CHP bu ülkede asla iktidar olamaz diye bir iddiam var. Bunu sık sık dile getiriyorum.
Bunun nedeni da gayet basit. Türk Milleti'nden, büyük çoğunluğun hassasiyetlerinden fersah fersah uzaktalar. Erdoğan iktidara gelene kadar, askerlerin vesayeti ile bürokrasinin, yargıdan tutun danıştay, yargıtaya kadar her alanda güç ve söz sahibiydiler.
Diplomasi de tamamen ellerindeydi. O bürokrasi ve diplomasi, ülke lehine alınacak her kararda "Aman efendim. Batı'yı kızdırmayalım" diyerek daima engellerdi. İttihatçı kafa hücrelerine kadar işlemişti. "Her şeyin en iyisini Batı bilir" kompleksi beyinlerine şırınga edilmiş, tamamen bu yönde kodlanmışlardı.
Ecevit gibi bir lider İnönü'yü devirmiş, yıllarca CHP'yi yönetmişti. 12 Eylül'de siyaset yasağı gelip, bu yasak kalktıktan sonra tekrar CHP'de liderlik kavgasına girebilir ve başa geçebilirdi.
Ancak o gitti DSP'yi kurdu. Bir röportajda ona "CHP'ye tekrar lider olmak varken niçin DSP'yi kurdunuz" diye soruldu. "CHP'nin asla değişemeyeceğini artık net olarak gördüm" dedi. O bile CHP'deki katı ittihatçılığı, Batı kompleksini görmüş ve bu parti ile iktidara ulaşılamayacağını anlamıştı.
Bugüne geldiğimizde Ekrem İmamoğlu gözaltına alınınca "Kendimi Türk halkına emanet ediyorum" demişti. Çok başarılı bir cümleydi. Ancak sadece bir slogandan öteye geçemeyen bir algı çalışması olduğunu kısa sürede kendileri adeta belgelediler.
Amerikan gazetelerine mektuplar yazdılar. İngiliz televizyonlarına "Londra neden sessiz. Yalnızlık hissine niçin bizi sokuyor" diye ağladılar, "Vallahi küstük" dediler. Kendilerini Türk Milleti'ne emanet ettiklerini söyleyenler, birkaç gün sonra kendilerini Amerikan ve İngiliz kamuoyuna emanet ediyordu adeta.
Onlara "Bize sahip çıkın" çağrısı yapıyorlardı.
Hızlarını alamıyorlar, Alman Milleti'ni de es geçmiyorlardı. Alman tvlerine de ülkelerini şikayet ediyorlardı. Bu yaklaşım onlardaki Batı kompleksinin ve ezikliğinin bir göstergesiydi. Türk Milleti'nin en nefret ettiği konu da buydu.
Batı'ya sığınmanın ve onların gölgesinde ülke yönetmenin koskoca bir imparatorluğu nasıl parçaladığını büyük çoğunluk dibine kadar biliyor ve buna öfke duyuyordu.
Ancak dedik ya...
CHP Türk halkından çok kopuk ve fersah fersah uzakta.
Biden döneminin "Türkiye'de muhalefete yardım edip Erdoğan'ı indireceğiz" sözlerine aldandılar Amerikancı oldular. İngiliz'in belediyelere verdiği krediler ve Londra medyasının yardırdığı muazzam desteğe kandılar İngilizci oldular. Ülke dışından pompalanan ümidin adeta esiri haline geldiler.
Ancak Batı ülkeleri çıkarları için anasını bile satardı.
Bunu atladılar. Ve şimdi dımdızlak ortada kaldılar.
O çok güvendikleri ABD "Bu Türkiye'nin iç meselesidir" diyor, Başkanları Trump Erdoğan'a övgüler yağdırıyor. İngiltere Türkiye'ye yanaşmak için kendini yırtıyor.
Fransız Le Monde'a bile şikayette bulundu CHP.
Hemen ertesinde Fransa Devlet Başkanı Erdoğan'ı arayarak Bayramını tebrik etti. Afrika'da her yerde Fransızları kovdurmamıza rağmen neredeyse "Ellerinden öperim" bile diyecekti diplomatik teamüllere aykırı olmasa. Çünkü yeni dünya düzeninde Batı basının neredeyse tamamı Türkiye'yi söz sahibi görüyor ve bu duruma Erdoğan'ın getirdiğinin farkında. Trump'a bile soruyorlar "Neden Erdoğan'a övgü" diye.
"Çünkü ben önce Amerika diyorum.
Erdoğan da önce Türkiye diyor" cevabını veriyor.
CHP "Önce Türkiye" diyemediği için hep kaybeden olmaya mahkum. Onlarla son seçimde ittifak kuran Ümit Özdağ bile gidiyor Fransa'da ikinci sıradaki ırkçı partiden medet umuyor, kol kola giriyordu.
Şimdi o ırkçı partinin liderine AB paralarını zimmetine geçirmekten dava açıldı ve aday bile olamayacak. Hiçbir Fransız ülkesini dünyaya şikayet etmiyor. ABD Temsilciler Meclisi'nin başkanı demokrat Nancy Pelosi vardı. Demokratlar ve Cumhuriyetçiler ABD'de birbirlerine en ağır hakaretleri ediyor "Aptal-Manyak- Ahmak" diye bağırıyordu.
Birbirlerinin belediye başkanları hakkında yolsuzlukla ilgili suç duyurusunda bulunup dava üzerine dava açıyorlardı. O Demokrat Nancy Fransa'ya gittiğinde bir gazeteci Cumhuriyetçi ABD başkanı Trump hakkında eleştiride bulunuyordu. Nancy "Ayrı partiden olsak da sen Trump'ı eleştiremezsin. O benim de başkanım" diyordu. Bizim CHP ise Fransa'da Türkiye'yi ve Başkanını şikayet etmek için yırtınıyor. İttihatçı kafa Jön Türklerden biri Fransa'da üniversitede okurken Fransız Profesöre "Biz ülkemizi Batı çizgisine çekmek için çalışıyoruz. Size şöyle faydalar sağlıyoruz" diye ballandırarak anlatıyordu. O Fransız Profesör de "Her ne kadar bize faydanız olsa da sen vatan hainisin. Benim derslerimde vatan hainlerini görmek istemiyorum" diye cevap veriyordu. CHP'nin asla "Yerli ve Milli" çizgiye gelemeyeceğini bu halk görüyor. O yüzden tekrarlıyorum; "Asla iktidar olamazlar."