Mehmet Ali Erbil hastalığı ne? Kaçış sendromu belirtileri nelerdir? Kaçış sendromu hastalığı nasıl olur? Yıllardır televizyon ekranlarında yer alan ünlü şovmen Mehmet Ali Erbil hastalığı kaçış sendromuyla mücadele ediyor. Erbil'in hastalığında yeni bir tedaviye başlanacak. Kök hücre tedavisinin uygulanacağı açıklanırken, Mehmet Ali Erbil tedavi öncesi son halini paylaştı. Peki; Mehmet Ali Erbil hastalığı ne? Kaçış sendromu belirtileri nelerdir?
KAÇIŞ SENDROMU HASTALIĞI NASIL OLUR?
Kaçış sendromu hastalığı ya da bilimsel adıyla "Capillary leak syndrome" kanın yoğunlaşması, tansiyonun düşmesi gibi bulgular veren hastalık, damarlardan protein, mineral ve suyun sızması" olarak tanımlanmaktadır.
Tekrarlayan şoklarla kendini gösteren sendrom, bu krizlerden 24 saat önce gribal enfeksiyonlarda olduğu gibi, halsizlik, yorgunluk, hafif ateş gibi belirtiler veriyor. Krizler birkaç ayda bir tekrarlayabileceği gibi, bazen yıllarca görülmüyor. Krizi önleyici tedavide de üst solunum yolları enfeksiyonlarında kullanılan ilaçlar veya astım, bronşit hapları uygulanıyor.
Sendromu 1960 yılında ilk tarif eden B.Clarkson'dur. Çok az görülen bir hastalık olup, dünyada sadece 791 vakaya rastlanmıştır. ABD'de 10, Fransa'da 32 kişide Türkiye'deyse ilk defa Mehmet Ali Erbil'de rastlanmıştır.
KAÇIŞ SENDROMU NASIL SEYREDER?
Ataklar arasında hasta sağlıklıdır. Neye bağlı olduğu ve bedenin çalışmasının nasıl bozulduğu henüz tam olarak belli değildir. Kılcal damarların içinden dışarıya sıvı çıkış hız ve miktarında artış meydana gelir. Kılcal damarlarda ortaya çıkan bu değişiklikle damar dışına sıvı sızması artar.
Akciğer-kalp-karın zarı gibi bedenin iç boşluklarına ve kaslarının içine, damar içindeki sıvılar sızarak birikir. Damar içi kan basıncı-tansiyon azalınca şok tablosu gelişir. Damar içinden beden boşluklarına sıvı kaçışına neden olan ihtimaller olsa da esas neden bilinmemektedir.
Hasta şikayetleri günlük hayatta sık karşılaşılan şikayetlerdir. Hastalar sıklıkla bulantı, karın ağrısı, kusma, halsizlik, kas ağrıları, yorgunluk gibi belirgin tanımlayıcı özellik göstermeyen yakınmalar ile başvururlar. Klinikte en sık "septik şok" tablosuyla yani kana karışan mikrobik etkenlerin ortaya çıkardığı şok tablosu ile benzerlik gösterir ve karışır.
Ataklar sırasında; damar içi sıvısının ani ve çok miktarda azalması, kanda albumin düzeylerinin düşük olması, kanın koyulaşması-akıcılığının azalması, bazen de monoklonalgamopati denilen özel bir laboratuar bulgusu tespit edilebilir. Gözlenen hastalarda yaygın bir şekilde bağırsaklarda ödem, asit, akciğer ve kalp zarında ve hatta kaslarda sıvı birikip, yaşamı tehdit edici bir tablo oluşturabilir.