Temelde gerçek din
Hemen ifade edelim ki, Yahudilik temelde gerçek ilahi bir dindir. Yüce Allah tarafından, Hz. Musa peygamber olarak seçilmiş ve kendisine Tevrat adında ilahi kitap ihsan edilmiştir. Böylece, bizim bugün Yahudilik veya Musevilik dediğimiz din meydana gelmiştir. Yahudilik, tek tanrılı bir tevhid dinidir. Şirke ve peygamberleri ilahlaştırmaya karşı olan, o türlü sapkınlıklara yanaşmayan bir dindir. Birçok konu da İslam ile aynı esasları benimser, o nedenle de biz Müslümanlar, Yahudilik'e, Hristiyanlık'a nispeten daha çok sempati duyarız. Ayrıca, Yahudilik'in bozulmamış şekline, bu dinin ilk biçimine de inanırız.
Tevrat'ı değiştirdiler
Yahudi hahamları, tarih içinde Tevrat'a birtakım kötü şeyler karıştırdılar. O dönemlerde yeterli kağıt, yazı malzemesi ve baskı işleri olmadığı için, çok sınırlı hahamın elinde bulunan Tevrat'ı değiştirmek, ekleme ve çıkartmalar yapmak çok kolaydı. İslam'ın ilk devirlerinde de kağıt ve yazı malzemesi azdı ve baskı işleri matbaa yoktu. Ama Kur'an ayetleri geldikçe, hem derilere yazılıyordu, hem de yüzlerce kişi tarafından ezberlenmeye müsait ahenkli, edebi cümlelerden oluşuyordu. Tevrat'ta bu özellikler yoktu. O nedenle de birçok değişmelere maruz kaldı. Mesela, peygamberler hakkında çok çirkin hikayeler anlatılıyor Tevrat'ta.
Irkçılığa dönüşen din
Tevrat hükümleri o kadar değişmiş ve o kadar yanlışlıklara maruz kalmıştır ki, "Yahudilik, ırkçı bir dindir" demek, kimseyi şaşırtmaz. Çünkü bütün dünya biliyor ki, Yahudiler aşırı biçimde ırkçıdırlar. Bir defa, ne demek, "Bir din, bir kavime ait ve özel olur?" Allah, bütün evrenin, bütün insanlığın yaratıcısı ve ilahıdır. Nasıl oluyor da Allah bütün insanlığı bir tarafa itiyor, küçük bir kavmi sevgili kulları kabul ediyor ve onları bütün insanlardan üstün tutuyor? Allah'a böyle bir işlemi yakıştırmak, asla caiz olamaz... Bugün biliyoruz ki bütün dünyadaki Yahudiler, 10-15 milyon kadardır. Musevilik dini de bu 10-15 milyon insana mahsustur. Başka ırklardan kimseler isteseler de Yahudi olamazlar, bu dine giremezler. Allah'ın gerçek dininin böyle hükümler içermesi mümkün değildir. Bu da gösteriyor ki Tevrat'ta birçok değişmeler meydana gelmiştir. Bir kişinin ve kitlenin kendi soydaşlarını sevmesi ve onlarla dayanışma içinde bulunması ırkçılık değildir. Irkçılık, kendi soydaşlarını üstün görüp, diğer insanları aşağılaması, horlaması ve onlara haksızlık ve zulüm yapmasıdır. Yahudiler, diğer insanları aşağı görürler, onları horlarlar, kendilerini üstün kavim kabul ederler, en önemlisi de Yahudi olmayanlara haksızlık yapmayı normal görürler. Yahudiler, kendilerini insanlığın efendisi, diğer insanları ise aşağı sınıf olarak görürler. İşte Yahudiler bu duygularla hareket ettikleri için, bir süre sonra içinde yaşadıkları toplumun nefretini ve kinini kazanırlar. Zamanla artan ve kabaran bu nefret ve kin, Yahudiler'e baskı ve sürgün olarak yansır. Bundan Yahudiler, tarih boyu büyük zararlar görmüşlerdir. Bugün aydın Yahudiler'in de bu tutum ve davranışa karşı çıktıklarını biliyoruz.
İşte İslam'ın farkı
Yukarıdaki gerçekleri göz önüne aldığımız zaman, İslam'ın üstün nitelikleri ortaya çıkıyor. Özetle:
* İslam, insanlığın dinidir: Her şeyden önce, İslam dini belli bir kavme veya millete mahsus değil, bütün insanlığa ait evrensel bir dindir. Allah, Rabbulalemin'dir. Yani bütün alemlerin rabbidir. Bütün insanlar Müslüman olabilir. Bir kişi hangi ırka ve hangi renge sahip olursa olsun, şerefli bir Müslüman olma hakkına sahiptir. Nitekim, bugün dünyada her kavimden, her topluluktan Müslüman olanlar vardır. Bu, İslam'ın gerçek bir din oluşunun en önemli belgelerinden biridir. Allah, nasıl bütün evrenin ilahı ise, onun dini İslam da bütün insanlığın dinidir.
* Irkçılık zulümdür: İslam'a göre, ırkçılık zulümdür, haksızlıktır. O nedenle de dinimiz ırkçılığı yasaklamıştır. Çünkü ırkçılık kendi ırkdaşlarını üstün tutup, diğer ırkları aşağı görmek, horlamak, onlara zulüm ve haksızlık yapmaktır. İslamiyet, hiçbir kimseye bir başkasına zulüm ve haksızlık yapma yetkisi vermez. Aksine, onu şiddetle yasaklar. İslam'a göre, hiçbir kavmin diğeri üzerine üstünlüğü yoktur. Ancak kötülükten korunma ve iyilikleri ileri götürme noktasında üstünlük olabilir. Buna kısaca, "takva üstünlüğü" denilir.
* Herkes kavmini sever: İslam dini, ırkçılığı yasaklarken, insanların kendi kavmini sevmelerini, onlara yardım etmelerini teşvik eder. İslam'a göre her Müslüman, kendi ailesinden başlayarak kendi soydaşlarını, milletini sevmeli, onlara şefkat duymalı ve yardım etmelidir. Bu, insanlığın yaradılışında var olan bir özelliktir. Her insan annesini, babasını, çocuklarını ve kardeşlerini derinden sever. Bu sevgi dalga dalga bütün akraba, soydaş ve milletinin bireylerine doğru yansır. Bu ihali bir ihsandır. Bu sevgiyi Yüce Allah vermiştir. Burada tek önemli dikkat edilecek şey, kendi soydaşını severken, başkalarını horlamamak ve onlara zulüm ve haksızlık yapmamaktır.
* Irkçılıkla milliyetçiliğin farkı: İşte ırkçılık ile milliyetçiliğin farkı buradadır. Irkçılık; kendi ırkı adına başkalarına haksızlık yapmayı, onları horlamayı hoş görürken, milliyetçilik; sadece kendi milletini sevmeyi ve ona yardım etmeyi esas alır. Başkalarını horlamayı ve onlara haksızlık yapmayı kabul etmez. Dolayısıyla, İslam dini ırkçılığı yasaklarken, milliyetçiliği teşvik eder.