BAŞKAN Erdoğan ABD'den döndü.
Türkevi'ni açtı. Orada görüşmeler yaptı. Konuk devlet başkanlarını ağırladı.
Muhalefette ise "Biden'la görüşemedi!" bayramı yaşanmakta. ABD Başkanı'yla Erdoğan'ın bir araya gelmemesinin içeride bir takım sonuçlara gebe olduğu vurgusu yapılmakta. Yani Biden'la görüşmeyen Erdoğan'ın işi zor!
Denilmek istenen bu.
Açık ve net yazan çizen de yok...
O zaman biz açalım biraz...
Yine aynı nedenle Erdoğan 2018'de de New York'taydı...
Özel misafirleri vardı.
Erdoğan, ABD'de ırkçılık karşıtı mücadelenin en önemli isimlerinden Malcolm X'in kızları Qabilah ve İlyasah'ı kabul ediyordu. Görüşmede Emine Erdoğan'ın yanı sıra Berat Albayrak ve eşi Esra Erdoğan da bulunuyordu.
Kızlar Erdoğan için "BABAMA BENZİYOR" diyorlardı.
Erdoğan hayli sıcak geçen görüşme sonrasında, "Dünya beşten büyüktür" temalı bir fotoğrafını da imzalayıp hediye ediyordu...
Sık sık işittiğiniz için belki üzerinde düşünme gereği duymuyordunuz.
Erdoğan yıllardır "DÜNYA BEŞ'TEN BÜYÜKTÜR!" diyordu.. Acaba neden?
BM Genel Kurulu'nda konuşan Erdoğan yine bu vurguyu yapıyor ve şu mesajı veriyordu:
Tabiata en büyük zararı kim verdiyse, doğal kaynakları kim vahşice sömürdüyse iklim değişikliğiyle mücadeleye en büyük katkıyı da onlar yapmalıdır...
Başkan Erdoğan yine New York'ta bir konferansa katılıyor ve kayıtlara geçmesi gereken önemli bir çıkış yapıyordu... "İSLAM DÜŞMANLIĞI virüsü Covid-19'dan daha tehlikeli. Senelerce demokrasinin ve özgürlüklerin beşiği olarak örnek gösterilen ülkelerde bu virüs çok hızlı bir şekilde yayılıyor..." Yani Erdoğan her şartta MÜSLÜMANLAR'ı yanına alıyor, onları koruyor, haklarını arıyor ve sesleri oluyordu... Aslında bu içerideki tansiyonun da nedeniydi... Müslüman ülkelerde yerel liderlerden fazla oya sahip olan Erdoğan'ın adımları pek çok yerde heyecan uyandırıyordu. Bu SIR da değildi. Yabancı istihbarat örgütlerinin yaptırdığı gizli anketlerde bunlar görülmekteydi.
Erdoğan döneminde daha önce yaşanmayan yatırımlara imza atıldı.
Havalimanları, yollar, köprüler, tüneller...
Ancak adımlar sadece bunlardan ibaret değildi. BÜYÜK ÇAMLICA CAMİİ'nin yapılması BOĞAZ'a tepeden bakıyor olması ayrıca değerlendirme konusuydu.
AYASOFYA'nın ibadete açılması, yüzbinlerce insanın SULTANAHMET'e akması, devletin gelip namaza durması, Diyanet İşleri Başkanı'nın minbere çıkması, 86 yıl sonra Cuma hutbesinde kılıç görülmesi asla ve kat'a kendiliğinden olan adımlar değildi. Yine Diyanet İşleri Başkanı'nın New York'a gitmesi ve TÜRKEVİ'nin dualar eşliğinde açılması da...
Tıpkı YARGITAY YENİ HİZMET BİNASI'nın açılışı gibi...
Unutmayalım. Bir de yıllarca tartışılan ve önü kesilen TAKSİM CAMİİ projesi vardı.
O da yıllar süren tartışmaların sonucu yapılıyor ibadete açılıyordu. Başkan Erdoğan açılışta yaptığı konuşmada "Taksim Camii, yaklaşık 1.5 asırlık bir mücadelenin ardından İstanbul'umuza kazandırılmıştır" diyordu.
150 yıllık mücadelenin tanımını TAKSİM CAMİİ üzerinden yapıyordu...
Erdoğan'la birlikte DEVLET, OSMANLI'nın gittiği her yere gidiyordu.
Ne yapılmışsa ayağa kaldırılıyordu. Pek çok eser eski günlerine döndürülüyordu.
Ve bunlar için çok ciddi bütçeler ayrılıyordu... Bosna'dan Cezayir'e kadar...
Erdoğan dünyanın yeniden kurulduğunu görüyor ve OSMANLI gibi bir modelle dünya sahnesinde yer almak istiyordu. Fırsat büyüktü.
Yapılanları takip edince, çabalara şahit olunca bunu düşünmek zor olmuyordu. Görmek de...
İçeri döndüğümüzde, güncele geldiğimizde ise CHP'nin temsil ettiği ekol üzerinden çatışma baş gösteriyordu.
Sık sık yazdığım gibi AVRUPA'dan özellikle Fransa ve Almanya'dan alınan motivasyon Erdoğan tarafından pek değerli bulunmuyordu.
Çünkü Erdoğan'ın ulaşmak istediği noktaya defans AVRUPA'dan gelmekteydi. Bunu da Akdeniz'de, Libya'da, Suriye'de, Azerbaycan'da görmekteydik...
Erdoğan OSMANLI'nın izini takip edince, "MAVİ VATAN" deyince CHP'den "Bu yayılmacılıktır" itirazı geliyordu... İçeride dışarıda yaşanacak olan her ne varsa TÜRKİYE'nin aldığı, alacağı rolle ilgiliydi.
Erdoğan "YENİ NESİL OSMANLI" modeliyle yürürken muhalefet buna "OLMAZ" diyordu.
Mücadele değişik alanlarda olsa da asıl sebep buydu.
Dönelim başa...
Biden kişisel olarak buna itiraz etse bile ORTADOĞU'da büyük tek bir gücün varlığı KÜRESEL DENGE için de elzemdi..
Birkaç gündür yazdığım Fransa Devlet Başkanı Macron'un ORTADOĞU'da yeni oyun kurma arzusunu, CHP'nin "KÜRT MESELESİ" çıkışıyla birlikte okuyun. Bir de karşıya ERDOĞAN'ın yaptıklarını koyun...
Mücadele bu...