Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 3 Kasım 2024

Köprüden önceki son çıkış…

Havalar serinlediği için içeride oturan ekip ilk çaylarını içerken, Melih Bey selam vererek içeri girdi. Selim:

- Hoş geldin ağabey. Cumhurbaşkanımızın 'iç cepheyi sağlam tutalım' çağrısı ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin ezber bozan çıkışları sonra yaşanmaya başlanan gelişmelerle alakalı yorumlarını heyecanla bekliyoruz… Melih Bey:

- Meselenin en önemli tarafı, DEM Parti'nin terör örgütü ile olan irtibatını koparıp gerçekten Türkiye'nin partisi olma yolunu tercih edip etmeyeceği idi. Şimdiye kadarki duruma bakıldığında bu konuda çok ümitli olmamak gerektiği söylenebilir. Yaşananların çok değişik yorumları var. Bana göre ise Cumhurbaşkanımızın çağrısı sonrası Devlet Bey'in açıklamaları ile aslında DEM'e el uzatılmış ve fazla vakit geçmeden kendisini derleyip toparlaması gerektiği hatırlatılmıştı. Ancak gelişmeler, konunun ciddiyetinin yeteri kadar anlaşılmadığı ya da aktörlerin bu çağrının gereklerini yerine getirebilecek yetkiye sahip olmadıklarını gösteriyor… İhsan:

- Bunu, DEM Partililerin PKK/KCK'nın kontrolü dışında davranamadığı şeklinde mi anlamalıyız?..

- Bunu, PKK ve KCK'nın ve bir şekilde onların kontrolünde olan DEM Parti'nin, iddia ettikleri gibi Abdullah Öcalan'a değil ABD'ye bağlı oldukları şeklinde de izah edebiliriz… Mehmet:

- Bu durumda nelerin olmayacağını bir kez daha mı anlamış olduk?..

- Nelerin olamayacağını anlamak da önemli. Ülke içindeki teröristleri büyük çapta bitiren Türkiye'nin, sınır ötesi riskleri de mümkün olduğu kadar sonlandırma kararlılığında olduğu anlaşılıyor. Bu konuda en uç noktada bulunduğu söylenebilecek olan Devlet Bahçeli'nin DEM'e el uzatıp, birçok kişinin aklından bile geçmeyecek açıklıkta 'gelin, terörle bağlantınızı sonlandırın ve Türkiye'nin partisi olun' davetinde bulunması, köprüden önceki son çıkışın işareti de olabilir… Mustafa:

- O zaman bu, henüz bilmediğimiz birtakım gelişmeler yaşanabilir demek oluyor sanki?.. Melih Bey:

- Muhtemelen. Bölgedeki gelişmeler, zaten dolaylı olarak bizi ciddi şekilde rahatsız eden dış mihrakların maşaları ile ilgili daha ciddi adımlar atılmasını gerekli gerekli kılıyorsa, bu adımların bir şekilde atılacağı, kesin. Ne zaman ve nasıl olacağı, zamanlama meselesi… Mustafa:

- Cumhurbaşkanımızın son açıklamalarının satır araları, sanki önemli bir sürece doğru yaklaştığımızı hatırlatır gibi. Ne dersiniz?..

- TBMM açılışında başlayan bir süreç var ve Cumhurbaşkanımızın sonraki konuşmalarındaki vurgular, daha farklı gelişmelerin olabileceği bir döneme girildiğini işaret ediyor. Son grup toplantısında, 'Terör meselesini ülke gündeminden çıkararak, 40 yıllık siyasi hayatımızı taçlandırmak niyetindeyiz' dedikten sonra: 'İnşallah önümüzdeki dönemde milletimize, hem boydan boya tüm güney sınırlarımızın güvenliğini, hem insanımızın can ve mal emniyetini garanti altına alacak yeni müjdelerimiz olacak' dedi, mesela... Remzi:

- Bu, Irak ve Suriye'nin kuzeyinde daha ciddi bir hareketlilik yaşanabileceği manasına gelebilir mi?..

- Buralarda çeşitli operasyonlar sürdürülüyor zaten. Sürecin hızlandırılması açısından daha yoğun bir hareketlilik başlatılabilir. Ne zaman olacağı bilinmese de, 'bir gece ansızın gelebiliriz' sözü her zaman için geçerli. İsrail'in Gazze, Batı Şeria, Lübnan, Suriye ve İran'da yapıp ettikleri ayrı bir mesele. Ancak, sınırlarımızdaki terör tehdidinin arkasında doğrudan ABD'nin ve dolaylı olarak İsrail'in varlığı bir sır değil…

İkinci 'Kandil'!..

- İç cepheyi sağlam tutma çağrısı, sadece İsrail'in muhtemel bir saldırısı ile değil, halen terör örgütü üzerinden süren dolaylı saldırıları ile de ilgili o zaman?.. Soru Mehmet'ten gelmişti. Melih Bey:

- Tabii ki. İç cepheyi sağlam tutalım çağrısını itibarsızlaştırmak için kıvrananların, tıpkı terör örgütü ve siyasi uzantısı gibi ABD'nin maşaları oldukları aşikar. Bunlar, iç cepheyi ellerinden geldiği kadar yumuşak tutma gayretinde oldukları için herhangi bir tehlike olmadığı havasını oluşturmaya çalışıyorlar. Dahası, PKK uzantısı PYD/YPG'yi de terör örgütü kabul etmiyorlar zaten… Mustafa:

- Çağrıların yapıldığı günlerde TUSAŞ'a yapılan saldırı, terör örgütünü yönlendirenlerin Türkiye'nin terör meselesini bitirmesine sıcak bakmadıklarına işaret olarak da okundu. İstanbul Esenyurt Belediye Başkanı'nın tutuklanmasının konuyla bir bağlantısı var mı?..

- Esenyurt Belediye Başkanı, geçtiğimiz yıl Temmuz'da radara girmiş ve o zamandan beri hakkında çalışmalar yürütülmüş belli ki. CHP'nin, Mahalli seçimlere 1,5 ay kala kendi adayını çekip DEM'le yaptığı kent uzlaşısı kapsamında aday gösterdiği bir isim ve zaten terör örgütü ile ilgili çeşitli bağlantıları da var. Tutuklanması ve yerine kayyım atanması, kendine has bir süreç. Ancak, ülkenin en büyük ilçesi olan Esenyurt'ta yapmaya çalıştıklarının yetkilileri ciddi şekilde rahatsız ettiği de bir vakıa. Kimilerinin, tutuklanan başkanın ilçeyi adeta ikinci bir Kandil yapma hevesinde olduğunu söylemesi, dikkat çekici… Remzi:

- Cumhurbaşkanımızın grupta CHP Genel Başkanı'na yönelik, 'Terör örgütü mensupları Esenyurt'u kasıp kavururken, bundan neden rahatsız oluyorsun… Zat-ı aliniz rahatsız oluyor diye, attığımız adımlardan geri durmayacağız' şeklindeki sözleri konunun özeti gibi. Devletin reflekslerinin hala sağlam olduğunu görmek, sevindirici. Minareyi çalarken kılıfını iyi uyduranların gözümüzün içine baka baka bölücülük yapmalarından gına geldi artık…

- Haklısın. Eli kanlı terör örgütünün sahadaki uzantılarının, utanmadan demokrasi, özgürlük ve insan haklarından bahsetmeleri yüzsüzlüğün zirvesi. Hele de güya vatansever olduklarını iddia edenlerin, ülkemizi bölmeye ve başkalarına peşkeş çekmeye çalıştıkları bilinenlerle iş birliği yapmaları, kabul edilebilecek bir şey değil. CHP'nin, Esenyurt'ta DEM'li olduğu bilinen bir ismi aday göstermesinin İstanbul ve başka yerlerde bu partinin desteğini almaya yönelik olduğu, açık. DEM'e bu desteği karşılığı neler vaat edildiğini bilmesek de tahmin edebildiklerimiz bile korkunç… İhsan:

- Birtakım yerlere gelebilmek için dolaylı da olsa terör örgütü ile anlaşma yapılması, hakikaten ürkütücü. Buna müsaade etmemek için gereken adımların atılması da sevindirici. Yine de CHP'nin içinde bulunduğu hali anlamakta zorlanıyorum. Milletimizin büyük çoğunluğunun gördüğü gerçekleri bu partinin ileri gelenleri göremiyor olabilir mi?.. Melih Bey:

- Gördükleri neredeyse kesin. Ancak CHP homojen bir yapı değil. Özellikle son dönemlerde birçok marjinal grubun da temsil edildiği bir yer. Bir de temelde bu partili olmasalar da onlara eklemlenen İmamoğlu ve Yavaş gibi isimler de var. Şahsi ikballerini ön plana alan bu isimlerin, birtakım atraksiyonlarla CHP dışı seçmenden oy devşirmeleri, belli ki bunun doğurabileceği riskleri düşünmeyen parti yöneticilerinin de hoşuna gidiyor. Esenyurt, bu sürecin en açık örneği. İstanbul'u mutlaka kazanmak isteyen İmamoğlu, CHP adayını çektirip DEM'e yakın birinin Esenyurt'tan aday gösterilmesini sağlarken, sonrasında neler olabileceğini hesaplamış mıdır, bilinmez… Selim:

- Bence asıl üzücü olan milletimizin büyük çoğunluğunun ülkemiz üzerine oynanan oyunların tam olarak farkında olmayışı. Adeta varlık ve birliğimizi sürdürme mücadelesi söz konusu iken, terörle iş birliği yaptıkları açık olanların bile meydanda at koşturabilmeleri, ibretlik.. Melih Bey:

- Bu da bizim imtihanımız. Kendi şahsi hesapları için terör örgütü ile iş birliği bile yapabilenleri yeteri kadar anlatamadık demek ki. Bizim bildiklerimizi milletimizin kahir ekseriyeti de bilseydi, tek dertleri şahsi ikbal olan birileri seçimlerde bu kadar yüksek oy alamazlardı. Bu da daha çok gayret etmemiz gerektiğine işaret… İhsan:

- Haklısın. Bu konuları daha çok konuşacağız anlaşılan. Sözümüzü Cumhurbaşkanımızın grup toplantısındaki duası ile bitirelim: 'Ey Türkü, Kürdü, İslam'ın şanlı ordusu kılan Allahım. Sen Türk'ün Kürt'ün kardeşliğini koru, muhabbetimizi çoğalt, imanızı artır, tekrar bu kadim coğrafyayı huzur ve barış ülkesi yap!..'

- Amin…