Olaydan 1,5 ay öncesinden itibaren sanıkla ayrı yaşamaya başladıklarını söyleyen Fatma Turan ise duruşmada acı olayı anlatırken fenalık geçirdi. Fatma Turan, şöyle konuştu:
"15 yıllık evliliğimiz vardı. İlk çocuğum dünyaya geldiğinde kız çocuk olması nedeniyle bana şiddet uyguladı. Hatta çocuğu hastanede bırakıp gitmeyi teklif etti. 3 yıl sonra ikinci çocuğum da kız olarak dünyaya gelince şiddet olayları iyice arttı. Doğumdan sonra bir günlük çocuğumla beni kapıya attı ve evi talan etti. Sorunlar nedeniyle Erzurum'daki ailemin yanına yerleştim. Ailemin evine geldi, kapısını kırdı. Bu yüzden 1 ay uzaklaştırma kararı verildi. Sanık, Fatih ve Hülya'nın mutluluklarını, bağlılıklarını kıskandı. Olay günü iftar yemeğinden sonra kızım Şevval geldi ve 'Babam aradı çok sevinçli sen de güzel konuş, barışın' dedi. Telefonda bana 'Senin için kötü, benim için güzel bir haber, sana bir sürprizim var. Yarın ailene şivan ateşi bırakacağım. Sana öyle bir acı vereceğim ki ölümden beter olacaksın' dedi. Ben de 'Başkasıyla ne işin var, gel beni öldür' dedim. Bu sırada sanık tabancayla doldur boşalt yapıyor ve tabancanın sesini bana dinletiyordu. Ben sanığın ciddi olduğunu anlayınca yalvarmaya başladım. Tüm bunları söylerken düğün neşesi gibi neşeli bir ses tonuyla konuşuyordu. Telefonu kapattıktan sonra kardeşim ile karakola gittik. Karakolda bulunduğum sırada sanık aradı. Ben telefonu açıp sesini hoparlöre verdim. Bana 'çayı demle geliyorum' dedi. Daha sonra telefondan bir şeyler dinletmeye başladı. Birden art arda silah sesleri geldi. Bu sırada kardeşim Hülya'nın çığlıklarını duydum. 3 el ateş sesi geldikten sonra Hülya 'Katil, biz sana ne yaptık?' diye bağırdı. Ben kendimden geçmiştim. Uyandığımda olaydan yarım saat geçmişti. Eve girince telefonum otomatik olarak internete bağlandı. İnternet bankacılığından telefonuma mesaj geldi. Mesajı açtığımda sanık tarafından hesabıma 'kan parası' diye 32 bin TL gönderildiğini gördüm. Olaydan 10 dakika sonra bu para hesabıma gelmiş. Tüm ailemin isimlerini sayarak yok edeceğini söyleyip, 'Ölene kadar bu acıyla yaşayacaksın, seni öldürmeyeceğim' demişti. Kardeşim Hülya ile olaydan 20 gün önce hastaneye gitmiştik. Kız kardeşim hamileydi. Sanık kız kardeşimin hamile olduğunu biliyordu. Boşanma davamız var. Sanıktan şikâyetçiyim."
Acılı ailenin avukatı Tolga Terzioğlu da sanığın eylemi gerçekleştirirken tasarlamanın yanı sıra canavarca hisle de hareket ettiğine dikkati çekti. Terzioğlu, "Maktul Hülya Özmen'in hamile olmasından dolayı bu hususunda dikkate alınması gerekir. En üst sınırdan mahkûmiyet hükmü tesis edilerek başta maktul yakınları olmak üzere tüm kamu vicdanında bir nebze olsun rahatlatacak mahiyette ibretlik olacağı noktasında mahkemeye güvenimiz tam" dedi.