TRUMP seçildi. Herkes heyecanla nelerin olacağını bekliyor. Trump "SAVAŞLARI BİTİRECEĞİM" diyor.
Eğer Washington isterse biter tabii... Ancak burada YPG/ SDG'ye de iyi bakmak lazım.
Onlara göre başlarındaki isim GENERAL! General Mazlum yani. Savaş biteceği zaman anlaşma masaya gelir. Bunu unutmadan ilerlemek şart.
Bugün Trump'ı değil, gerçekte olanı, gerçekte gücü elinde tutanı yazmak istiyorum. Arpa boyunu geçmeyen meselelere zaman ayırmanın manası da yok. 'Kim ne demiş'ten bir çıkamadık gitti!
Yaklaşık 10 yıl önce AVRUPA'nın hızla çökeceğini, Amerika'nın küresel imparatorluğunu devam ettirmek için buna mecbur olduğunu yazdım. Daha öncesinde de yazmıştım. Ancak o yazımda yani 2015'teki yazıda ÖZNE Alman Otomotiv devi Volkswagen'di... Çok ilginç bir gelişme oluyor, Derin Amerika sahne alıyor ve Alman otomobil devine ceza yağdırıyordu.
EMİSYON SKANDALI başlığı altında şirkete yürüyorlar ve birkaç yıla yayılan cezalar 23 milyar doları buluyordu. Mesela Detroit kentinde bir federal yargıç Volkswagen'e 2.8 milyar dolar para cezası verebiliyordu.
Sonra şirket Amerikan devleti ile anlaşma yolunu tercih ediyor, çuvalla para ödüyordu...
Bu milattı. O gün bu gelişmeyi "Amerika düğmeye bastı. Avrupa'yı bitirecekler. Çin'e uzanan kollarını kesecekler.
İmparatorluklarını devam ettirecekler" diye aktardım.
Mesele Beyaz Saray'da kimin oturduğu ile ilgili değildi.
Amerika'da bunun bir önemi yoktu. ARKA PLANDA kurgular hazırlanır, BAŞKANLAR da sahne önünde buna sahip çıkarlardı.
Rolleri buydu... Fakat arkada KÜRESEL AKLI TAŞIYAN
ÇOK ÖNEMLİ ODAKLAR
VARDI...
Sıradan Amerikalı bunu bilmez görmezdi. Bizdeki gibi yani...
Partilerin de önemi yoktu.
Son dönemdeki bütün BAŞKANLAR RUSYA'dan gelen KUZEY AKIM BORU hatlarına ciddi itiraz etti.
Hepsi... "Buna son verin" dedi. Ne Rusya ne AVRUPA (özellikle Almanya) "sana ne kardeşim" diyemedi. Merkel ısrar etti ancak o kadar.
Sonra bir sabah Amerikan donanmasına ait personel geldi patlattı. AVRUPA'yı Rusya'ya oradan da Çin'e bağlayan hattı koparıp attı. Bu KÜRESEL KURGUDAKİ en kritik hamleydi. Rusya'nın UKRAYNA'ya girmesi de bu hesaba dahildi!
Açalım...
Trump BEYAZ SARAY'a gelirken ALMANYA'da kriz baş gösterdi. Başbakan Olaf Scholz'un Maliye Bakanı Christian Lindner'i görevden alması sonrası koalisyon hükümeti çöktü. Scholz, Lindner için "güvenime ihanet etti" dedi ve politikacıyı partisinin çıkarlarını ülkenin çıkarlarının önünde tutmakla suçladı. Lindner de Scholz için "Almanya'yı sıfırdan başlatacak kabiliyete sahip değil" sözlerini kullandı.
Son tahlilde kriz aldı başını gitti...
Almanya erken seçimle karşı karşıya kalırken, mevcut koalisyonu krize sürükleyen neden ekonomikti. Yani bizlerin bir türlü anlamadığı SİYASİ KARARLARIN
DOĞURDUĞU EKONOMİK
SONUÇLARDI... Takvim'i 2010'dan bu yana akıttığınızda ALMANYA'dan kaçan sermayenin 650 milyar EURO olduğu ortaya çıkıyordu.
Almanya'nın simgesi olan Volkswagen fabrikalarını kapatıyor, işçi azaltıyor, küresel rekabetten kopuyordu. Bu diğer şirketlere de sirayet ediyordu.
Kimya devi BASF SE, otomobil tedarikçisi ZF Friedrichshafen AG ve ev aletleri üreticisi Miele & Cie gibi devler ülkeden maliyetler yüzünden kaçıyordu.
Bu sermaye çıkışlarının yaklaşık yüzde 40'ı Olaf Scholz'un liderlik ettiği dönemde gerçekleşiyordu.
Yani RUSYA'dan 'GELEMEYEN ENERJİ' nedeniyle... Mesela Almanya'nın doğusundaki INTEL de faaliyetlerini başka adrese taşıyacaktı. PATLATILAN HATLAR ALMANYA'nın, AVRUPA'nın küresel iddialarından vazgeçmesiyle sonuçlanacaktı. Buna cevap SAVAŞ'tı. Verilebilirse... O güçleri de yoktu. Almanya'nın tasfiyesi Berlin'i olduğu kadar ÇİN'i de ilgilendiriyordu. Çin'in iki büyük pazarı Amerika ile AVRUPA'ydı. İşler orada da zordu!
Binlerce kez yazdığım gibi AVRUPA'nın ENERJİ ile buluşmasının tek adresi artık ORTADOĞU'ydu.
Rusya gidince bu elzemdi.
Türkiye üzerinden ilerlemek en doğru yoldu. Onlar için...
Burada devreye doğal olarak PKK-YPG-SDG girecekti.
Amerika-Fransa-Almanya- Rusya-İran ve İngiltere'nin planlarını da masaya getirince olay KÜRT MESELESİ olmaktan çıkıyor, KÜRESEL bir kostüme bürünüyordu.
Anlatmak istediğim buydu... Bu nedenle Trump gelince tekrar yazmak istedim. Bizim en büyük problemimiz KONUM belirleyip ilan etmemiş olmamız.
Almanya ÇİN ile yürüyeceğini açıklamıştı. Fransa da... Macron hatta meydan okumuştu.
"Amerika müttefikimiz" derlerken Pekin'e doğru yol alıyorlardı. İngilizler ise iki parça iki ayrı yöndeydi! Türkiye ise herkesle aynı mesafede duracağını düşünmekteydi.
Kağıt üzerinde güzel görünse de gerçekte bu zordu. Bir de Türkiye'nin merkezinde bulunduğu coğrafyanın AVRUPA ile ÇİN'i tek hakim yapma kabiliyeti vardı. Bu bizim kararımızı çok daha kritik hale getirmekteydi.
Belki Amerika her istediğini yapamıyordu. Ancak şu an için sonuç alan tek onlardı... İsrail üzerinden başlattıkları kasırga da bunu gösteriyordu. Konu HAMAS da değildi Hizbullah da değildi İran da değildi özünde.
Washington kendisini yıkma, silme kabiliyeti olan karşısındaki MAVİ -ÇEKİK gözlü ittifakı, GİZLİ KOALİSYONU bitirmek için sahadaydı. YPG/SDG de bu hesabın içindeydi. Kendi KÜRESEL hesapları için KÜRTLER'i tek çatı altında toplayıp, AVRUPALI güçleri bölgeden göndermek istiyorlardı.
Bu toptancı çözüm ANKARA'da karşılık bulmuyor, bunu gören İRAN ve AVRUPA da PKK'yı KANDİL'i kullanabildiği kadar kullanıyordu. Washington'ın planlarına ANKARA'nın destek vermesinin önünü TERÖRLE kesiyorlardı. Kürtler bu adamların umurunda değildi. Türkiye bu kurguyu, mücadeleyi, bilerek oyunun dışında kalmadan, tam olarak içine de girmeden BÜYÜK PAYI almalıydı.
KÜRESEL REKABET
İÇİNDE BULUNANLARIN ihtiyaçlarını doğru analiz etmek yolu kolaylaştırır ve kısaltırdı...
Trump şimdi gaza basacaktı...
Bizim de hız yapacağımız bir yolumuz olmalıydı...
Yaşanacakların isimlerle hiçbir ilgisi yoktu. Koca bir SAVAŞ yürüyordu. Savaş sonrası masada yer almak en akıllıca şıktı! Bence...