Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 16 Ekim 2024

Ateş hattı

HAMAS'IN 7 EKİM'deki saldırısının üzerinden 1 yıl geçti. İSRAİL-HAMAS-HİZBULLAH- İRAN gerginliği bitmiş değil. Bitecek gibi de durmuyor. Gelinen noktada Türkiye en yetkili ağızlardan İSRAİL TEHDİDİNİN İYİCE YAKLAŞTIĞINDAN söz ediyor.
Peki neler oluyordu?
Hizbullah'ın füzelerini, İsrail'in Haniye gibi Nasrallah gibi önemli isimleri tasfiye etmesini, YPG'yi, Bahçeli'nin DEM'e el uzatmasını, yeni Anayasa çalışmalarını, Netanyahu'nun İran'a vereceği muhtemel cevabı, SOCAR'ı, Azerbaycan'ı, Fransa'yı, ŞİİLERİ, Esad'ı, KALKINMA YOLU PROJESİ'ni, Hint Koridoru'nu nasıl okumalıydık? Nasıl bir gözle, nasıl bir akılla geleceğe yolculuk etmeliydik?
Pek çok oyuncunun sahada yer alması olayları HD kalitesinde izlemeyi zorlaştırsa da böyle durumlarda en tepeye odaklanmak, görüntülerdeki bulanıklığı giderecektir...
Olaylara DOST-DÜŞMAN tanımından bakmayı spor haline getirdik. Oysa bunların zamanla yer değiştirdiğini öğrenmiş olmamız gerekiyordu. İran... Şah döneminde Amerika'nın en yakın müttefikiydi.
Dönemin en havalı uçakları olan F-14'ler sadece İran'a veriliyordu.
İstihbarat örgütleri tek şemsiye altında çalışıyordu. Bu durumdan rahatsız olan bir güç sahne aldı.
Humeyni'yi parlattı. Fransa'dan uçağa bindirip yolladı. Devrim oldu. Rejim değişti. Dost-düşman tanımı allak bullak oldu. İran'ın yeni rengine FRANSA ve GÜÇLÜ AİLELER karar veriyordu.
İran halkı değil. Olması istenen AMERİKAN karşıtlığıydı. Oldu da. Normal saf bir akıl, İRAN'ın AMERİKA ile derdini anlayamaz zaten. Ancak bu enjekte edildi. İran, IRAK'ı da Suriye'yi de Lübnan'ı da Yemen'i de içine alacak şekilde ORTADOĞU'da hatırı sayılır güç haline geldi. Hem Amerikan karşıtı, hem de AMERİKA'nın dostlarının karşıtıydı... ORTADOĞU'da sınırları çizenler yani Fransa ve İngiltere, İRAN'ın çekirdeğinde vardı! Amerika ile VEKALET verdikleri ülkeler, yapılar, örgütler üzerinden savaşıyorlardı. Aynısını Washington da yapıyordu. NET!
İsrail, KURGULANMIŞ HAMAS SALDIRISINDAN SONRA ALDIĞI GÖREVLE YENİ BİR SAYFA AÇIYORDU... Ortadoğu'da yönetimler el değiştirecekti!
Ekonomik siyasi ilişkilerin rotası farklılık gösterecekti. Bu denklemde yüzlerce ODAK sayabiliriz. Ancak bu detaylarda kaybolmamıza yol açar. Bu nedenle TEPEYE yürüyelim...
LAİKLİĞİN kalesi olan FRANSA'nın HUMEYNİ'yi büyütüp İran'da devrim yaptıracağını anlamadığımız için TABLOYU okumakta zorlanıyoruz! Aynı şekilde sarışın mavi gözlülerin yani Amerika ile AVRUPA'nın büyük rekabet içinde olduğunu da görmüyorduk!
Bölgeyi değiştirmek için güce ihtiyaç vardı. Bu da Pentagon'du.
Net! İsrail'in tek başına ORTADOĞU'ya format atması ihtimal dahilinde değildi. İran'ı vururdu o kadar. Fakat DEĞİŞİM başka bir güç isterdi. İran Şİİ EKSENİYLE, ARAPLAR'ın korkulu rüyasıydı. Türkiye son dönemde kontrollü iyi ilişkiler içinde olsa da, KOPMAZ bir BAĞ yoktu! Bölgenin kalbinde bir de Washington'un elleriyle büyüttüğü hala görev vermediği bir YPG gerçeği vardı. İsrail'e yakın olduklarını belirtmeme gerek yoktu!
Amerika Şİİ kartını tasfiye etmek, iddiasından uzaklaştırmak istiyorsa birden fazla tuşa basmalıydı. Gelip kendi yapabileceği halde o kabiliyeti fazlasıyla olduğu halde İRAN'ı vurmayı ilk planda düşünmezdi.
Bunu en son şık olarak görürlerdi.
Müslüman nüfusun doğrudan karşısına dikilmek istemezlerdi.
Bu nedenle ARAPLAR üzerinden ya da 400 yıl buraları yönetmiş olan bir oyuncuyu sahneye almak isteyeceklerdi.
İran kendi insiyatifiyle rotasından, iddiasından vazgeçmezse vurulması kaçınılmazdı. Tahran ürettiği petrolü doğrudan ÇİN'e veriyordu.
Çin de KÜRESEL ölçekte Amerika'nın tek ciddi rakibiydi.
17/25 Aralık operasyonlarının altında yatan gizli gerçeklerden biri de Ankara-Tahran yakınlaşmasıydı.
Bu istenmiyordu. Ancak İPEK YOLU kapsamında birliktelik görülmekteydi. Türkiye ve İran'ın yan yana verdiği poz kabul edilecek cinsten değildi.
Amerika'nın kurmak istediği sistem bunu kaldıramazdı. Bu nedenle öyle ya da böyle bir nedenle TÜRKİYE'yi İRAN karşısına dikmek isteyeceklerdi. Bu ihtimal az değildi.
Olmazsa YPG ve ARAPLAR üzerinden deneme sıradaydı. Nüfus ve nüfuz olarak TÜRKİYE gibisi yoktu.
İsrail GAZZE'yi vuruyor, herkes ayağa kalkıyor, Azerbaycan fısıltı ile konuşuyordu. İsrail'e giden petrolün büyük kısmını Kazakistan ile birlikte karşılıyordu. Azerbaycan bağımsızlığını 1991'de ilan ediyor, İSRAİL hemen tanıyordu.
Netanyahu da 1997'de ilişkileri başlatan isim oluyordu. Dağlık Karabağ savaşı başlayınca İran, nüfusunun çoğu HIRİSTİYAN olan ERMENİSTAN'ı destekliyordu. "Azerbaycan'ın baskısı ve toprak istekleri doğrultusunda Ermenistan'ın yanında duruyoruz" diyen Macron gibi... "Petrol geliri ve Türkiye'nin desteği nedeniyle ERMENİSTAN'a silah yardımı yapacağız" diyen Fransa gibi...
Bakü, İsrail'i asla ve kat'a sert eleştirmiyor öne çıkmıyordu.
KARABAĞ SAVAŞI'ndan hemen önceki tarihlerde Azerbaycan'ın Silk Way Havayolları'na ait kargo uçakları İsrail'in Ovda askeri üssüne iniyordu. Ovda havaalanına 92 Azerbaycan askeri ile kargo uçuşu yapılıyor ve silah taşınıyordu.
İsrail silah ve teknoloji veriyor petrol alıyor, AMERİKA'nın AVRASYA'daki oyununa katkı sağlıyordu. Lübnan'daki Hizbullah'taki Suriye'deki Irak'taki görüntünün bir benzeri orada karşımıza çıkıyordu. TARAFLAR netti. Amaçları da... Türkiye'nin KARABAĞ'daki büyük desteğine rağmen bazı AZERİ gazeteler "KENDİMİZ BAŞARDIK.
İSRAİL'in İHA ve SİHA'larıyla tarih yazdık" diyordu.
Son dönemde açıklanmasa da MİT ile İRAN İSTİHBARATI arasındaki çekişme de SIR değildi!
YPG'nin "KALKINMA YOLU PROJESİ" için risk olduğu ya da HİNT KORİDORUNA saldıranlara saldırmak için bekletildiği de... İKİ DEVLET TEK MİLLET gerçeğinden hareketle AZERBAYCAN'la etle tırnak olunması da... İsrail katliam yaptıkça tepkiler artıyor, SOCAR da bundan nasibini alıyordu.
Göstericiler ofislerinin önüne yığılıyordu. Türkiye'yi iki ara bir derede bırakmak isteyenler sahne alıyordu. KARABAĞ'da savaştan önce DEĞERLİ MADENLERİ elinde tutanlar İSVİÇRELİ ve FRANSIZ şirketleri iken sonra bunlar Amerikalılar'ın eline geçiyordu!
Zbigniew Brzezinski, "Avrasya'yı elinde tutan dünyayı idare eder" diyordu... Ortadoğu'daki hamleler her ne şartta olursa olsun AVRASYA'ya sıçrayacaktı.
İRAN ile Fransa ile Çin ile olan hesaplara bizi bulaştıracaklar mıydı?
Azerbaycan üzerinden "HAYIR" diyemeyeceğimiz bir rüzgarı bize doğru estirecekler miydi? HİNT KORİDORU ÇİN'i devre dışı bırakan bir hamle! Hindistan, KARADAN da AVRASYA'ya AZERBAYCAN'a inecekti!
Geleceklerdi. Plan buydu. İran için hem BASRA'dan hem İsrail'den hem de Azerbaycan üzerinden bir hamle yolda olabilir miydi? İRAN'la hesaplarını göreceklerse kesinlikle TÜRK-MÜSLÜMAN kartını sahaya iteceklerdi...
Bu şıklar üzerinden düşünülürse İSRAİL TEHDİDİ gerçekten bize yaklaşıyor olabilir miydi!
Büyük istihbarat operasyonlarının yaşanacağı ve ALGILARI yönlendireceği bir evredeyiz.
EN önemli silahın AKIL olduğu dönemdeyiz. Dikkat!