TÜRKİYE, yine yeniden AÇILIM üzerinden tartışmalara başladı. Dün kabaca fikrimi burada paylaştım. Genel olarak itirazım bir noktada! Türkiye KÜRESEL dengenin içinde yer alıp SÖRF yaparak büyük olacağı yerde her hamleye her adıma her çekişmeye kendi penceresinden bakıyor.
Bence AÇILIM ya da benzeri bir adım bu nedenle atılamıyor.
Çözüm bulunamıyor.
Şu an için...
Açalım...
IŞİD bölgeden tahliye edilirken, giderken, elini ayağını çekerken o dönemde IRAK merkezli petrol-gaz rezervlerini, koordinatlarını ve oyuncuları incelemiştim...
Türkiye adına GENEL ENERJİ oradaydı. Amerika'dan ASPECT Energy, Chevron, Hess, Hunt Petroleum, Murphy Oil Corparitaion, İngiltere'den Afren, Gulf Keystone Petroleum, Sterling Energy, Kanada'dan Groundstar Resources, Niko Resources, Shamaran Petroleum, Talisman Energy, Vast Exploration, Western Zagros, Çin'den Addax Petroleum, Macaristan'dan MOL, Hindistan'dan Relance Industries, Norveç'ten DNO International, Avusturya'dan OMV, Papua Yeni Gine'den Oil Search, Rusya'dan Gazprom, Güney Kore'den Korea National Oil Company, BAE'den Abu Dhabi NEC boy göstermekteydi. Bunlar KÜRTLER'İN kontrol ettiği alanda faaliyet yürütüyorlardı.
Bir de MERKEZİ hükümetin kullandığı alanlar vardı.
Orada da Türkiye'den TPAO, Rusya'dan Gazprom, Rosneft, Lukoil, Çin'den C.N. Offshore Oil Corparation, C.N. Petroleum Corporation, PetroChina, İtalya'dan ENI, Mısır'dan Egyptian G. Petroleum Corporation, Japonya'dan Inpex, Japex, Kuveyt'ten Kuwait Energy, Pakistan'dan Pakistan Petroleum, Endonezya'dan Pertamina, Malezya'dan Petronas, Fransa'dan Total, Güney Kore'den Korea Gas Corporation bayrak gösteriyordu. Ülke içinde KÜRTLER'LE merkezi otorite arasında hala çözüm bekleyen PAYLAŞIM sorunları vardı. Amerika bu ülkeye iki kez askeriyle geliyor ülkeyi parçalıyordu. Doğru mu? Net...
Devam o halde...
İşin bir de GAZ tarafı vardı.
Orada rakamlar net olmamakla beraber GAZ DENİZİNİN varlığı bilinmekteydi. Kürtler'e ait bölgede çok ciddi rakamlar konuşuluyordu. İLK 5'e gireceğini söyleyenler bile vardı.
IRAK'ta toplamda 150 milyar varil petrol rezervi vardı. Günlük 4-5 milyon varil işleniyor ve satılıyordu. 4 trilyon metreküp gaz rezervi bulunuyordu. GAZ konusunda KÜRT bölgesi çok şanslıydı... Bizler olaya TÜRK-KÜRT penceresinden bakarken buradaki KÜRESEL mücadeleyi, tarafları ıskalıyoruz, "Kimin yanında olursak ne veririz ne alırız'ı" konuşmuyorduk. Sadece kendi penceremizden baktığımızda da İÇ SORUN tarifi yapıyorduk.
Yaklaşımımız böyleydi! Oysa konu çok daha derin ve KÜRESEL dengeleri sarsacak boyuttaydı. Yaşananlara TERÖR penceresinden bakarsak bulacağımız çözümler de bununla ilgili olacaktı.
Oysa tarafları DECODE edip kendi payımızı nasıl alırız'ı tartışmalıydık. Eğer, oyuna girmek gibi bir düşüncemiz varsa! Yoksa oradaki sorun daha yakıcı olarak üzerimize gelecekti. Özellikle Amerika günü geldiğinde gider, KÜRTLER'i bölgeye karşı korumak zorunda kalırdık.
BEDELSİZ...
Peki AMERİKA neden buraya iki kez askerle geldi.
Parçalayıp yıkıp geçti?
Düşünülmesi gereken bu.
Şirketleri sıraladım. Papua Yeni Gine bile burada.
Konunun nasıl bir KÜRESEL boyut taşıdığı ortada. Amerika petrolü de gazı da olan ve kendine fazlasıyla yeten bir güç. IRAK'taki SURİYE'deki yataklarla ne ilgisi vardı? VARDI!
ÇÜNKÜ BUNLARIN RAKİPLERİNİN ELİNE GEÇMESİNİ İSTEMİYORDU.
AMACI BÖLGEYİ KONTROL EDEREK GÜNÜ GELDİĞİNDE GÜCÜYLE OYUNU BOZUP AKIŞI DURDURMAKTI.
İran'ın ÇİN'e yakınlığını kaç zamandır aktarıyorum.
ŞAH DÖNEMİ bitince Fransa-İngiltere ve sonra ÇİN sahne aldı. Rusya'dan sonraki en büyük GAZ üreticisi olan TAHRAN'ı kontrol etmeye başladı. Çin'in yürüyüşü, İRAN ile sınırlı kalamazdı. Üretmesi, dünyaya hükmetmesi için ENERJİ olmazsa olmaz'dı! Irak'ta üretilen petrolün de yüzde 35'i PEKİN'e gidiyordu. Bu yıl yapılan 10 kuyunun ihalesini de ÇİNLİ şirketler alıyordu.
Amerika dışarıdan izliyordu.
İhalelerde yer almıyordu. Diğer yandan İPEK YOLU'nu tasfiye etmek için HİNT-AVRUPA KORİDORU'nu öne çıkartıyordu.
KORİDOR güzergahında ise onlarca üssü bulunuyordu.
HAMAS-HİZBULLAH-İRAN bu nedenle hedefti. IŞİD döneminde de gördüğümüz gibi İRAN, IRAK ve SURİYE üzerinde etkiliydi. Arkadaki AVRUPA-ÇİN basıncıyla İRAN, IRAK ve SURİYE üzerinden AKDENİZ'e ulaşacak bu yeraltı zenginliklerini, enerji yataklarını birleştirip AVRUPA'ya akıtıp orayı ayağa kaldıracaktı. KÜRESEL oyunun omurgası buydu. Biz terör örgütlerinden arkadaki planı okuyamıyorduk. AVRUPA-ÇİN böylece ENERJİ bağımsızlığını ele geçirecek Amerika'yı tasfiye edecekti.
Güçlü rakipler olarak sahada yerlerini alacaktı. Bu durumda DERİN RUSYA da sıranın bir süre sonra kendisine geleceğini biliyordu. Bunu anlamak için lise diploması bile yeterdi. Bu nedenle AMERİKA ile GİZLİ ORTAKTI, MÜTTEFİKTİ.
Haritayı alın bakın! İRAN-IRAK- SURİYE-LÜBNAN karışık mı? Kesinlikle karışık.
RUSYA'nın devre dışı bırakılmasını engellemek için bu bölge özellikle karıştırılıyor.
Karıştırılacak da... Suların durulması için ise Türkiye'nin sahne alması bölgeye inmesi ve tarafını seçmesi gerekiyordu.
Belli ki ANKARA da sıkıntılı noktalar görüyor oyunu böyle oynamak istemiyordu.
Ancak aşağıdaki sorun ya da mücadele bitecek gibi değildi.
İsrail'in yaptıkları üzerinden de BÜTÜNÜ görmek kolay değildi. Suriye'de yaşayan onlarca YAPI üzerinden de... Mesele, PETROL ve GAZIN AVRUPA ile ÇİN tarafından özgürce ele geçirilip kullanılmasını engellemekti.
Küresel mücadeleyi bilse de dile getirmeyen bazı KÜRT SİYASETÇİLER "çözüm süreci"ni AVRUPA'ya enerji naklinin önünün açılması olarak görüyordu...
Amerika ile Rusya bu nedenle aşağıdaydı. Bunu SİLAHLA engeller asla ve kat'a izin vermezlerdi.
DÜNYA İKTİDARINA KİMİN GELECEĞİ YA DA NE KADAR KALACAĞI BU TOPRAKLARDAKİ DENGE SONUCU BELİRLENİYORDU.
Konuyu sadece iç sorun olarak gördüğümüz zaman o sorun daha da büyür ve içinden çıkılamaz olur...
Bence...