İstanbul İtfaiyesi verilerine göre, 2021 yılından bu yana kentte fabrika ve büyük atölyelerde toplam 1071 yangın meydana geldi. Bu yangınlarda 8 kişi hayatını kaybederken, 61 kişi de yaralandı.
Son 3,5 yıl içinde, iş kollarına göre en fazla yangın mobilya imalathanelerinde gerçekleşirken toplam 62 vaka kayıtlara geçti. Bunu 44 yangınla marangoz atölyeleri, 38 yangınla geri dönüşüm tesisleri, ve 36 yangınla plastik fabrikaları, tekstil atölyeleri ve metal işletmeleri takip etti. Ayrıca, alüminyum eritme tesislerinde 33 yangın kaydedildi.
Yangın çıkış nedenlerine bakıldığında, 396 vaka ile "hatalı ve dikkatsiz kullanım" ilk sırada yer alırken, 350 vaka "mekanik hata veya arıza", 92 vaka "ısı kaynağının amacı dışında kullanılması", 21 vaka "dizayn, imalat veya montaj eksikliği", 12 vaka "işletim eksikliği", 2 vaka ise "doğal afet" nedeniyle çıktı.
Bunun dışında, 111 yangının çıkış nedeni tespit edilemezken, 84 yangın sınıflandırılamadı ve 1 yangın kasıtlı olarak çıkarıldı.
MAHALLE ARASINDAKİ ATÖLYELER CİDDİ BİR RİSK ALTINDA
Türkiye Yangından Korunma ve Eğitim Vakfı (TÜYAK) Başkanı Dr. Kazım Beceren, özellikle organize sanayi bölgelerinde kurulan küçük ve büyük ölçekli tesislerde yangın koruma sistemleriyle önlem almanın oldukça kolay olduğunu ifade etti.
Ancak mahalle aralarında ve eski binalarda yer alan atölye ve tesislerde yangın söndürme sistemlerinin kurulmasında genellikle altyapı eksikliklerinin bulunduğunu belirten Beceren, bu tür işletmelerin ciddi bir risk altında olduğunu vurguladı.
Yangınların çıkış nedenlerini tamamen ortadan kaldırmanın mümkün olmadığını dile getiren Beceren, ancak kurulacak yangın koruma sistemleri sayesinde bir bölgede başlayacak yangının etkilerinin sınırlandırılabileceğine dikkat çekti.
Alınacak önlemlerin çeşitli özellik ve parametrelere göre değişiklik gösterdiğini dile getiren Beceren, şöyle konuştu:
"Temel olarak ilk etapta alınması gereken önlem, yangının erken haber alınmasıdır. Bunun için çeşitli algılayıcılar vardır. Duman, ısı ve alev dedektörleri gibi ama erken haber alamadık, ilk müdahaleyi yapamadık veya yeterli olmadı. Bu durumda otomatik söndürme sistemleri vardır. Bunların en çok kullanılanı yağmurlama sistemi dediğimiz sistemdir. Yine temiz gazlı söndürme sistemleri ya da köpüklü söndürme sistemleri, kullanılacak yanıcı maddelerin cinsine göre değişkenlik gösteren söndürme sistemleri de vardır. Ölümlerin yüzde 95'i dumandan kaynaklı olmaktadır. Kaçış yollarına duman dolmaması için duman tahliye sisteminin de olması gerekir."
Yangınlarla ilgili yapıların doğru projelendirilmesinin önemine dikkati çeken Beceren, daha sonra sertifikalı ürünlerle yapılacak kontrollerin ardından ruhsatlandırmanın yapıldığını söyledi.
Yangın tehlikesine karşı işin bu aşamada bitmediğini vurgulayan Beceren, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yangın koruma sistemleri, bebek gibi bakıma muhtaçtır. Konfor sistemleri gibi değildir. Yangın sistemleri, tam ihtiyacınız olduğu zaman hizmette olması gerekiyor. Sistemlerin belli periyotlarda kontrol, test ve bakım işlemlerinin yapılması gerekiyor. Genelde bizim ülkemizde eksik olan kısım bu. Yani bir sistem kurulduğu zaman ilelebet çalışabileceği düşünülüyor ki, bu mümkün değildir. Belli periyotlarda kontrol, test ve bakım yapmadan bu sistemleri çalışır halde tutmak mümkün değildir."
Beceren, bu konuda denetimin büyük önem taşıdığını belirterek, itfaiye teşkilatları, belediyeler ve sigorta şirketlerinin yangın söndürme ve uyarı sistemlerinin yönetmeliklere uygunluğunu denetleme ve gerekli tedbirleri alma yükümlülüğünde olduğunu vurguladı.
Sanayi tesislerinin normal yapılara göre daha fazla uzmanlık gerektirdiğini ifade eden Beceren, bu tür tesislerde kurulacak yangın koruma sistemlerinin tasarımında mutlaka profesyonellerden destek alınması gerektiğinin altını çizdi.
İŞLETMELERİN RİSK ANALİZİ YAPTIRMASI GEREKİR
TÜYAK Yönetim Kurulu Üyesi ve yangın uzmanı Levent Yasa da tesislerde çalışanların yangın öncesi ve sonrası alacakları önlemlerle itfaiye gelene kadar alevlerle mücadele etmesinin önemli olduğunu vurguladı.
Yangınların çıkış nedenlerinin çeşitlilik gösterdiğini belirten Yasa, "Bunlar insan kaynaklı hatalar, üretim süreçlerinde meydana gelen arızalar ve makine tesisatlarında yaşanan problemler oluyor. Bu yüzden fabrikalar ve işletmelerin öncelikle risk analizi yaptırması gerekir." diye konuştu.
Risk analizi sonrasında kanun ve yönetmelikle göre yangın ve acil durum ekiplerinin oluşturulması gerektiğine dikkati çeken Yasa, şöyle devam etti:
"Bu oluşturulmuş olan ekiplerin önce seçimleri yapılıyor. Söndürme ekibi, kurtarma ekibi, koruma ekibi ve ilk yardım ekibi olarak. Bunlar itfaiye gelene kadar tesiste ilk müdahaleyi gerçekleştirmek, eğer söndürebiliyorsa yangını söndürmek, söndüremiyorsa yangının büyümesini engelleyerek itfaiyenin işini kolaylaştırmak, meydana gelebilecek hasar ve ölümleri de olabilecek en az seviyede tutmak üzere yetiştirilen ekipler. Bu ekiplerin seçimleri yapıldıktan sonra plan çerçevesinde periyodik olarak eğitimlerini yapıp bir anlamda endüstriyel tesisteki bu ekipleri amatör itfaiyeciler haline getiriyoruz. Bu sayede endüstriyel tesislerdeki yangın sonrası doğabilecek hasarı minimuma indirmiş oluyoruz."
Kanun ve yönetmeliklere göre belirli kişi sayılarının üzerinde personel çalıştıran kurumlarda bu ekipler kurulabildiğini ifade eden Yasa, çok tehlikeli tesislerde her 30 kişi için bir söndürme, 1 kurtarma ve 1 koruma görevlisi, 10 kişi için de 1 ilk yardım görevlisinin tahsis edildiğini kaydetti.
Kimya Mühendisleri Odasının 2023 raporuna göre, 529 tesiste yangın ve patlama meydana geldiğini bildiren Yasa, şunları kaydetti:
"Bu Avrupa'da ilk sırada olduğumuzu gösteren bir istatistik. Milyarlarca dolarlık belki maddi kayıp söz konusu, can kayıpları ve yaralanmalar söz konusu. O yüzden mutlaka yangınlar öncesinde, ilk başta yangın koruma sistemlerinin doğru kurgulanmış ve kurulmuş olması gerekiyor. Kurulmuş olan bu sistemlerle alakalı olarak da mutlaka eğitimlerin yapılması, personelin bu sistemleri nasıl devreye alacağını, nasıl kullanacağını biliyor olması bizim için çok önemli. Siz istediğiniz kadar sistemi doğru kurgulamış olun. Eğer sistem tek başına söndürmeye yetmiyorsa mutlaka personel müdahalesi gerekiyor."
KAPASİTE FAZLASI ÜRETİM YANGINA DAVETİYE ÇIKARIYOR
Türkiye'nin sanayileşen bir ülke olduğunun altını çizen Yasa, üretim baskısı ve kapasite üstüne çıkan üretimle yangın riskinin de arttığını kaydetti.
Bakanlıkların büyük sanayi tesislerinin denetimlerini yıllık olarak gerçekleştirdiğini belirten Yasa, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bu denetimler sonucunda yapılmış tatbikatları ve eğitimleri ibraz etmelerini istiyorlar. Özellikle endüstriyel tesislerde çıkan yangın, çok hızlı büyüdüğünden yer yer patlama şekline de dönebildiğinden dolayı yılda bir günlük eğitimle bununla başa çıkmanız mümkün değil. O yüzden ekiplerin eğitimini tüm yıla yayarak belli periyotlarla eğitimler ve tatbikatların yapılması gerekir."