"SEN KENDİ MİMARİSİNİ BİLMEYEN BİR ADAMSIN"
Daha sonra ABD'li adamın yanına dönen Genç, "Erzurum'da gezmeye başladık. Gezdikçe anladım ki benim söylediklerimi zaten adam ezberden biliyor. Okumuş, onun istedikleri onlar değil. Ben bir şeyler söylüyorum 'Ben biliyorum, sen ezberlemişsin' diyor. Bana onları anlatma dedi. Ulu Cami'de çifte minareli medresede küçük kapılar vardır. Onu sordu niye küçücük diye. Bilmiyorum dedim, 'ben bunları öğrenmek istiyorum' dedi. Ulu Cami'yi gösterdi, köşe taşını koyarken mimar kurban kesmiş, bunları sordu. Ben bunları istedim dedi. Sen kendi mimarisini bilmeyen bir adamsın dedi. 2 saat sürecekti yolculuk 2 gün sürdü. Erzurum'u gezdirdim bütün yerel yemekleri ikram ettim ona. Cüzdanını çıkardı para verecek durduruyorum şaşırıyor. En son kadayıf dolması yedireceğim bulamadım lokantada. Halamı aradım yapabilir misin diye tabii ki dedi. Haberi yok kimi götürdüğümden, kapıdan 2 metrelik Amerikalı girince şaşırdı." şekline konuştu.
NURULLAH GENÇ'İN MEKTUP ARKADAŞLIĞI İSTEĞİNİ KABUL ETMEMİŞ
Daha sonra ABD'li yüksek mimarın şehirden ayrılmak için yola çıkacağını belirten Genç, "Ayrılmadan önce dedim ki yazışalım. Tok bir sesle neden dedi. Dedim ki biz arkadaş olduk. 'Hayır' dedi 'biz arkadaş filan olmadık.' Ben ücret verip 2 saat hizmet alacaktım sen benim başıma bela oldun dedi. Bir ağırıma gitti. Ama dedi ki o kadar sevimlisin ki bırakamadım seni dedi. Dedim ki Amerikan kültürüne göre bir yere gittiğinizde hürmet ikram görürseniz teşekkür mektubu yazarsınız. Siz onu yazacaksınız ben de cevap vereceğim mektup arkadaşı olacağız dedim. O da doğru dedi ama yine de yazmayacağım dedi. Satranç oynarken ben adresini almıştım ben. Sen bana yazarsan ben sana cevap veririm dedi. Ben sana yazmam dedi." ifadelerini kullandı.
"TÜRKİYE'NİN 100 YILLIK HALİ BUDUR"
ABD'linin neden mektup yazmayacağını merak eden Genç, "Neden dedim. 'Çünkü sen yazmaya layık bir adam değilsin' deyince ben de üzüldüm. Sen kendi şehrindeki eserlerini bilmiyorsun dedi. Türkiye'nin 100 yıllık hali budur işte. Kendini bilmeyen ama başkalarını bilmek için can atan insanlarla doldurduk biz bu ülkeyi. Kendi hazinesini tarihini değerlerini arka planda bırakmış, merak bile etmeyen yüz binlerce insan yetiştirdik. İşte ben o zaman o insanları temsil ediyordum." dedi.