126 yıldır süren bu ihtilaf kapsamında Cumhuriyet tarihinde kayıtlara geçen verilere göre, 1941 yılında arazinin tümü hakkında İsmail Bulut tarafından Keleş'ler aleyhine açılmış olan men'i müdahale davasıdır. Bundan sonra, 1949'da Daşlı Hamdan Ağa'nın oğlu Kamil yine Keleş'lere karşı 1949/204 Esas sayılı ecrimisil davası açmış, İsmail Bulut da davacı yanında bu davaya katılmıştır.
TAPU'DA MÜLKİYETİ BOŞ BIRAKILDI
1951'de Bulut'lar Keleş'lere karşı "tapulu araziye müdahalenin men'i" davası açmıştı. Ardından 1953'te Keleş'ler de Bulut'lara karşı "Osmanlı tapu kaydının iptali ve gerçek malik adına tapuya tescil" davası açmışlar ve süreç içinde Eren'ler ile Ersak'lar da bu davaya dahil edilmişler. Ardından yine süreç içinde 1973 yılında dava konusu arazi ile ilgili yapılmış olan tapulama ve kadastro işlemlerinde araziyi oluşturan parsellerin mülkiyetinin ihtilaflı olması sebebiyle tutanaklara mülkiyet kısmı boş bırakıldı.
"MERAK EDİYORUZ?"
Babası Mehmet Selim Ersak'ın dedesi Daşlı Hamdan Ağa tarafından açılan davadan geriye kalan mirasçılardan biri olan Numan Ersak, 126 yıldır süren bu davayla ilgili olarak "Payımıza düşen arazimize kavuşmayı bekliyoruz. Bugün davacılardan hiçbiri yaşamıyor, hepsi öldü. Biz de ölmeden hak ettiğimiz arazilerimize kavuşabilecek miyiz diye merak ediyoruz" şeklinde konuştu.
DAVANIN BİTMESİNİ İSTEMEYENLER VAR
Önceki gün görülen son duruşmadan sonra konuyla ilgili bilgi almak üzere kendisiyle görüştüğümüz Avukat Prof. Dr. Ahmet Battal şunları söyledi:
"Müvekkillerimiz olan Ersak'ların büyük dedeleri Daşlı Hamdan Ağa'nın sağlığında başlayan bu arazi ihtilafı Cumhuriyet döneminde de maalesef ardarda çok sayıda dava biçiminde devam etmiş ve en son 1978'den bu yana da 1978/181 Esas numarası ile Mardin Kadastro Mahkemesinde görülmeye başlanmış.
Halen ilk derece mahkemesi karar verebilmiş değil. İlk derece aşaması bu kadar uzun süren başka bir dava var mıdır bilemiyorum. Mazisi ve dosyanın karışıklığı sebebiyle zor bir dava. Ama davanın bitmesini istemeyen birileri özellikle karıştırıp zorlaştırmış gibi görünüyor. Biz de bulmaca çözer gibi çözmeye çalıştık ve dosyayı özetleyen altmış üç sayfalık bir beyan dilekçesi hazırlayıp verdik. Dosyayı incelerken kendimizi yakın tarih kazısı yapar gibi hissettik.
Hani merhum Şair Abdurrahim Karakoç'un 'Hakim Bey' isimli meşhur şiiri var ya. İşte o şiirdeki gibi 'Bu dava dedemden kaldı Hakim Bey'! Bir seneden bu yana meslektaşlarım Av. İbrahim Aktaşcı ve Saffet Eltaş ile birlikte haklı olduklarına inandığımız müvekkillerimiz adına davayı takip ediyoruz. Daha önce yapılan keşifleri yeterli görmeyen Mahkeme yeniden keşifler yaptı, raporlar aldı ve şimdi artık karar aşamasına geldi."