Kahramanmaraş'ta meydana gelen ve 11 ilde büyük yıkıma neden olan 7.7 ve 7.6'lık depremlerde şu ana kadar 40 binin üzerinde vatandaşımız hayatını kaybetti, 108 binden fazla kişi de kurtarıldı.
"3 TANE 17 AĞUSTOS DEPREMİ TEK DEPREMDE MEYDANA GELDİ" | VİDEO İZLE
Jeofizik Mühendisi Prof. Dr. Şerif Barış, asrın felaketine ilişkin A Haber canlı yayınında çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Depremlerin tarihte örneği olmadığını vurgulayan Barış, "Milattan Önce Ege'de 464 yılında bu denli bir deprem olduğunu biliyoruz. Hiçbir yer bilimci böylesi iki depremin beklentisi içinde değildi" ifadelerini kullandı.
Depremin Dünya'nın çevresini 2 kez turladığını ifade eden Barış, "En kuzeye kadar gitti bu depremin şiddeti. Biz sismologlar olarak bu depremin dünyanın çevresini en az 2 kere turladığını biliyoruz. Enerjik anlamda tam 3 tane 17 Ağustos depremi tek depremde meydana geldi" dedi.
İşte Prof. Dr. Şerif Barış'ın A Haber canlı yayınında yaptığı açıklamalardan öne çıkanlar:
"Ana şok olduktan sonra faylar boyunca artçı depremler yoğunlaştı. 11 günlük bir animasyona bakıyoruz. Artçı depremlerle beraber, faylarla ne kadar uyumlu olduğunu görüyorsunuz."
"AFAD Başkanı açıklıyor ya 4500 tane artçı deprem oldu diye, işte bunların faylarla ne kadar ilişkili olduğunu gösteren iyi bir çalışma."
"ARTÇILAR 2 YIL DAHA DEVAM EDECEK"
"Her iki fay da sismolojik anlamda kırılmış. Jeolojik anlamda da faylardaki kırığı ölçerek, 7.7 ve 7.6'daki depremlerde artçılar Hatay fayının da kırıldığını gösteriyor. 6.6'ya kadar artçılar var. Bunlar 2 yıl devam edecek."
"BURALARDA 400-500 YIL BÜYÜK BİR DEPREM OLMA İHTİMALİ YOK"
"Üst üste biniyor. 11 günlük artçı deprem dağılımı daha da artacak. Bir daha kırılan faylarda daha büyük bir deprem olma ihtimali yok. 7.7 ve 7.6 büyüklüğünde 3 büyük fay kırıldığı için yeniden kırılma olmaz. 500 yılda bir deprem ürettiği için en az 500 yıl lazım."
"BURALAR GÜVENLİ BÖLGE HALİNE GELDİ"
"Faya yakın olduktan sonra, fay kırık izin üzerine ev yapılmadığı sürece depreme dayanıklı binalar ayakta kalır. Buralar güvenli bölge haline geldi. Kırığın belli bir iyileşme dönemi var 4-5 yıl, ondan sonra yavaş yavaş gerilme biriktirmeye başlar bunlar da 300-400 yıllık periyotlardır."
"İnsanlar 'deprem çok geniş alanda gerçekleşti' dedi. 7.7'lik depremin ana şoku birçok yerde hissedildi. Bakarsanız Kahramanmaraş, Malatya ve Hatay'da şiddet 10'a kadar çıkmış. Bu rakam, 7.7'den bağımsız yıkımın etkisidir. 7'den sonra camlar titrer, çatlaklar başlar. 10'da çok sayıda bina yıkımı olur."
DEPREMİN BÜYÜKLÜĞÜ NEDİR? ŞİDDETİ NEDİR?
"Büyüklük depremin enerjisidir. Samsun'da da İstanbul'da da 7.7'dir. Suya atılan bir taş depremin büyüklüğü, çıkan dalgalar şiddetidir. Jeolojik koşullara göre artabilir. Hatay'da da Kahramanmaraş'ta da 10 kata kadar büyütmeler olmuştur."
"Deprem dalgası sert zeminden yumuşak zemine geçince büyüyor. Depreme dayanıklı yapı yaparken zemin koşullarının çok iyi belirlenmesi lazım. Projenin de düzgün şekilde düzgün malzemeyle yapılması lazım. Böyle olursa en yumuşak yapılarda bile binalar göçmez."
"DEPREM DÜNYA'NIN ÇEVRESİNİ EN AZ 2 KEZ TURLADI"
"En kuzeye kadar gitti bu depremin şiddeti. Biz sismologlar olarak bu depremin dünyanın çevresini en az 2 kere turladığını biliyoruz. G dalgaları denir buna. Herkes yüzey dalgalarını bilir ama dünyayı turladığı yerler var. Bunlar çok küçük titreşimler. Bu özel depremin bilgisi, kardilogların EKG'den anladıkları sinyaller gibi."
"ANADOLU'DA BÖYLESİNİ GÖRMEMİŞTİK"
"Türkiye'de biz hiçbir zaman fayların arka arkaya kırıldığını hiç görmemiştik. Daha önce hesaplıyorduk ama böyle bir şey hiç başımıza gelmedi. 1.3 G'ye kadar büyük ivmeler kaydedildi. Çok büyük bir ivmedir hasar yoğun olur. Deprem 7 kilometre derinde oldu. 9 saat içinde ikinci bir deprem tetiklendi ve Elbistan depremi oldu. Anadolu'nun en eski depremi MÖ 464 Ege'de... O tarihten itibaren 2500 yılda ilk defa böyle bir deprem oldu. Hiçbir yer bilimci böyle bir beklenti içinde değildi. 17 Ağustos 0.47 G idi. G ne demek? Binanız 100 tonsa 130 tonluk bir gücün binanıza çarptığını düşünün. 2.5 kat civarında bir büyüklük."
"ENERJİ OLARAK 3 TANE 17 AĞUSTOS TEK DEPREMDE MEYDANA GELDİ"
"2 tane 17 ağustos depremi bu depremde oldu enerji olarak da 3 tane 17 Ağustos depremi tek depremde meydana geldi."
KIYASLAMA YAPILAMAYACAK BOYUTTA | VİDEO İZLE
UZMAN PROF. ÖZBİLİR AÇIKLADI: "DEPREM 11 ŞİDDETİNE ÇIKTI"
Kahramanmaraş'ta meydana gelen ve Türkiye'nin yüreğini yakan 7.7 ve 7.6'lık iki büyük deprem sonrası binlerce bina yıkıldı son gelen rakamlara göre 40 binden fazla kişi hayatını kaybetti.
Depremin büyüklüğüne tanık olan Avustralyalı gazeteci Allyson Horn, "Afetin büyüklüğü, etkilediği alan açısından tahmin edilemeyecek ve diğerleriyle kıyaslama yapılamayacak boyutta." dedi.
Kahramanmaraş merkezli depremlerin etkilerini takip eden Avustralyalı gazeteci Allyson Horn, afetin, büyüklüğü ve etkilediği alan açısından tahmin edilemeyecek, diğerleriyle kıyaslama yapılamayacak boyutta olduğunu söyledi.
Medya kuruluşu ABC News'in Avustralya ve Orta Doğu Şefi Horn, deprem haberini alınca Türkiye'ye gelmeye karar verdiğini ve 9 gündür bölgede bulunduğunu anlattı.
Türkiye ve Suriye'yi etkileyen depremlerin ardından İstanbul'dan aktarmalı uçuşla Adana'ya ulaştığını belirten Horn, "Gelir gelmez daha hiçbir yere, otele gitmeden hemen Adana'da enkaz alanına sivillerin etkilendiği yere geldim. Alanda haber çalışmaları yaptık. Güney bölgelerinde durumun daha ağır olduğunu öğrenince Hatay ve İskenderun'a gittim." dedi. Deprem bölgesinde günlerinin araçta geçtiğini aktaran Horn, enkazlardaki arama kurtarma çalışmaları ve yardım faaliyetlerinden yayınlar yaparak gözlemlerini haberleştirdiğini dile getirdi.
Horn, depremlerde binlerce insanın yaşamını yitirdiğini hatırlatarak, "Diğer deprem veya afetlerle mukayese edilemeyecek büyüklükte. Afetin büyüklüğü, etkilediği alan açısından tahmin edilemeyecek ve diğerleriyle kıyaslama yapılamayacak boyutta." dedi.
Türkiye'de bulunduğu süreçte inanılmaz olaylar yaşadığını kaydeden Horn, şöyle konuştu:
"Hatay'ın Antakya ilçesi, depremden en fazla etkilenen yerlerden biri. Bizi gördüklerinde o kadar zor durumda olmalarına rağmen durumumuzun nasıl olduğunu sorup yemek ve su ikram etmeye çalıştılar. Bir ihtiyacımızın olup olmadığını sordular ki kendileri o kadar etkilenmiş, belki yakınlarını kaybetmiş insanlar. Türk insanının bu davranışları inanılmaz bir deneyimdi. Başka bir yerde karşılaşmadığım kadar nazik, misafirperver insanlar gördüm, bundan çok etkilendim."
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, Kahramanmaraş merkezli depremlerin yerleşim bölgelerinin altından geçen fayların kırılmasıyla oluşması nedeniyle şiddetinin çok yüksek gerçekleştiğini belirtti.
Merkez üssü Kahramanmaraş'ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan ve 11 ili etkileyen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin ardından bölgedeki incelemelerini sürdüren Prof. Dr. Sözbilir, yaptığı açıklamada, depremin büyüklüğüyle yaşanan yıkım arasındaki ilişki değerlendirilirken hatalı karşılaştırmalar yapıldığını ifade etti.
Sözbilir, depremin şiddetinin "yeryüzünde hissedildiği bir noktadaki etkisinin ölçüsü" olarak tanımlandığını ifade ederek, depremin yapılar, doğa ve insanlar üzerindeki etkilerini gösteren şiddet ölçüsünün, büyüklüğün yanı sıra derinlik, uzaklık ve yapıların depreme karşı gösterdiği dayanıklılığa göre de değiştiğini aktardı.
Pazarcık merkez üslü 7,7 büyüklüğündeki ilk depremin 11 şiddetinde olduğunu söyleyen Sözbilir, "Dünyadaki deprem şiddeti skalası 12'ye kadar. Son yaşadığımız deprem 11 şiddetine kadar çıkmış oldu. 1 derece kaldı sadece. Dünyada daha büyüğünü ben duymadım. En büyüğü 11 şiddetinde. 12'de yeryüzü şekil değiştiriyor, yer çekimi devre dışı kalıyor." dedi.
Türkiye'nin depremler konusunda sıklıkla karşılaştırıldığı Japonya'daki fayların farklı özelliklerinin bulunduğuna işaret eden Sözbilir, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Japonya'da daha az yıkım olur. Çünkü orada faylar denizde. Bizdeki faylar ise yerleştiğimiz bölgelerin altında. O yüzden bizde yıkım daha farklı olur ama bizim gibi ülkelerin hepsinde aynı yıkım olur. Yani bizim gibi yapılaşmış ülkelerin hepsinde yıkım aynı olur. Başka ülkelerden daha kötü veya daha iyi değiliz. Dünyada maksimum deprem büyüklüğü 9,5. O, büyüklük anlamında en büyük. Biz 9,5'a göre 7,7 yaşamışız. Yani en büyük depremi yaşamadık ama en şiddetliye yakın bir depremi yaşadık."
ŞU ANA KADAR TOPLAM ARTÇI SAYISI 3 BİN 858
Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) Deprem ve Risk Azaltma Genel Müdürü Orhan Tatar, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından çok yoğun artçı sarsıntı yaşandığını belirterek, "Olağan dışı bir durumla karşı karşıyayız. Şu ana kadar toplam artçı sayısı 3 bin 858." dedi.
Tatar, AFAD Merkezi'nde Kahramanmaraş merkezli depremlerle ilgili açıklamalarda bulundu.
Türkiye'nin en büyük felaketlerinden birinin yaşandığını söyleyen Tatar, depremlerin ardından arama kurtarma faaliyetleri devam ederken, birtakım mucizevi haberlerin gelmesinin kendilerini sevindirdiğini dile getirdi.
Enkaz kaldırma çalışmalarının bütün hızıyla sürdüğünü belirten Tatar, Kahramanmaraş merkezli depremleri, Anadolu coğrafyasının son 2 bin yılda yaşadığı en büyük depremler olarak niteledi.
Pazarcık ve Elbistan merkezli iki depremin toplam etki süresinin yaklaşık 2 dakikalık bir zamana yayıldığına dikkati çeken Tatar, şöyle devam etti:
"Yer kabuğu her iki deprem sırasında 2 dakikalık süre boyunca çok ciddi şekilde sarsıldı. Bu her iki depremin derinliği ortalama 8,5 ila 10 kilometre arasında değişiyor. Sahadan gelen son bilgiler bize şunu gösteriyor; düne kadar birçok arkadaşımızın, buralarda açıklama yapan araştırmacıların ifade ettiği, 3-4 metreye varan yer kabuğundaki yer değiştirmelerin, dün sahadan gelen bilgiler ışığında 7 metre 30 santime kadar olduğu bilgisi var. Bunlar çok ciddi rakamlar."
TÜBİTAK ve AFAD'ın desteği, yurt dışından gelen çok sayıda araştırmacının katkısıyla deprem bölgesinde bilimsel çalışmaların yürütüldüğüne değinen Tatar, araştırmacıların, depremin etkilerini, etkilediği alanı ve yer kabuğunda yarattığı deformasyonları ayrıntılı incelediklerini kaydetti.
"SON 2 BİN YILDA YAŞADIĞIMIZ EN BÜYÜK DEFORMASYON"
Ortaya çıkan yaklaşık 7,5 metre civarındaki deformasyonun, Anadolu'da son 2 bin yılda yaşanan ve bir deprem sonucunda ortaya çıkan en büyük deformasyona karşılık geldiğini vurgulayan Tatar, şöyle devam etti:
"Bu deprem, bizim en önemli iki doğrultu atımlı aktif fay zonlarımızdan biri olan Doğu Anadolu Fay Zonu üzerinde meydana geldi. Doğu Anadolu Fay Zonunun üzerindeki 5 ayrı parçası, 5 ayrı segmenti bu deprem sonucunda kırıldı. Hatay'ın hemen kuzeyinden itibaren sayacak olursak bu depremin yüzey kırığının, sahada yapılan şu ana kadarki çalışmalara göre; Hatay'ın kuzeyinden başlayıp daha kuzeye doğru, Hassa-Kırıkhan şeklinde devam edip oradan Pazarcık-Gölbaşı ve daha da kuzeydoğuya doğru devam ettiğini biliyoruz. Bu depremler sonucunda Doğu Anadolu Fay Zonunun kırılan parçaları; Amanos-Gölbaşı, Pazarcık-Erkenek, Çardak-Göksun segmentleri olarak belirtilebilir. Sahadan gelen, elde edilen bilimsel veriler bize bunu ifade ediyor. Şu ana kadar yoğun bir artçı sarsıntısı var yani baktığınızda çok olağan dışı bir durumla karşı karşıyayız."
Tatar, AFAD görevlilerinin, Kahramanmaraş merkezli depremleri, AFAD'ın Deprem İzleme ve Değerlendirme Merkezi'nde ölçtüklerini, bunları sürekli yeniden değerlendirerek veri tabanına eklediklerini ifade etti.
"Şu ana kadar baktığımızda toplam artçı sayısı 3 bin 858. Bu çok ciddi bir rakam." diyen Tatar, konuşmasını yaptığı sırada dahi artçı sayısının 3 bin 900'ü aştığına dikkati çekti.
Tatar, 3 ile 4 arası büyüklükteki artçı sarsıntı sayısının 1253, 4 ile 5 arası büyüklükteki artçı sarsıntıların sayısının ise 394 olduğunu bildirdi.
"İZMİR VE DÜZCE DEPREMİNİN BÜYÜKLÜĞÜNDE ARTÇI SARSINTILAR YAŞIYORUZ"
Bölgedeki vatandaşların, 3,5 ve üzeri büyüklükteki artçıları dahi hissedebildiğini belirten Tatar, şöyle konuştu:
"Vatandaşlarımız, hemen hemen her 10-15 dakikada bir hissedebilecekleri büyüklükte bir depremi yaşıyorlar. Bu kadar ciddi bir artçı sarsıntı aktivitesi söz konusu. 5 ile 6 arası büyüklükteki artçı sarsıntıların sayısı ise şu an itibarıyla 38. Bu ne anlama geliyor? Hatırlarsanız bundan 3 ay önce meydana gelen İzmir depreminin büyüklüğü 4,9, daha sonra meydana gelen Düzce depreminin büyüklüğü 5,9 yani biz şu anda bu iki büyük depremden sonra çok sayıda İzmir ve Düzce depreminin büyüklüğünde artçı sarsıntı yaşıyoruz. Bu, gerçekten ciddi bir durum."
Depremin, bölgede yaklaşık 110 bin kilometrekarelik bir alanda doğrudan etki yarattığının altını çizen Tatar, "Bu deprem ülkemizin doğudan batıya her yerinde hissedildi. Hissedilme oranları, şekli, boyutu farklı olmakla beraber ülkemizin her yerinde az, orta ya da yüksek şiddette hissedildiğini biliyoruz." diye konuştu.
Depremin boyutlarının büyüklüğünü anlatmak için örnekler veren Tatar, şunları söyledi:
"Bu deprem, Avrupa'daki birçok ülkenin yüzölçümünden daha büyük. Yunanistan, Avusturya, Lüksemburg ve birçok Avrupa ülkesinden, Ürdün ve birçok farklı farklı ülkeden çok daha geniş bir alana yayılan büyük bir depremle karşı karşıyayız. Burada önemli bir hususu tekrar hatırlatmak istiyorum: Artçı sarsıntılar devam ediyor, halen bölgede çok sayıda yıkılmamış ağır ya da orta hasarlı bina var. Vatandaşlarımızın bu binalardan uzak durması çok büyük önem taşıyor. Çünkü 4 ve üzeri hatta 5 ve üzeri büyüklükte meydana gelebilecek artçı sarsıntıların sonrasında özellikle yıkılmayan binalarda da yıkımlar gerçekleşebilir. Bu yüzden vatandaşlarımızın buralardan uzak durmasında son derece büyük yarar var. Bir yandan arama kurtarma faaliyetleri diğer yandan bu faaliyetlerin bittiği yerlerde enkaz kaldırma faaliyetleri sürüyor. Dolayısıyla buralarda muhakkak vatandaşlarımızın görevlilere yardımcı olmasını özellikle rica ediyoruz."
Deprem bölgesinin kimi yerlerinde yoğun kar yağışı olduğuna dikkati çeken Tatar, "Buralarda çığ tehlikesi olabilir. Kimi yerlerde, özellikle kırsaldaki yerleşim alanlarına yakın bulunan bölgelerde vatandaşlarımızın, tüm kamu görevlilerinin bu anlamda daha dikkatli, teyakkuz halinde olmasını özellikle rica ediyoruz. Bunun dışında yine sahadan gelen bilgilere, bilimsel verilere baktığımızda, kimi yerlerde de aynı zamanda heyelan veya kaya düşmesi tehlikesinin olduğu alanlar da var. Bunlar tabii ikincil afetler, ikincil olaylar diyebileceğimiz olaylar ama bunları da dikkate almakta büyük yarar var." değerlendirmesinde bulundu.
"DEPREMLERLE 30 KATRİLYON JUL ENERJİ AÇIĞA ÇIKTI"
Halen mucizevi kurtuluşlar olduğunu belirten Tatar, daha önce depremlerde 15 gün sonra dahi enkaz altından kurtuluşların görüldüğünü, "İnşallah bu büyük felaketler sonrasında da enkazların altında halen şu saatte dahi vatandaşlarımızı canlı kurtarabiliriz diye ümit ediyorum." dedi.
Yapılan gözlemlere göre yer kabuğunda 400 kilometre üzerinde yüzey kırığının olduğunu aktaran Tatar, ilerleyen günlerde bütün saha tarandığında yüzey kırığının bunun da üzerinde olduğunun görülebileceğini anlattı. Tatar ayrıca "Depremlerle 30 katrilyon jul enerji açığa çıktı." bilgisini verdi.
Hasar tespit çalışmalarının sürdüğünü belirten Tatar, vatandaşların bu çalışmaların sonuçlarını e-Devlet üzerinden sorgulayabileceklerini hatırlattı.
Türkiye deprem tehlike haritasına çok yoğun bir ilgi bulunduğunu, vatandaşların bulundukları noktalardaki deprem tehlikesini öğrenmek istediğini ifade eden Tatar, yoğun talep nedeniyle zaman zaman sistemde yavaşlamalar olabildiğini belirtti.
Vatandaşların bu ilgisinin kendilerini mutlu ettiğini aktaran Tatar, "Ama tabii bunun uygulamaya dönüşmesi ve bir an önce bu depremin acılarını sardıktan sonra bizim gerçekten afetlere karşı dirençli şehirler ve toplumlar oluşturma konusundaki çabalarımızın artarak devam etmesi gerekiyor." diye konuştu.
"AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANLIĞI ÇOK GENİŞ BİR GRUPLA SAHADA"
Yaşanan travmanın bir başka önemli husus olduğunu dile getiren Tatar, sahada çok ciddi bir psikososyal desteğe ihtiyaç duyulduğunu, bu anlamda özellikle Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ekiplerinin çok geniş bir grupla sahada olduklarını bildirdi. Tatar, gönüllü uzmanların, sivil toplum kuruluşlarının da sürece katkı sağlamaya çalıştığını söyledi. Orhan Tatar, yaşanan travmanın bir an önce hafifletilmesi adına basın mensuplarına da önemli görevler düştüğünü kaydetti.
İyileştirme süreçlerinin çok hızlı şekilde sürdüğünü belirten Tatar, özellikle ülkedeki tüm üniversitelerden bir çok uzman araştırmacının bu sürece katkı sağlamak istediğini, bu anlamda özellikle yer seçimi, altyapı sistemlerinin güçlendirilmesi, enkazların kaldırılması, molozların çevresel etki değerlendirmesi gibi süreçlerin doğru şekilde yürütülmesi adına hem sahada olan hem de üniversitelerde bulunan uzman araştırmacılardan ciddi destek aldıklarını bildirdi.
Bunun koordinasyonunu TÜBİTAK ile yürüttüklerini aktaran Tatar, farklı kurum ve kuruluşların da bilimsel destek vermeye devam ettiklerini söyleyerek, şunları kaydetti:
"Yakın zamanda bütün deprem bölgesinde bir LIDAR taraması yapacağız. Milimetre boyutunda yer kabuğundaki deformasyonların hangi boyutta olduğunu anlamak açısından bizim için çok önemli. Bir yandan da bu çalışmaları koordine etmeye çalışıyoruz. Bu verilerin gelecek kuşaklara aktarılması ve bu tür depremlerin bir daha yaşanmaması için neler yapılması gerektiği konusunda bilimsel olarak şu anki depremin yarattığı etkilerin ortaya konulması son derece büyük önem taşıyor. Bu anlamda da bir yandan barınma bir yandan iyileştirme süreçleri devam ederken diğer yandan bu konu göz ardı edilmeden süreci koordine etmeye çalışıyoruz."
Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesi merkezli 7.7 ve Pazarcık ilçesi merkezli 7.6 şiddetli gerçekleşen üst üste depremler Türkiye'nin yüreğini yaktı.
YÜZYILIN ÇİFTE FELAKETİ DEPREMLER 10 İLİMİZİ VURDU
Depremler Kahramanmaraş, Malatya, Adıyaman, Hatay, Kilis, Adana, Şanlıurfa, Osmaniye, Gaziantep ve Diyarbakır illerimizi çok ciddi şekilde etkiledi. Binlerce bina yıkıldı. Binlerce vatandaşımızı kaybettik.
DEPREM ANI KAMERADA | VİDEO İZLE
"500 ATOM BOMBASININ YARATTIĞI ETKİYE, ENERJİYE SAHİP"
Yüzyılın çifte felaketiyle ilgili bilgiler veren AFAD Deprem ve Risk Azaltma Genel Müdürü Tatar, "İlk deprem yani 7,7 büyüklüğündeki saat 04.17'de olan depremin etkili olduğu süre 65 saniye, yani 65 saniye boyunca yıkıcı bir etki yaptığını söylüyoruz. İkinci depremin etkili olduğu süre 45 saniye. Baktığımızda her iki depremle birlikte bölge yaklaşık 2 dakika boyunca çok ciddi şekilde sarsıldı" dedi. Depremin yoğunluğu ve şiddetiyle ilgili de konuşan Tatar, "7,7 büyüklüğündeki bir depremin yani ilk depremin açığa çıkardığı enerji, 500 atom bombasının yarattığı etkiye, enerjiye sahip" ifadelerini kullandı.
TARİHTEKİ BÜYÜK FELAKETLERİN ORTAYA ÇIKARDIĞI ENERJİ YOĞUNLUĞU
ABD (1989) - 6,9 şiddetindeki Loma Prieta depremi: 1,5 katrilyon
HAİTİ (2010) - 7 şiddetindeki Haiti depremi: 2,1 katrilyon
JAPONYA (1945) - Hiroşima atom bombası: 15 trilyon
Türkiye (2023) - 7,7 şiddetindeki Kahramanmaraş depremi: 30 katrilyon
Oxford Üniversitesi Tektonik Profesörü Richard Walker, Kahramanmaraş merkezli depremlerin etkilerini ve oluşum biçimini değerlendirdi. Kahramanmaraş'taki depremlerin "sığ karasal depremler" kategorisinde olduğunu belirten Walker, şunları söyledi:
"Bu da yer kabuğunun üst kısmının 15-20 kilometre derinliğine kadar kırılmış olması anlamına geliyor. Bunların altında da taşlar oldukça sıcaktır. Bunlar oldukça normal, bu karasal depremler bu kadar derinliklere ulaşabiliyor. Bu depremin farklı tarafı ise çok geniş bir alana yayılması. 15-20 kilometre derine inmenin yanı sıra 200 kilometre civarındaki alana yayıldı. Bu kırılma alanı aslında şiddetin genişliği açısından bir hayli fazla, bu da şiddetli sarsıntıların diğer büyük depremlerden çok daha geniş alanlara yayılması demek."
"BU DEPREMLER, CİDDİ ANLAMDA BÜYÜK VE GENİŞ"
Depremlerin oldukça "büyük ve geniş" olduğunu vurgulayan Walker, "Depremler olduğunda ardışık artçıların olması normal. Gelecek haftalarda artçılar, ilkinden daha küçük büyüklüklerde seyreder. Ancak burada, ikinci büyük deprem kendi başına çok büyük bir depremdi. İlkinden saatler sonra oldu." ifadesini kullandı.
Walker, büyük depremlerin yakınındaki fay hatlarının üzerindeki baskı miktarını değiştirerek farklı depremlere yol açabileceğinin altını çizerek "Burada (ABD'deki ölçüme göre) 7,8'lik ilk sarsıntıdan saatler sonra büyük başka bir deprem oldu. Bu, aslında ilkinden daha küçük olması itibarıyla teknik olarak bir artçı sarsıntı. Ama kendi başına deprem kırılmasına neden olan çok ciddi bir deprem." diye konuştu.
"KIRILMANIN OLDUKÇA KARMAŞIK OLDUĞUNU SÖYLEYEBİLİRİZ"
Kahramanmaraş merkezli depremlerdeki şaşırtıcı olan noktanın, depremin boyutu olduğuna işaret eden Walker, "Türkiye'nin içinde ve çevresinde tarihte benzer şiddette depremler yaşandı. Ancak Doğu Anadolu Fay hattında iyi bir geçmiş vardı." dedi.
Walker, deprem esnasında neler olduğunu yavaş yavaş öğrenmeye başladıklarını belirterek şöyle devam etti:
"Kırılmanın oldukça karmaşık olduğunu söyleyebiliriz. Kırılmada, birçok fay bölümü var gibi duruyor. Birinden diğerine atlayıp sonra diğer depremi tetikliyor. Dolayısıyla bu karmaşıklık ve depremin boyutu, gelecek günlerde, haftalarda, yıllarda bilim insanlarının odaklanacağı nokta olacak. Bilim insanları, olanları anlamaya çalışacak ve gelecekteki depremlerde neler olabileceğine yönelik yeni bilgiler edinecekler."
7,8 büyüklüğünde bir depremin "normal" olduğunu ancak Kahramanmaraş merkezli depremlerin geniş bir alana yayıldığını vurgulayan Walker, şunları kaydetti:
"Ancak bu deprem, bildiğimiz en büyük karasal depremlerden biri. Karasal depremlerden çok farklı. Bu tarz şeyleri genellikle okyanusların kenarlarında görüyoruz. Bu depremlerin de kaynağı farklıdır. Dikey dalma kuşağında olan depremlerde bir levha, diğerinin altına girer ve derinlik oluşturur ve bu depremlerin boyutu tsunamilere neden olacak şekilde çok büyük olabilir.
Karasal depremlere baktığımız zaman kırılmanın derinliği 15-20 kilometre ve göreceli olarak sığ ancak çok geniş bir alanda oldu. Bu da depremin etkilerine de katkıda bulundu. Çok geniş bir alanda hasara yol açtı. Bu durum da çok hasar verici, üzüntü verici ve trajik bir olaya yol açtı."
"BU ŞİMDİYE KADAR KAYDEDİLEN EN BÜYÜK DEPREMLERDEN BİRİYDİ"
Kanada'daki Victoria Üniversitesi Yeryüzü ve Okyanus Bilimleri Fakültesinden Prof. Dr. Edwin Nissen, Kahramanmaraş merkezli ilk depremin karada meydana geldiğini belirterek "Bu şimdiye kadar kaydedilen en büyük depremlerden biriydi." dedi.
Uzmanlık alanı sismoloji olan Nissen, "asrın felaketi" olarak nitelenen Kahramanmaraş merkezli depremlere ve etkilerine dair değerlendirmelerde bulundu.
Nissen, en büyük depremlerin okyanuslarda meydana geldiğine işaret ederek "Bu depremleri kıyı kesiminde yaşayanlar hisseder ve karadaki depremlere göre daha az sallantı oluşur." ifadesini kullandı. Türkiye'deki depremin karada meydana geldiğini vurgulayan Nissen, "Bu, (7,7 büyüklüğündeki deprem) şimdiye kadar kaydedilen en büyük depremlerden biriydi. Belki dünyada karada meydana gelen depremlerde ilk 5'e ya da 10'a girebilir. Bu (karada meydana gelmesi) da depremin büyüklüğüyle en çok zarara sebep olan unsurlardan biriydi." diye konuştu.
Nissen, Kuzey Anadolu Fayı'nda 1939'da meydana gelen ve 30 binden fazla kişinin ölümüne sebep olan depremin ardından bu büyük depremin, Türkiye'nin en ölümcül depremi olabileceğini belirtti.
Nissen, Doğu Anadolu Fayı'nda geçmişte meydana gelen depremlerin 6,8-7 civarında olduğunu anımsatarak, "Aslında 6,8 büyüklüğü, ortaya çıkan enerji bakımından 7,8'lik depremden 30 kat daha küçük. 7,8 veya 6,8 büyüklüğündeki depremler arasında çok büyük bir fark var. Bu pek çok sismoloğun beklemediği büyük bir depremdi." dedi.
Türkiye'nin 1000 yıllık zengin bir tarihi olduğunu ve 100 yıl geriye giden büyük deprem kayıtları bulunduğunu dile getiren Nissen, geçmişe gittikçe kayıtların güvenilirliğinin azaldığını ancak kimsenin de bu fay hattında 7,8'lik bir deprem beklemediğini söyledi.
Nissen, Doğu Anadolu Fayı'nda 7'den büyük depremlerin 20. yüzyıl ve öncesinde meydana gelmiş olabileceğini, bu depremin tamamen beklenmedik olmasa da şaşırtıcı olduğunu ifade etti.
DEPREMİN GECE VE KIŞIN ORTASINDA YAŞANMASI YIKICILIĞI ARTIRDI
Sismologlar arasında "depremler değil, binalar insanları öldürüyor" diye bir deyiş olduğuna değinen Nissen, "Binaların yapısı, depremin gece yaşanması ve kışın ortasında meydana gelmesi bu depremi yıkıcı hale getirdi. Bunlar nedeniyle hayatını kaybedenlerin ve yaralıların sayısı yüksek." dedi.
Nissen, binaların bu kadar güçlü bir sarsıntıya dayanamadığını ancak sarsıntının süresinin de çok önemli olduğunu vurguladı.
Deprem ve fay ne kadar büyük olursa kırılmanın ve hareketin de o kadar uzun olduğunu belirten Nissen, "Sarsıntının da uzun sürmesi etkiliydi. Neredeyse 1 dakika boyunca süren (ABD'deki ölçümlere göre) 7,8 büyüklüğündeki depremde insanlar çok güçlü sarsıntılar hissetti. Bir binanın şiddetli bir şekilde sallandığını hayal edin. Bu 10 saniye sürerse, (bina) ayakta kalabilir ancak bir dakika sürerse buna dayanabilecek güçte olmayan bir bina ayakta kalamaz." ifadelerini kullandı.
Türkiye'de büyük ve aktif fayların bulunduğunu belirten Nissen, ülkede sadece birkaç yerin büyük deprem riski taşımadığına dikkati çekti.
Nissen, binaların istisnai büyüklükteki bu depremin sarsıntısına dayanacak yüksek kalitede olmadığını vurguladı.
ANADOLU LEVHASI, ARAP VE AVRASYA LEVHASI ARASINDA KALDI
Nissen, Türkiye'nin çoğunun Anadolu levhası üzerinde olduğunu ve bu levhanın kuzey ve güneyinde olanlar nedeniyle batıya doğru hareket ettiğini belirtti.
Bu hareketin de depremlere neden olduğunu aktaran Nissen, "Büyük bir deprem olduğunda kırılan fay hattının birkaç metre hareket etmesi beklenir. Hareket de depremin büyüklüğüne bağlı. 7,8 büyüklüğündeki bir depremde birkaç metre hareket beklenebilir. 6 büyüklüğündeki bir depremde bu yarım metre olabilir. Bu tamamen depremin büyüklüğüne göre değişir." dedi.
Nissen, 7,8'lik depremin uzun süreli bir deprem olduğuna dikkati çekerek kırılan fayın uzunluğunun yaklaşık 300 kilometre olabileceğini söyledi.
Ortalama hareketin de 3 metre civarında olabileceğine ve fay boyunca değişkenlik gösterebileceğine işaret eden Nissen, net sonuçların jeolog ve jeofizikçilerin uydu görüntüleriyle fay haritalarını hazırlamalarının ardından alınabileceğini ifade etti.
Nissen, demir yolu ve kara yollarının zarara uğradığına dair fotoğraflar gördüğünü aktararak "Bu bölgelerde hareket 3 metre olabilir. Bu konumlara göre farklılıklar gösterebilir. Ancak bu beklenen bir durum." diye konuştu.
Irak, Suudi Arabistan, Ürdün, Umman, Basra Körfezi ve İran'ın güney kısımlarını kapsayan Arap levhasının tektonik açıdan Anadolu levhasını sıkıştırdığına işaret eden Nissen, bu levhanın kuzeye hareket etmesiyle Rusya, Avrupa ve Çin'i de kapsayan Avrasya levhasına doğru yaklaştığını söyledi.
Nissen, Arap ve Avrasya levhaları arasında ise Türkiye'nin yani Anadolu levhasının sıkıştığını belirterek "Bir bakıma (Anadolu levhası) batıya doğru sıkıştırıldı. Yani, Kuzey Anadolu Fayı ve Doğu Anadolu Fayı arasındaki her şey batıya doğru itildi. Bu hareket, her 100 yılda bir ya da 100 yıldan daha kısa sürede bunun gibi büyük depremlere sebep olabilir." dedi.