan yardım almış.
Kaçan'ın Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliğindeki ifadesinde şunları söylediği ortaya çıktı:
"27 Kasım'da Serdar beni aradı. Onu almamı istedi. Babasıyla birlikte aldım. Eryaman Center'e getirdim, Şeker Mahallesi'nde indirdim. Bacağında sadece alçı vardı. Kelepçe yoktu. Kaçacağı aklıma gelmemiştir. Ameliyat olup ifadesini verdikten sonra temizlendiğini bana söylemiştir."
Sertçelik'in evinden yalnızca 15 kilometre uzağa bırakıldığı da belirlendi. Bir iki gün Ankara'da kalan Sertçelik, hakkında Kaçan; "Aynı akşam 7-8 civarı buluştuk. Kendisinden 329 bin milyar (bin TL) alacağım vardır. Bana parayı birkaç gün sonra vereceğini söyledi. 'Tamam' dedim. Bir iki gün sonra buluştum. 50 bin TL aldım. Taksiyle gelmişti. Ayağında alçı ve kelepçe yoktu. Cezam nedeniyle firar durumdaydım. Parayı kendi işlerim ve avukata vermek için istemiştim. Bir daha görüşmedim. Zaten cezaevine girdim. Kayırmak amaçlı hareket etmedim. Kaçak olduğunu bilmiyordum." dedi.
SERTÇELİK OPERASYON ARACINA DÖNÜŞTÜ
Durumu değerlendiren Hürriyet Gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi, Serdar Sertçelik'in FETÖ ve CIA'nın kontrolünde Türkiye'ye yönelik bir operasyon aracına dönüştüğünü ifade etti.
Selvi, Serdar Sertçelik yurt dışına çıkarıldıktan sonra ilk operasyonunu uygulamaya koydu dedi.
Selvi, hedefin AK Parti'de bir iç savaş çıkarmak olduğunu ve böylece İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'yı harcamak için düğmeye basıldığını da ifade etti.
Selvi'nin yazısında dikkat çeken ilgili bölümde şu ifadeler yer alıyordu:
AK PARTİ VE ERDOĞAN HEDEF ALINDI
Önüne konulan yazılı metni okuyarak AK Parti'nin önemli isimleri Bekir Bozdağ, Abdulhamid Gül, Fahrettin Koca ve Süleyman Soylu'nun isimlerini vermesi için polis müdürlerinin kendisine telkinde bulunduğunu iddia etti.
Burada kritik isim ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan'dı. Hasan Doğan demek Erdoğan demekti. Erdoğan'a, "Burada asıl hedef sizsiniz. Çetelerle mücadele ediyoruz denilerek AK Parti ve siz hedef alınıyorsunuz" mesajı verilmek istendi.
Bu iddianın doğru çıkması demek darbe girişimi demekti.
Geçmişte Menderes'e karşı yapılan '9 Subay Olayı', Erdoğan'a karşı girişilen 17-25 Aralık darbe girişimini çağrıştıran bir durumdu.
Bu iddiayı operasyonun başından itibaren bazı gazeteciler ileri sürdü ama MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli grup konuşmasında dile getirince siyasi bir boyut kazandı.
Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan başından itibaren o noktada değildi. İlgili bakanlardan ve MİT Başkanı İbrahim Kalın'dan bilgi aldıktan sonra AK Parti grubunda yaptığı konuşmada, "Son dönemde meydana gelen her hadiseyi tüm boyutlarıyla, en ince detayına kadar takip ediyoruz.Kanunun dışına çıkan; hatası, kastı veya marazı olan kim varsa hukuk zemininde hesabını mutlaka soruyoruz. Ülke ve millete karşı vazifesini yapmanın hiçbir bahanesi olmaz" dedi.
GELİŞMELER AYHAN BORA KAPLAN'A YARADI
Bu gelişmelerin en çok Ayhan Bora Kaplan'a yaradığını ifade eden Selvi, "Gizli tanıklar ifadelerini geri çekti. Müştekilerden vazgeçenler oldu. Ayhan Bora Kaplan'ı yurt dışına kaçmak üzereyken Esenboğa Havaalanı'nda yakalayan polis şefleri ise medya tarafından bilinçli bir şekilde linç edildi. Neredeyse mafya liderini neden yakaladınız diye sorguya çekilmedikleri kaldı. Sonuç itibarıyla bu durumda Ayhan Bora Kaplan'ın morali tavan yaptı. Özgüveni yerine geldi. Öyle ki, hâkime "Bir tanem" diyecek seviyeye ulaştı." yorumunda bulundu.
Hürriyet yazarı Nedim Şener de müfettişlerin MHP ile ilgili konuyu hiç gündeme getirmemiş olmalarına dikkat çekerek, firari gazeteci Erk Acarer ve FETÖ'cü Cevheri Güven'in olaydaki yerini yorumladı.
Şener, "Soruşturmanın başından itibaren kumpasın içinde olan FETÖ'cüler bile "Hükümete darbe yok" diyerek gündem belirliyorlar. Bunların başını ise Deniz Baykal'a kaset kumpasının parçası firari FETÖ'cü Cevheri Güven ile Alman istihbaratına sığınmış Erk Acarer bulunuyor. Hatta suç örgütü lideri Bora Kaplan da yargılandığı mahkemede "Hükümete darbe yok" demiş, FETÖ'cü Güven de gülücüklerle bunu paylaşıyor." diyerek duruma dikkat çekti.
KAPLAN'IN İFADESİNİ FETÖ'CÜYE YOLLADI
Olayın FETÖVARİ bir kumpas olduğuna vurgu yapan Şener, yazısında Engin Dinç'in, Trabzon İstihbarat Şube Müdürü iken tanıdığı, 2013'te İstihbarat Daire Başkanı olduğunda Siber Şube'ye getirdiği, sonrasında Mamak İlçe Emniyeti'ne sürülmesine rağmen, 1 Ağustos 2023'te Ankara İl Emniyet Müdürü olduktan sonra Narkotik Şube'ye geçirdiği, şimdi tutuklu olan Serkan Dinçer isimli polisin 7 Eylül'de gözaltına alınan Bora Kaplan'ın ifadesini ve dosyasını neredeyse mürekkebi kurumadan 20 Eylül 2023'te e-posta üzerinden FETÖ'cü Cevheri Güven'e yolladığını da hatırlattı.