BARIŞ, DİYALOG, DİPLOMASİ...
Başkan Erdoğan, barışı, diyaloğu ve diplomasiyi en üst seviyede devreye almaları gereken günlerden geçildiğini belirtti.
Özellikle aynı coğrafya ve aynı kaderin paylaşıldığı devletlerle karşılıklı diyalog zeminini güçlendirmelerinin önem arz ettiğini anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Mevcut bölgesel ve uluslararası konjonktürde, İslam ülkeleri arasında dayanışmayı artırmamız, fikir ayrılıklarını gidermemiz son derece mühimdir. Geçmişin, geleceğimizi de ipotek altına almasına müsaade edemeyiz. Bu anlayışla, komşularımızdan başlayarak bölgemizdeki tüm aktörlerle münasebetlerimizi ilerletmeye gayret ediyoruz. Şimdiye kadar bu çabalarımızın somut çıktılarını birçok yerde gördük."
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, "Kamu düzeni, devletimizin kırmızı çizgisidir. Hangi bahaneyle olursa olsun bu çizginin aşılmasına, çiğnenmesine eyvallah demeyeceğiz." dedi.
Suriye'de, 13 yıldan fazla süredir devam eden ve 1 milyon insanın hayatına mal olan ihtilafa siyasi çözüm bulmak için çok uğraştıklarını belirten Erdoğan, Astana süreciyle rejim ve muhalefetin aynı zeminde buluşmasını sağladıklarını hatırlattı.
Bunun dışında farklı kanallarla daha fazla kan dökülmesinin, daha fazla çatışma yaşanmasının önüne geçmeye çalıştıklarını dile getiren Erdoğan, sahada bazı konularda "müspet neticeler" de aldıklarını söyledi.
Erdoğan, "Sulhe ve sükunete hizmet edecek ilave adımların atılması mümkündür. Bizim kimsenin toprağında ve egemenliğinde gözümüz yoktur. Suriye'nin toprak bütünlüğünün ve milli birliğinin korunması Türkiye'nin de önceliğidir." ifadelerini kullandı.
DEAŞ'la birlikte güney sınırları boyunca PKK'ya kurdurulmak istenen terör devletine en ağır darbenin Türkiye tarafından sınır ötesi harekatlarla indirildiğini kaydeden Erdoğan, komşu olarak istikrarsızlıkla boğuşan ve terör örgütlerinin cirit attığı değil, demokratik, müreffeh, güçlü bir Suriye görmek istediklerini vurguladı.
"TÜRKİYE DOSTLARINI YARI YOLDA BIRAKAN BİR DEVLET DEĞİLDİR VE OLMAYACAKTIR"
"Suriye'nin evlerini terk etmek zorunda kalmış milyonlar için güvenli, emin bir yer haline gelmesini herkesten daha çok biz arzu ediyoruz." diyen Erdoğan, böyle bir iklime ne kadar kısa sürede kavuşulursa herkes için ve özellikle Suriye halkı için o kadar iyi olacağı değerlendirmesinde bulundu.
Ayrılıkları derinleştirmek yerine ortak paydayı büyütmenin derdinde olduklarını ifade eden Erdoğan, "İç siyaset gibi dış politikada da sıkılı yumrukların açılmasında büyük fayda olduğuna inanıyoruz. Bunun için kiminle görüşülmesi gerekiyorsa, geçmişte olduğu gibi yine görüşmekten imtina etmeyiz. Elbette bunu yaparken öncelikle Türkiye'nin menfaatlerini referans alacak ama bu süreçte bize güvenen, bize sığınan, bizimle ortak hareket eden hiç kimsenin mağdur olmasına da izin vermeyeceğiz. Türkiye dostlarını yarı yolda bırakan bir devlet değildir ve olmayacaktır." diye konuştu.
Tek parti zihniyetinin Azerbaycanlıları Sovyetlere teslim ederek Türkiye'ye Boraltan Köprüsü faciasını yaşattığını anımsatan Erdoğan, milletçe bu facianın mahcubiyetinin tam 76 yıl yüreklerde hissedildiğini anlattı.
Başkan Erdoğan, 44 gün süren vatan muharebesinde Azerbaycan'a sağladıkları güçlü destekle sadece Karabağ'ın 30 yıllık işgaline son vermediklerini, aynı zamanda tek parti yönetiminin tarihe bulaştırdığı utanç lekesini de temizlediklerini söyledi.
Böyle bir siyasi musibetin tekerrürüne tahammüllerinin olamayacağını vurgulayan Erdoğan, "Hele hele Solingen'de evlatlarını ırkçı teröre şehit vermiş bir millet olarak, bize yakışmayan, inancımızla, kültürümüzle, medeniyet değerlerimizle asla bağdaşmayan sahnelerin yaşanmasına da göz yummayız. Kamu düzeni devletimizin kırmızı çizgisidir. Hangi bahaneyle olursa olsun bu çizginin aşılmasına, bu hassas çizginin yok sayılmasına, çiğnenmesine eyvallah demeyeceğiz." diye konuştu.
"BU SİNSİ TUZAĞA DÜŞMEYECEĞİZ"
Türkiye'nin, sokaklar üzerinden kotarılan kaos planlarına bağışıklık kazanmış bir ülke olduğunu ifade eden Erdoğan, geçmişte etki ajanları ve provokatörler eliyle ülkeye hangi bedellerin ödetildiğini gayet net hatırladıklarını kaydetti.
Kayseri'de, "son derece iğrenç, rezil bir taciz vakası" üzerinden aynı kaos planının tezgahlandığını dile getiren Erdoğan, bu oyunun ikinci perdesinin ise Suriye'nin kuzeyinde bulunan Türk çıkarlarına ve varlığına yönelik sahnelendiğine dikkati çekti.
Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bölücü terör örgütü artıkları ve işbirlikçileri eliyle kotarılan bu oyunu kimin yazdığını, bunlara kimlerin figüranlık yaptığını çok çok iyi biliyoruz. Allah'ın izniyle ne biz ne milletimiz ne de Suriyeli kardeşlerimiz bu sinsi tuzağa düşmeyeceğiz. Nefret söylemlerine, faşizme, ırkçı vandallığa ve provokasyonlara boyun eğmeyeceğimizi burada tekrar altını çizerek söylemek istiyorum. Bayrağımıza uzanan mülevves elleri kırmasını bildiğimiz gibi ülkemize sığınan mazlumlara uzanan elleri de kırmasını biliriz. Kimse kendini polisin, hakimin, devletin yerine koyamaz. Kayseri'deki olaylar sonrasında ortalığı yakıp yıkan polisimize saldıran işyerlerine ve evlere zarar veren 474 provokatör gözaltına alındı. Dün de Suriye milli ordusu güçleri ve güvenlik kuvvetlerimiz Suriye'nin kuzeyindeki kışkırtmalara gerekli müdahalelerde bulundu."
Suriye geçici hükümetinin ise "şanlı bayrağa" yönelik saldırıları lanetlediğini en sert biçimde kamuoyuna ilan ettiğine işaret eden Erdoğan, fitne teşebbüslerinin bir kez daha boşa çıktığını bildirdi.
İstihbarat birimlerinin sınırın öte tarafındaki ortaklarıyla birlikte çok titiz bir çalışma yürüttüğünü bildiren Erdoğan, hangi kirli ellerin bu işlerin arkasında olduğunu mutlaka ortaya çıkaracaklarını vurguladı.
Erdoğan, şunları kaydetti:
"Şunun bir defa idrak edilmesi şarttır. Türkiye'nin Suriye'deki mevcudiyeti, teröristan kurma planlarının önündeki en büyük bariyerdir. Çok iyi biliyoruz ki böl, parçala, yönet anlayışıyla coğrafyamızı lime lime eden emperyalistler bundan rahatsızdır. Onları rahatsız etmeyi sürdüreceğiz. Silahlarının namlusu ülkemize çevrili eli kanlı caniler orada var oldukça biz de ülkemizin ve milletimizin güvenliğini sağlamaya devam edeceğiz. Bölücü terör tehdidi tamamen ortadan kalkınca elbette biz de üzerimize düşeni yaparız. Ama bırakın tehdidin boyutunun azalmasını terör örgütü, her gün yeni bir provokasyona girişirken kimse bizden gelişmeleri tribünden seyretmemizi beklemesin. Tekrar söylüyorum bizim kimsenin toprağında gözümüz yok. Bizim kimsenin egemenliğinde de gözümüz yok. Biz yalnızca bölücü niyetlere karşı vatanımızı koruyoruz ve koruyacağız."
"SURİYE'DE HUZUR ORTAMI GÜÇLENDİKÇE GERİ DÖNÜŞLER DE ARTACAK"
Türkiye'nin bugün Gazze krizinde verdiği başarılı imtihanı son 13 yıldır Suriye meselesinde de verdiğini ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
"En zor günlerinde Suriyeli muhacirlere ensar olmanın onurunu göğsümüzde bir şeref madalyası olarak iftiharla taşıyacağız. Buna gölge düşürecek, 13 yıldır ülkemizin şefkat şemsiyesi altında olan mazlumları sıkıntıya sokacak hiçbir eyleme girişmeyiz. Suriyeli kardeşlerimizin gönüllü, güvenli ve onurlu geri dönüşlerini bugüne kadar hep teşvik ettik. Suriye'nin kuzeyinde bölücü terörden arındırdığımız yerleşim yerlerine 670 bin kişi geri döndü. Katar'ın da desteğiyle hayata geçirdiğimiz konut projeleri tamamlandığında bu sayıya inşallah 1 milyon kişi daha eklenecek. Suriye'de huzur ortamı güçlendikçe geri dönüşler de artacak. Arzu eden herkesin gönüllü, huzurlu bir şekilde vatanlarına dönebileceği bir yapıyı ve iklimi tesis edebilirsek ne mutlu bize. Sığınmacılar konusunu önyargılar ve korkular temelinde değil, ülkemizin ve ekonomimizin gerçekleri temelinde akıllı, insani, vicdani bir çerçevede çözüme kavuşturacağız."
"YENİ HÜKÜMET SİSTEMİNDE 'ERKEN SEÇİM' DİYE BİR KAVRAM DA YOKTUR"
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin özellikle ekonomisi üzerinde ilave yük oluşturan seçim maratonunu 31 Mart akşamı sandıkların kapanmasıyla birlikte tamamladığını anımsatarak, 14-28 Mayıs'ta yasama ve yürütmede son sözünü söyleyen milletin, 31 Mart'ta da yerel yönetimlerde kimleri başında görmek isteğini gösterdiğini kaydetti.
Seçimlerin elbette demokrasinin bayramı, şölen günü olduğunu belirten Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Milli iradenin en özgür biçimde tecelli vasıtası seçimdir, sandıktır. Bunun tartışılmasını dahi yersiz buluyor, Türk demokrasisine hakaret olarak değerlendiriyoruz. Ancak tarihimizde, sandıkta tezahür eden iradeyi yok sayanların olduğu da ülkemizin bir gerçeğidir. Bunu kimi zaman sandığın itibarına gölge düşürerek yaptılar. Kimi zaman seçmene hürmetsizlik ederek yaptılar. Kimi zaman milletin kararını tanımayarak yaptılar. Kimi zaman da seçmenin tercihini tamamen yanlış okuyarak, sapla samanı karıştırmaya cüret ederek yaptılar. Son dönemde bu kibirli tavrın, seçmen iradesini yok sayma aymazlığının tekrar nüksettiğini görmekteyiz. Geçen hafta gündeme taşınmak istenen 'erken seçim' tartışmalarına bu zaviyeden bakılması gerektiği kanaatindeyiz."
Bu tartışmaların muhalefet bünyesinde giderek kızışan iç savaşın dışa yansımalarından ibaret olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Tabii yeni hükümet sisteminde 'erken seçim' diye bir kavram da yoktur. Bunun yerine, Başkan ve Meclis'in 'seçimlerin yenilenmesi' kararı alması vardır. Muhalefetin diğer birçok alan gibi burada da Türkiye'yi geriden takip ettiği anlaşılıyor. Hiçbir temeli olmayan, bu tarz sahte gündemlerle muhalefet kendi içindeki 'bilek güreşini' perdelemeye çalışmaktadır. Hükümet olarak bu tartışmaların ne tarafıyız ne de muhatabıyız. Biz sadece ve sadece işimize odaklanıyoruz. Biz, her biri altın değerinde olan 4 yıllık süreyi, en iyi ve en verimli şekilde kullanmaya bakıyoruz. Türkiye, son bir yılını seçim gündemiyle geçirmişken, bölgemizde, her gün yeni bir kriz ve çatışma patlak verirken, dünya, büyük bir belirsizlik girdabında sürüklenirken, velhasıl, ülkemizin ve milletimizin çözülmesi gereken bunca meselesi varken, sırf eski ve yeni takım arkadaşlarına 'çalım atmak' için bu tür tartışmalara meyledilmesini doğru bulmuyoruz. Muhalefet iç hesaplaşmasını ülkeye, millete ve ekonomiye zarar verecek şekilde yürütmemelidir. Allah'ın izniyle önümüzde, Parlamentoda ve Cumhurbaşkanlığında 4 yıllık, yerel yönetimlerde de 5 yıllık seçimsiz bir dönem vardır. İş dünyasından siyasetçisine, esnafından memuruna, ev hanımından öğrencisine kadar herkes planını, programını buna göre yapmalıdır."
Kendilerinin de hem kabinede hem belediyelerde bu çerçevede adımlarını atacaklarını belirten Erdoğan, fuzuli gündemlerin peşine takılmadan, milletin emanetinin hakkını vermeye gayret edeceklerini söyledi.
Hükümetin, çok güçlü, kararlı bir şekilde, istikrarlı ve sabırlı bir şekilde Türkiye Yüzyılı'nın inşasına devam edeceğini vurgulayan Erdoğan, Allah'tan kendilerini millete karşı mahcup eylememesi duasında bulunarak, toplantının hayırlara vesile olmasını temenni etti.
Erdoğan, bu akşam Avrupa Futbol Şampiyonası'nda Avusturya karşısında çeyrek final mücadelesi vereceğini belirterek, "A Milli Futbol Takımına başarılar diliyorum. Bizim Çocukların, bu kritik maçı da kazanarak şampiyonluk yolculuklarını kararlılıkla sürdüreceklerine inanıyorum. Rabbim ayaklarına taş değdirmesin. Yolları ve bahtları açık olsun." ifadelerini kullandı.