Hemen eşimi, çocukları ve annemi uyandırdım. O araçtaki kişinin şüpheli bir kişi olduğunu düşünüyorum. Şüpheli olmasa mahalledeki insanları kornasıyla veya bağırarak çağırarak uyandırmaz mı?
Yangından saat 01.00 gibi kaçtık ve her taraf alev topuna döndü. Bütün bunlar 15 dakika içinde gerçekleşti. Kaçmamız mucize gibi bir şeydi. Evlerin çoğu yandı ama bizim eve zarar gelmedi, ahırımız yandı" dedi.
Yangın gecesi eşinin uyandırdığını anlatan Hasan Yılmaz ise, "Ben de hemen etrafı toparladım, ufak tefek tedbirimizi aldık. Hayvanlarımızı beton ev vardı, oraya kapattım. Allah'a şükür hayvanlarımızda herhangi bir sıkıntı yok. Yemim, samanım yandı, o da sıkıntı değil sonuçta canımızda bir şey yok.
Annemi sırtıma aldım, koşarak aşağı indim. Annem sırtımdaydı, dağlık alanda koşarken dört kez düştüm. Dizim yaralandı. Yola indiğim zaman bir araba denk geldi, alev arabaya yetişiyordu. Çok hızlıydı, inanılmaz hızlıydı. 150 kadar tavuk vardı, yandı" diye konuştu.
"ATIVER OĞLUM BENİ, DEDİM"
Oğlunun sırtına alarak 600 metre uzaklıktaki yola kadar taşıyıp kurtardığı Hatice Yılmaz, yaşananları anlatırken gözyaşlarını tutamadı. Saatin kaç olduğunu bilmediğini, gelininin aşağı inerek kendisini uyandırdığını anlatan Hatice Yılmaz, şöyle konuştu: "Ben aşağıda, bunlar yukarıda yatıyordu, gelin geldi, 'Kalk ana, sen şimdi dumandan öleceksin' dedi. Yukarı beni çıkardı.
Sonra 'Ana kaçalım, yanımıza kadar geldi ateş' dedi. Aşağıya indim, 500 lira kadar param vardı, kavradım ama alamadım. Oğlum, 'Ana parayı düşünme' dedi. Vardım, çocuk koyunların yanına girdi. 'Ana, sen yavaşça adımla, yetiştim ardından' dedi. Kavağın yanına kadar indim.