"Lokma dükkanımız var. Nizam Cansızlar, buraya müşteri olarak gelip gidiyordu. Kendisiyle bu vesileyle tanıştık. Dükkanın karşısındaki evde eşiyle yaşıyordu. Kızım Yağmur, 5 yabancı dil biliyordu. Almancayı da çok seviyordu. Okulda yabancı dil olarak Almancayı seçti. Cansızlar, dükkanımıza geldiğinde kızıma Alman eşinin kitaplarından vereceğini söylüyordu. Kızımı ve bizi her defasında evine davet ediyordu. Kızıma 'Eşimle konuşursan yabancı dilini geliştirirsin' diye çok ısrar ediyordu. Kızımı da göndermedik, biz de hiç gitmedik. Hiç şüphelenmedik çünkü Yağmur'a amca gibi yaklaşıyor bize de sürekli 'Kardeşim' diyordu. Kızımı 2 gün kayıp olarak aradık ve sağ olarak gelmesini bekledik ama ölü bulunması bizim için ayrı bir şoktu. Ancak bu kişinin yapması bize daha çok şok etkisi yarattı. O ölmediği müddetçe alacağı hiçbir ceza beni rahatlatmayacak. Ölmediği sürece benim içim rahat etmeyecek. Daha fazla acı çekerek ölmesini bekliyorum. Okullar açılıyor. Arkadaşları okullarını ve arkadaşlarını paylaşıyor. Herkes şu okulu, bu okulu kazandı diyerek seviniyor. Benim içim ise hep buruk kalıyor. Yağmur, 16 yaşındaydı. Ona göz bebeğimiz gibi baktık, büyüttük. Konuşmaları, lafları aklımıza geldikçe onsuzluğun acısı yüreğimize daha çok oturuyor. Olayın yaşandığı yerde artık yapamayacağımızı düşünerek iş yerini başka bir mahalleye taşıdık" dedi.
"YERİNİZ VARSA SİZDE UYUYAYIM"
Tayhan, "Katil, kızım kaçırılmadan bir gün önce yanımıza geldi. Annesinin eşiyle anlaşamadığını söyledi. Bu nedenle eşi evdeyken annesinin gelmediğini, eşi yurt dışına çıktığında gelmeyi tercih ettiğini anlattı. Annesiyle kardeşinin olduğu zamanlarda evinde uyuyamadığını ve rahatsız olduğunu belirtip, 'Bir yeriniz varsa sizde uyuyayım' dedi. Kabul etmedik. Sürekli evde birisinin olduğu ve rahatsız olduğu izlenimi veriyordu. Bir gün sonra da gündüz kızımı alıyor. 'Biz düğünden dönüyorduk' deyince, herkes gece sanıyor. Gece değil gündüzdü. Kızımın o kişinin sevgilisi olduğu söylendi. Benim kızım 53 yaşındaki bir adamla asla sevgili olacak bir kız değil. Mini etek giydiği için eleştirenler oluyor. Gündüz dükkanın önünden geçemeyecekse, yolda yürüyemeyecekse o zaman adalet neden var? Biz o zaman sokağa çıkmayalım ve çocuklarımızı da sokağa çıkarmayalım" diye konuştu.
BAYRAMDA ELİNİ ÖPTÜRMÜŞ
Baba Mehmet Tayhan ise, "Yaklaşık bir yıldan beri bu kişiyi tanıyoruz. Evi dükkanımıza komşuydu. Bu nedenle haftada bir gün de olsa görüşüyorduk. Çok aşırı samimiyetimiz yoktu. Çay, kahve içer giderdi. Çocuklar da ona 'amca' veya 'dayı' diyorlardı. Kızım kaçırılmadan bir gün önce Kurban Bayramı diye, 'amca' deyip, elini öpmüştü. Sözde 'hediye aldım' diyordu. Daha sonra da aşağıdaki dükkanlardan koli bandı almış. Olayı tasarlayarak yapmış. Ondan böyle bir şey beklemiyorduk. Kızımın cesedi bulunduktan sonra emniyete, olay yerine evi yakın diye belki görmüş ve duymuştur diye onun ismini verdik ama katili o çıktı. Kendisine en ağır cezanın verilmesini istiyoruz" diye konuştu.