Sultan Alp Arslan 1067 yılında ikinci defa Gürcistan seferine çıkmak zorunda kaldı. Gürcü kralı IV. Bagrat; Alanlar ile birleşerek Müslüman devleti olan Şeddadiler arazisine girmiş Erran'ı istila ve yağma edip, Gence'ye kadar ilerlemişlerdi. Sultan Alp Arslan 1067 yılında Erran'a geldi Şeddâdî emiri Fazl ile Şîrvân emiri Ebu'l-Esvâr itaatlerini bildirdikten sonra Gürcistan'a girdi, Şekki bölgesini aldı. IV. Bagrat ise, Selçuklular ile savaşa cesaret edemeyerek kaçtı. Sultan, Gürcistan'ın her tarafına akıncılar gönderip Tiflis'i ele geçirdi. Sonuç olarak Bagrat aman dileyerek Alp Arslan'a tâbi oldu.
Mekke Şerifi Muhammed b. Ebî Hâşim 1070 yılında Alp Arslan'ın huzuruna gelerek, Mekke'de hutbenin Abbasi Halifesi ve Selçuklu Sultanı adına okunduğunu bildirdi.
Sultan Alp Arslan, Fatımi devleti veziri Nâsır ed-Devle b. Hamdân'dan aldığı bir davet üzerine adı geçen devleti ortadan kaldırmak ve Mısır'ı ele geçirmek maksadıyla bir sefer düzenledi ve önce Bizans topraklarına girdi. Sultan ilk olarak Malazgirt ve Erciş'i ele geçirdi. Diyarbakır bölgesinde Süveyda (Siverek) ve Tulhum başta olmak üzere birçok kaleleri ele geçirdi. Daha sonra 1071 yılında Bizans hakimiyetindeki Urfa'yı kuşattıysa da başarılı olamadı. Urfa'dan Haleb'e hareket eden Sultan burayı kuşatarak Mirdasoğullarından Mahmûd tarafından şehrin anahtarlarını teslim aldı ve onu affederek makamını bağışladı. Şam'a yönelen Sultan; Bizans imparatoru Romen Diyojen'in büyük bir ordu toplayarak Müslüman topraklarına sefere çıktığını haber aldı ve süratle geri döndü. İki ordu Malazgirt Ovasında karşılaştı. Sultan Alp Arslan komutasındaki Selçuklu ordusu kendinden sayıca üstün olan Bizans ordusunu hilal taktiğiyle mağlup etti ve Bizans imparatoru Romen Diyojen'i esir aldı.
Sultan Alp Arslan batıda olduğu kadar doğuda da topraklarını genişletmeye çalışmıştı. Nitekim o zaman anlaşmazlığa düştüğü Karahanlılar üzerine bir sefer düzenledi ve Ceyhun Nehri'ni geçti. Ancak onun ölümü ile bu sefer yarıda kaldı. Yusuf El Harezmi adlı bir kale kumandanı Sultan'ı hançerleyerek ölümüne sebep oldu.
BİZANS'LA SAVAŞ
1068'de Bizans İmparatorluğu'na karşı savaş ilan ettikten sonra kazandıkları savaşlar Türkler'i Orta Doğu'ya doğru geri çevirmiş; bu başarılar Bizanslılar'ı, Türkler'i çıkarmak için Malazgirt'e kadar getirmiştir. Alp Arslan 1071 yılında, Türk tarihinin en önemli zaferlerinden biri olan Malazgirt Meydan Muharebesi'ni kazanmıştır.
Bu dönemde Bizans bir nevi fetret devri yaşamıştır. Alp Arslan, Bizans İmparatoru Romen Diyojen'in canını bağışlamış, onu sadece yıllık vergiye bağlayıp bir süre esir tutmuştur. Fidyesi ödenen Romen Diyojen ülkesine döndüğünde, tahtından indirilmiş ve VII. Mihail'in yeni bir Bizans imparatoru olarak tahta çıkmış olduğunu görmüştür. Tahtını geri almak için yaptığı savaşlarda mağlup düşmüş; kaçtığı Kilikya'da küçük bir kalede yakalanarak gözlerine mil çekilmiş; İstanbul'a getirilmiş ve Proti Adasına (Kınalıada'da) sürgün edilmiştir. Gözlerinin kör edilmesinden dolayı oluşan yaranın enfeksiyonu sonucu ölmüştür.
Bu nedenle Malazgirt Muharebesi sonunda esir düşen Romen Diyojen'in imzaladığı vergi ödeme vaadi geçersiz kalmıştır.
ÖLÜMÜ
Sultan Alp Arslan, Karahanlılar arasındaki iç mücadele ve Selçuklu topraklarına yaptıkları baskınları önlemek üzere 1072 yılının Eylül ayı sonlarında 200.000 kişilik büyük bir orduyla Türkistan bölgesine sefere çıktı. Seferde bir süre kuşatma altında tuttuğu Barzam (Berzem) kalesini teslim aldı. Huzuruna çıkan kale kumandanı Yusuf Hârizmi tarafından, çizmesine sakladığı küçük bir hançerle ağır şekilde yaralanan Alp Arslan dört gün sonra da hayatını kaybetti.
Türkmen takviminde 2002 yılından Temmuz 2008'e kadar Ağustos ayı Alp Arslan olarak adlandırılmıştır.
Merv şehrinde olduğu düşünülen mezarın tam yeri bilinmemektedir.