Başlığımız "…senden büyük Tanrı var" şeklinde sürer. Tenis üzerine sohbet ettiğim, tartıştığım, okuduğum nice insan içerisinde kim derdi ki Sloane Stephens adında 18'lik bir siyah raket gelip dünyada eşsiz olarak gösterilen birini eleyecek (bir tek www.tennis.com'un editörü Richard Pagliano onu "sürpriz" olarak gösterdi).
FAVORİ SHARAPOVA
Serena Wiliams eşsiz olmanın getirdiği mağrurluğunun cezasını çekti. Maçta ona karşı bir planı yoktu. Doğaçlama diyebileceğimiz bir oyun ortaya koydu. Ama Stephens'e de helal olsun... Kızcağız eşsiz bir raketi çaresiz durumlara soktu. Umarım Azerenka karşısında da benzer bir performans gösterir ve nice hemcinsi gibi tek bir büyük başarıyla tenis kariyerini sürdürmez.
Tahtın etrafında yeni bir "çehre" hepimizi bu güzel spora daha bağlayacaktır.
Bence güle oynaya finale gelecek Sharapova, Azarenka için taktiğini hazırlamaya başlamıştır bile...
GÖNLÜM FEDERER'DEN
Erkeklerde ilk üç hatta dörtten o kadar bahsediliyor ki geriye kalan raketleri hani neredeyse anımsamıyoruz bile.
Düşünün ki Tsonga, Federer ile belki de kariyerinin en mükemmel maçını oynadı.
Böyle oynayan bir adam maçın son setinde kendinden beş yaş büyük rakibi karşısında adeta tapona(!) çıktı. Haşmetmeabları şimdi İngiliz Murray önünde final arıyor.
İkisi de pek yorulmadan buralara geldiler. Hele İngiliz tek bir set bile vermedi. Gönlüm Federer'i istemekle birlikte Murray bu yeteneği ve formu ile bence maçın favorisidir (maalesef antipatiklik ve estetik yoksunluğu maçta etkili olmuyor!) Ancak tecrübe ve maçın gece oynanması da Federer'in avantajıdır.
Öbür yanda Djokovic beklemekte!