Bugüne kadar milletimize verdiğimiz her sözü nasıl tuttuysak, her afette kayıpları nasıl telafi ettiysek inşallah bu defa da aynısını yapacağız. Biz bunu Van'da, Bingöl'de, İzmir'de yaptık mı? Kütahya'da, Antalya, Muğla, Manavgat yanıyordu oralarda da biz bunları yaptık mı? Hiç kimse endişeye kapılmasın. Biz burası CHP'li demedik. Biz ne dedik, bunlar da bizim vatanımız bunlar da bizim vatandaşımız dedik. Tek yapamayacağımız şey ölenleri geri getirmektir. Oun dışındaki her kaybı telafi edecek güce, imkana, kararlılığa sahibiz.
Hatay maalesef 6 Şubat depremlerinde hem can kaybı, hem yıkılan bina sayısı bakımından ilk sırada yer alıyor. Tespitlerde gelinen noktaya göre şehrimizde 100 bin binadaki 338 bin bağımsız bölüm, yıkık, acil yıkılacak, ağır ve orta hasarlı olarak kullanılamaz hale gelmiştir. Hatay'da toplamda 238 bine yakın konutu ve köy evini yaparak hak sahiplerine teslim etmeyi planlıyoruz. Depremden bugüne 50 bin konut ve köy evinin inşasına başlanması ile ilgili süreci sonuçlandırdık. Bugün Hatay'da temelini atacağımız 3 bin 122 konut ile birlikte 22 bin 467 konutun inşası fiilen başlamıştır.
Bölgedeki şehirlerimizin tamamında her gün binlerce yeni konutun temelini atarak sizlere verdiğimzi sözü yerine getireceğiz. Önümüzdeki bir yıl içinde 319 bin konut toplamda 650 bin konut yaparak şehir merkezlerimizi yerinde dönüştürerek insanlarımıza sağlam, güvenli, huzurlu yuvalar ve iş yerleri kazandıracağız. Konutlarla kalmıyor, bölgenin sağlık alt yapısını da ayağa kaldıracak projeleri başlatıyoruz. Depremin ardından Arsuz'da 100, Hassa'da 100 ve Belen'de 30 yataklı devlet hastanelerini hemen tamamlayarak hizmete aldık. Salgın döneminde nasıl rekor sürelerde acil durum hastanelerini inşa ettiysek, Hatay'da da bunu yapacağız.
Biz ana muhalefetin yalanları ile ayakta duran bir parti, iktidar değiliz. Hatırlayın salgının olduğu dönemde İstanbul'da dev Çam Sakura Hastanesi'ni bitirdik. Üç ay gibi bir zamanda bir taraftan İstanbul Havalimanı'nda bir taraftan Anadolu Yakası'nda iki tane hastaneyi 1006 odalı olarak bitidik ve halkımızın hizmetine sunduk. Bugün 400 yataklı Antakya devlet hastanemizin, 600 yataklı İskenderun devlet hastenemizin, 200 yataklı acil durum hastanemizin ve 300 yataklı Defne devlet hastanemizin temellerini atıyoruz. Bunlardan Antakya devlet hastanemizi 10 Mayıs'ta hizmete açıyoruz. Hatay'ın yeni yerleşim yeri Gülderen'de de bin yataklı bir şehir hastanesi kuruyoruz.
Hamdolsun bugüne kadar milletimize asla mahçup olmadık. Meydanlarda bol keseden atıp, göreve gelince unutanlardan da olmadık. İnşallah bu sözlerimizin de gereğini yerine getireceğiz. Bu arada geçici barınma merkezlerinin kurulumunu da sürdürüyoruz. Amacımız mayıs ayına kadar bölge genelinde 100 bin konteyneri faaliyete geçirmektir. Çadır dağıtımı kesintisiz sürüyor.
Yıkılan iş yerlerimizi prefabik ve konteyner çarşılarla tekrar faaliyete geçiriyoruz. Sanayi kuruluşlarımız üretime devam ediyor. Çiftçilerimiz toprağı ekerek baharın bereketini yakalamak için çalışıyor. Tüm bunlar depremin ardından diğer şehirlere giden hepşehrilerimizin dönüşümünü de hızlandırıyor. Tarih boyunca nice badireleri atlatmış pek çok kez yıkılıp yeniden ayağa kalkmış Hatay'a teslim olmak yakışmaz. Hep birlikte mücadele edeceğiz. Yıkılan herşeyi yeniden daha iyisi ile daha güzeli ile daha güvenlisi ile yeniden yapacağız. Canlarımız dışında kaybettiğimiz herşeyi tekrar kazanacağız, tekrar yerine koyacağız.
Bu millet nice sokak olaylarını, nice siyasi kumpasları, nice ekonomik tuzakları, nice terör saldırılarını, nice küresel dayatmaları göğüsleyerek bugünlere geldi. Bunca imtihandan alnının akı ile sıyrılmış bir milleti bu milleti tek başına deprem mi esir edecek? Asla, ülkemizin geçmişinde kötü yapılaşmadan, plansız şehirleşmeden, kontrolsüz gelişmelerden kaynaklanan sıkıntaların faturasını depremde yıkılan binalarımızla ve yitip giden insanlarımızla maalesef ödedik. Müslüman aynı delikten iki defa ısırılmaz.
PROGRAMIMIZIN İLK MADDESİ KENTSEL DÖNÜŞÜM
Esasen bu konuda geçtiğimiz 20 yılda pek çok iş yaptık. Önemli iyileştirmeler sağladık. Ama görüyorum ki daha fazlasını, daha hızlı şekilde yapmaya ihtiyacımız var. Bunun için Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli ile sadece depremde yıkılan şehirlerimizi değil, ülkemizin tamamında kentsel dönümüşü süratle neticelendirecek bir program hazırladık. TOKİ vasıtası ile ülkemizde 20 yıldır yaptığımız konut sistemi depremde rüştünü ispat etmiştir. Artık ülkemizin yeni yapı stokunu asla bu standartların altına düşürmeyeceğiz. Buradan depremin en çok yıkıma yol açtığı en çok can aldığı Hatay'dan İstanbul başta olmak üzere ülkemizin her yerindeki vatandaşlarıma sesleniyorum; Eğer binanız depreme dayanıklı değilse, sel veya heyelan tehdidi altındaysa, başka bir sıkıntısı sorunu varsa hiç vakit kaybetmeden dönüşüm sürecini başlatın.
Görüyorsunuz depremi ile ve seli ile afetler sizleri beklemiyor. Önce tedbirimizi alacak yani binamızı sağlam bir zemine tekniğine uygun şekilde yapacak ondan sonra tevekkül edeceğiz. İnşallah 14 Mayıs seçimlerinde milletimizin takdiri ile yeniden ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlendiğimizde bu konu hükümet programımızın ilk, vazgeçilmez ve taviz verilmez maddesini oluşturacaktır. Geçtiğimiz 20 yılda edindiğimzi tecrübeleri 6 Şubat depremlerinin önümüze koyduğu fotoğrafı ve bilim insanlarımzıın öngörülerii dikkate olarak ülkemizi kısa sürede afetlere dayanıklı hale getirmekte kararlıyız. Hatay hem güvenli konutları hem tarihi ve kültürel mirasımızın ihyası ile ortaya çıkacak görünümü ile bu modelin vitrini olacaktır. Hani Çanakkale Destanı'nda Akif ne diyor, "Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın" diyor ya, Hatayımız da öyle 7,7 ve 7,6 ile tarihe gömülecek bir şehir değildir. Bu yıkıntıların üstünde hepimizin hayali olan Hatay'ı inşa edene kadar durmayacağız, dinlenmeyeceğiz.
Türkiye topraklarına Cumhuriyetin ilanından 16 yıl sonra katılan Hatay bağımsızlığın, özgürlüğün, demokrasinin kıymetini çok iyi bilir. Şehrimiz farklı kültürleri bir arada yaşatma becerisi ile dünyayı kendine hayran bırakıyor. Hemen yanı başımızdaki coğrafyada yaşanan onca trajediye bakarak bize Türkiye Cumhureyeti Devleti'nin birer ferdi olarak yaşama şerefini bahşeden rabbime hamd ediyorum. Bugün Türkiye güvenliği, huzuru, üretimi, istihdamı, büyüme potansiyeli ve diğer tüm imkanları ile Cumhuriyet tarihinin zirvesindedir. Türkiye Yüzyılı vizyonu ile karşılamaya hazırlandığımız yeni dönemde dünyanın en gelişmiş 10 ülkesi arasına girme hedefimize sıkı sıkıya bağlıyız.
Temel atma töreni sonrası sosyal medyadan paylaşım yapan Başkan Erdoğan, "Bugün Hatay'da temelini attığımız 3 bin 122 konutla birlikte toplam 22 bin 467 konutun inşası fiilen başlamıştır. Bölgedeki şehirlerimizin tamamında her gün binlerce yeni konutun temelini atarak milletimize verdiğimiz sözü yerine getireceğiz." dedi.
11 İLDE 17 BİN 902 KONUTUN TEMELİ DÜN ATILDI
6 Şubat'ta yaşanan asrın felaketinin ardından önceliğinin deprem bölgesinin yeniden ayağa kaldırılması olduğunu ifade eden ve devletin tüm imkânlarını seferber eden Başkan Recep Tayyip Erdoğan, 24 Mart'ta deprem bölgesine gitti.
Başkan Kahramanmaraş Belediyesi önünde düzenlenen "Pazarcık Depremi Sonrası 17 Bin 902 Afet ve Köy Konutu İlk Temel Atma Töreni"nde konuştu.
Konuşmasına alandakilerin ramazan ayını tebrik ederek başlayan Erdoğan, asrın felaketi 6 Şubat depremlerinde hayatını kaybedenlere bir kez daha Allah'tan rahmet, yakınlarına ve millete baş sağlığı diledi.
Adıyaman ve Şanlıurfa'da yaşanan sellerde de vefat edenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileklerini ileten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugün ilk gününü idrak ettiğimiz ramazan-ı şerifiniz mübarek olsun. Rabbim bu mübarek günlerde tutacağımız oruçları, yapacağımız iftar ve sahurları, eda edeceğimiz ibadetleri kabul eylesin. Ramazan ayının hürmetine, Mevla'dan ülkemizi, İslam alemini ve tüm insanlığı feraha ulaştırmasını, her türlü felaketten, kazadan, beladan korumasını niyaz ediyorum. İnşallah ramazana ulaştığımız gibi Kadir Gecesi ve bayrama da hep beraber erişiriz." ifadesini kullandı.
Erdoğan, Kahramanmaraş'ın, Pazarcık ve Elbistan ilçeleri merkezli 6 Şubat depremlerinde en ağır can ve mal kaybı yaşayan illerin arasında bulunduğunu anımsatarak, şöyle devam etti:
"İki büyük depremin yanı sıra sayıları 20 bine yaklaşan artçı sarsıntılar bile tek başına karşılaştığımız felaketin büyüklüğünü göstermeye yeterlidir. Bölge genelinde yaklaşık 307 bin bina ile 893 bin bağımsız bölümün hasar görmesine sebep olan felaket, 50 binin üzerinde can kaybına, tarihimizin en acı hadiselerinden biri olarak hafızlarımıza kazınmıştır. Sadece Kahramanmaraş'ta vefat edenlerin sayısı 12 bin 307'yi buldu. Daha doğmamış anne karnındaki bebeklerden pirifani mertebesine ulaşmış büyüklerimize kadar kaybettiğimiz her bir insanımızla canımızdan can gitmiştir. Dünya imtihan dünyasıdır. Allah'ın izniyle bu büyük imtihanı da birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize sıkı sıkıya sarılarak yıkılanları, daha iyisiyle yeniden yaparak geride bırakacağız.
Biz bu topraklarda bin yıldır tabii ve beşeri ne facialar yaşadık, ne zorluklarla karşı karşıya kaldık. Kimi zaman tıpkı 6 Şubat depremleri gibi tabii felaketlerle sarsıldık. Kimi zaman Haçlı Seferleri'nden Moğol akınlarına, Çanakkale'yi geçilmez kıldığımız yedi düvelin kuşatmasından terör örgütlerinin ihanetlerine kadar doğrudan varlığımızı hedef alan saldırılara uğradık. Hiçbiri karşısında da yılmadık, çökmedik, geri çekilmedik. Yeise düşüp teslim olmadık. Depremin, selin, heyelanın, yangının ve diğer tüm afetlerin yıktığını yeniden yaptık. Bin yıldır istiklalimize ve istikbalimize göz diken herkese bu toprakları mezar ettik. Bir asır önce Çanakkale ve Milli Mücadele'de kazandığımız zaferi, arkası karanlık tüm terör örgütlerinin başını ezerek sürdürdük."
"HER MUSİBETİ DAHA BÜYÜK ATILIMLARIN BASAMAĞI HALİNE GETİREREK YOLUMUZA DEVAM EDİYORUZ"
Sınırlara dayanan tacizlere cevabı sınır ötesinde başarıyla yürütülen harekatlarla verdiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şair ne diyor? 'Allah'a dayan, sa'ye sarıl, hükmüne ram ol.' İşte burada işaret ettiği gibi inanç ve iradeyle şartların zorluğuna aldırmadan daima vatanımıza sahip çıktık. Bugün de deprem yıkıntılarının altında kaybettiğimiz canlarımızın ardından döktüğümüz göz yaşlarını, geleceğimize güçlü şekilde sahip çıkmanın ahdine dönüştürüyoruz." dedi.
Erdoğan, yıkılan her binayı yeniden yaparak, konut, iş yeri, cadde, sokak, okul, hastane ve parklarla şehirleri inşa ve ihya ederek adım adım Türkiye Yüzyılı'na yürüdüklerini dile getirerek, "Uzunca bir süredir yaşadığımız her musibeti daha büyük atılımların basamağı haline getirerek yolumuza devam ediyoruz. Deprem felaketi karşısında aynısını yapacağız. Toprağa verdiğimiz canlarımızın hatırasını ebediyen kalbimizde yaşatırken onlara layık olmak için hep birlikte daha çok çalışacak, daha iyi mücadele edecek, daha büyük hedeflere yöneleceğiz ve 14 Mayıs'a da böyle hazırlanacağız." ifadesini kullandı.
Dünyanın krizden krize sürüklendiği, küresel yönetim ve ekonomik düzenin temellerinden çatırdadığı bir dönemde ancak bu şekilde ayakta kalınacağını, hak edilen aydınlık geleceğe ulaşılacağını bildiren Başkan Erdoğan, şunları kaydetti: