"Beren, 72 saat hiç uyumadan çalıştı"
Ben sizi Hatırla Sevgili projesiyle birlikte tanıdım. Küçük olmama rağmen zihnimde yer edinmiş bir dizi. Sizin o döneme ait unutamadığınız bir anınız var mı?
Çok var. Çatışma sahneleri vardı. Herkes birbirine yumruk atıyordu. Görüntü yönetmeni yandaki figürana yumruk atıyordu mesela :) O sahneleri gerçekten yaşıyorduk, doğaldı. Beren Saat'in 72 saat hiç uyumadan çalıştığını hatırlıyorum. Dizide kış yaz oluyordu, yaz kış oluyordu. Mevsimlerin tersini yaşamak zorluyordu. Nilüfer diye bir arkadaşımız plastikten bir Arnavut kaldırımı halısı yaptı. O Arnavut kaldırımını döşediler. Üzerinden arabalar geçerdi. Bir defa arabaya bağlandı o halı ve arabayla sürüklendi. Set bir saat durdu. Çok güzel bir setti.
Uzun yıllar Fransa'da yaşadığınızı biliyoruz. Bir gün tekrar dönme düşünceniz var mı? Fransa'ya dair neleri özlüyorsunuz?
Geri dönmem hiçbir işe yaramaz ki. Tüm çehre değişti. Herkesin hayatı değişti. Dönmemin bir manası yok. Ayrıca ben ülkemi çok seviyorum. Burada yapılacak çok şey var. Kendi ülkemde çok daha rahatım. Havasını, insanlarını, yemeğini seviyorum. Bir proje gelirse tabii giderim. Mesleğim beni nereye sürüklerse oraya giderim. Çok da şanslıyım. Birçok yere gittim. Bağımlılık da yaratan bir şey bu.
Cansel Elçin'in bir günü nasıl geçer? Sosyal hayatta nasıl biridir?
Uyandığımda güzel bir kahvaltı hazırlarım. Röportajlar olur, senaryo değerlendirmeleri olur. Bunlar olmazsa kendim bir şeyler yazarım, Tuğçe ile çalışmalar yaparım. İki günde bir spor yaparım. Tenise giderim. Kitap okurum dizi izlerim.
"Tuğçe'ye 'Küsmük' diyorum"
Cansel Elçin nasıl bir arkadaştır, eştir?
Ben yarı yolda bırakmam. İlişkiler güven üzerine kuruludur. Kimseyi yarı yolda bırakmam, beni yarı yolda bırakmalarını da sevmem. Acayip bir şekilde sinirlenirim. İnsanın ağzından bir söz çıktıysa onun arkasında durmasını isterim. Bir işe başladığımda bitiririm. O işin bir finali olmalı.
Eşiniz Zeynep Tuğçe Bayat ile tanıştıktan seneler sonra bir araya gelip dünya evine girdiniz. Bize bu tatlı hikâyeden biraz bahsedebilir misiniz ve kendisine taktığınız Küsmük lakabından :)
Kelime çirkin gibi görünüyor. Çünkü içinde küsmek ve sümük kelimesi var :) Üzüldüğü zaman ağlıyor. Ağlayınca böyle bir lakap çıkardım. Çok gülüyoruz ikimiz de çok tatlı. Tuğçe'nin en sevdiğim yanı espri anlayışının yüksek olması. Her söylediğim şeyi ciddiye almamayı anladı artık. Sevdiğim insanlara takılmayı, onlarla dalga geçmeyi, onları provoke etmeyi çok severim. Zaten Gönülçelen setinde de böyle başladı. O çok hırslıydı ve çok çalışmak istiyordu. Gençliğin verdiği enerji vardı onda. Çok da eğlenceli bulmuştum. Yıllar sonra karşılaştık ve sevgili olduk, evlendik.
"Defne Samyeli ile çok eğlendik"
Bugüne dek çalışmaktan en keyif aldığın oyuncu kim?
Kerem Alışık ile çok eğlendik Frankenstein oyununda. Tuğçe ile Closer'da oynadık. O da keyifliydi. Dizilerde tüm partnerlerim zaten profesyonel, hepsi çok iyiydi. Defne Samyeli ile son işimizde beraberdik. Çok iyi anlaştık, çok güldük. Tuba Büyüküstün, Beren Saat, Fahriye Evcen, Ece Uslu, Birce Akalay… Hepsiyle oynamak çok keyifliydi.
Bugüne kadar en içine sinen, en mutluluk duyduğun işin hangisiydi?
Film olarak Küçük Kıyamet. Dizi olarak Kötü Yol, Hatırla Sevgili. Tiyatroda Frankenstein.
Hayatta en utandığın anı paylaşabilir misin bizimle?
Öyle çok utandığım bir anım yok. Eski kız arkadaşımın annesinin babasının evinde koltuğa kahve dökmüştüm. Ama olur öyle şeyler.
"Al Pacino, ağır çekim bana doğru gelmeye başladı"
Tanışmayı çok istediğiniz ama tanıştığınızda hayal kırıklığına uğradığınız bir oyuncu oldu mu?
Olmadı. Tersi oldu. 24 yaşındaydım. Tiyatroda 1-2 senedir eğitim alıyordum. Bir sabah kaldığım yerin karşısındaki otelin önünde onlarca paparazzi gördüm. Gittim "Ne oluyor burada?" dedim. Biri "İçeride Al Pacino var, çıkmasını bekliyoruz" dedi. "Hadi ya!" dedim. Ben de beklemeye başladım. Bana "Beklemene gerek yok. Görmek istiyorsan içeri girebilirsin. Bizim otelin içinde fotoğraf çekmemiz yasak. Senin bir vatandaş olarak en büyük hakkın bir otele girip çıkmak" dedi. "Öyle mi diyorsun?" dedim :) Otele girdim. Karşımdan Al Pacino geliyor. Siyah takım elbisesi, altında yeşil spor ayakkabı. Onu görünce çok heyecanlandım. Çünkü filmleriyle büyüdüm. Benim gözümde ağır çekimde bana doğru geliyor tabii :) "Hello Mr. Pacino" dedim. "Hi" dedi. "I like your performance very much. You are my favorite actor in the whole world" dedim. "Thank you" dedi. Gitti :) Hit filminin tanıtımı için gelmiş. Çok tatlı bir insandı.