İngi-list

Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Eklenme Tarihi 16 Eylül 2022

TARTIŞMALARI görüyorsunuz, izliyorsunuz, okuyorsunuz. Ülke garip bir şekilde GERÇEKTEN iki parça. Zaten ANALİTİK olarak değerlendirmeyi pek sevmediğimiz için dışarıdan bir DÜŞMAN aramaya gerek de yok.
Zaten birbirimize yetiyoruz.
Sultan Vahdettin, hain, Cumhuriyet, Atatürk, laiklik, vatanı sattılar, İngiliz uşakları gibi pek çok kalıp yakıştırma ortada. Gençler de, okullarda öğretilmediği için olan bitene şaşkınlıkla bakıyor. NEDEN-SONUÇ ilişkisi sağlıklı kurulmadığı için de KAVGA ülkeyi içeriden yiyip bitiriyor.
Kraliçe öldü. Birkaç gündür aileyi yazıyorum. Bir kısmını tabii. İNGİLTERE bizim dışımızda değildir. İyi bilmek iyi anlamak gerekmektedir.
Bizler HAİN ile KAHRAMAN kelimeleri arasına dünyaları sığdırmayı severiz. Kolayımıza gelir. Üzerinde düşünmeyiz pek.
Sonuçlara hiç kafa yormayız.
Yargımız kesindir o iş bitmiştir!
Acaba gerçekler böyle mi?
Neyse... Konuyu açıklamak ve kitleleri ikna etmek hiç kolay değil... Ancak belki bir pencere aralanabilir...
Kral I. George, Rusya Büyük Düşesi Olga, Schlewig- Holstein-Sonderburg- Glücksburg Hanedanı, Kral I. Konstantin, Kraliçe Sophia, Kral I. Aleksandros... Bunlar BAŞROL oyuncuları.
Okullarda çocuklara YUNAN KRALINI KONSTANTİN diye okutup arka planını göstermezsek bu kafa karışıklığı daha çok sürer. Kral KONSTANTİN'di ancak YUNAN değildi! Baba Kral I. George gibi... Devam...
1913 yılında Kral I. George suikasta kurban gidince yerine oğlu I. Konstantin geçti. İki perdelik KRALLIĞI vardı. İlk periyot 8 Mart 1913'ten 11 Haziran 1917'ye ikincisi ise 19 Aralık 1920'den 27 Eylül 1922'ye kadar sürdü...
Yunan'ın İzmir'den denize dökülmesinden sonra hikaye bitti... Aradaki dönemde ise yerine Kral I. Aleksandros geçti.
Kral Konstantin BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI'nda TARAFSIZLIĞINI korumak istiyordu.
Oysa Başbakan Eleftherios Venizelos ise İNGİLTERE ile birlikte ALMANYA'ya karşı olan cephede yer almak istiyordu. Çatışma, DEVLETİ ikiye böldü. Kraliyet ailesi ülkeyi terk etti. Ancak bir süre sonra geleceklerdi. 1920'de dönüp bu kez BİZİMLE savaşacaktı. Peki bizim karşımıza çıkan bu adamlar gerçekte kimdi? EVET!
Schlewig-Holstein-Sonderburg- Glücksburg Hanedanıydı!
Suikastla öldürülen Kral I. George'un 7 çocuğu vardı.
Dördüncü erkek evladı Yunanistan ve Danimarka Prensi olarak bilinen ANDREW'di. Danimarka Kralı IX. Christian'ın torunu, Edinburg Dükü Prens Philip'in BABASI'dır. Yani ölen İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth'in kayınpederidir...
KURTULUŞ SAVAŞI'nda bize karşı da savaşan Kraliçe Elizabeth'in kayınpederi Prens Andrew, 1902 yılında (Savaştan çok önce) Batenberg Prensesi Alice ile Britanya Kralı VII. Edward'ın taç giyme töreninde tanıştı. VII. Edward, prensin eniştesiydi ve prensesin ise büyük dayısıydı.
Yani hep AKRABALIK vardı.
Fakat bizlere APTALCA ANLAŞMA MADDELERİ EZBERLETİLDİĞİ İÇİN BUNLARI ISKALIYORDUK... Prenses de, Battenberg Prensi Louis ve Hesse&Rhine Prensesi Victoria'nın kızlarıydı. Bir yıl sonra evlendiler... Hohenlohe- Langenburg Prensesi Margarita, Baden Markizi Theodora, Hesse Veliaht Prensesi Cecilie, Hanover Prensesi Sophie ve Edinburgh Dükü Prens Philip çocuklarıydı!
Prens Andrew Yunanistan'da günah keçisi ilan ediliyordu. Savaşı kaybetmelerinin nedeni olarak onu görüyorlardı. O da MONACO'ya giderek orada 62 yaşında ölüyordu.
İlginçtir, Kraliçe II. Elizabeth de Windsor Ailesi de ALMAN'dı... Şimdi olduğu gibi BİRİNCİ ve İKİNCİ DÜNYA SAVAŞLARI da ALMAN AİLELERİN KENDİ ARALARINDAKİ SAVAŞTI... Birinci Dünya Savaşı sırasında ALMAN KÖKEN tepki toplayınca Kral V. George, Almanca Sachsen- Coburg-Gotha olan AİLE ismini WINDSOR olarak değiştirdi. Yıl 1917...
Bu tarihi kan davası bugün hem RUSYA-UKRAYNA savaşı üzerinden hem de DERİNLİKLERDEKİ YERALTI OLUŞUMLARINDA tüm şiddetiyle devam etmektedir...
Birinci Dünya Savaşı'nda Kraliyet AİLESİ ALMANCA ismini bırakıp İNGİLİZCE isim alırken İKİ KOCA İMPARATORLUK TARİHTEN SİLİNMEKTEYDİ...
OSMANLI ve ROMANOV'lar... OSMANLI çok ama çok önemliydi. Çünkü 100 yıl boyunca DÜNYA DENGESİNİ OLUŞTURAN KORUYAN VE DEVAM ETTİREN GÜÇ olan petrolün ANAVATANIYDI. Bizden gelip alındı. Parçalandık.
Dağıldık. Küçüldük. Oysa OSMANLI'da 200 yıldır büyük sorunlar vardı. Küçülüyorduk, güç kaybediyorduk. Padişah II. Mahmut buna "DUR DEMEK" için YENİLİKLERİ ve DEĞİŞİMİ başlatan önemli isimdi. Ancak yetmeyecekti.
PAYLAŞIM savaşı başlamıştı ve bizi ilk kez bu kadar zayıf yakalıyorlardı. Toprakların 3'te 2'si gitti. PETROL artık İNGİLİZLER'e aitti. Sonra ABD geldi. Fransa küçük ortaktı. Kökeni ALMAN olanlar, ALMANLAR'ı yeniyordu. Bu bir sonraki savaşın yollarına taş döşüyordu.
İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI PAYLAŞIMA itiraz edenlerin tepkisiydi. Bu da HİTLER'i çıkarıyordu.
Birinci Dünya Savaşı ve ardından gelen KURTULUŞ SAVAŞI'nda karşıda İNGİLİZLER vardı. Ancak onlarla çatışmıyor, savaşmıyor öne sürdükleri akrabaları ve yönettikleri YUNANLA kapışıyorduk... O gün egemen güç egemen akıl İNGİLİZLER'di. OSMANLI'yı parça parça edip KUKLA AİLELERLE PETROLÜ ele geçirdiler. Sonra da şirketleri geldi çöktü. Biz de iyice azalan gücümüzle kısıtlı kaynaklarla üzerimize yollananları İZMİR'den postaladık.
Biz ÜLKEMİZİ kazandık.
Yunanistan kalan topraklarını kendisi yönetmeye başladı. İki imparatorluk çöktü. Ancak İNGİLİZLER bizden aldıklarıyla dünyaya hükmettiler. Durum böyle iken isimler üzerinden ayrışmaya, kamplaşmaya, adamların ekmeğine yağ sürmeye gerek var mıydı? O günkü şartlarda hiçbir isim gidişatı engelleyemezdi... Büyük kurgu yapılmıştı...
Her insan gibi herkes hata yapardı. Doğaldı. Ancak HANEDAN VATANI SATTI ifadesi delilikten başka bir şey değildi. Akılla izah edilemezdi.
Herkes o günün şartlarında elinden gelenin en iyisini yaptı.
ATATÜRK başka gezegenden değildi. OSMANLI SUBAYI idi. II. Mamut hayranıydı. VE ŞEHZADENİN YAVERİYDİ.
Yani hanedanın en çok güvendiği isimdi... Sloganları bırakmak hiç fena olmayacak gibi. Bu tartışmaların bizden başka herkese faydası var. Ne dersiniz? Düşünün bakalım...