Yanlış hesap!

Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Eklenme Tarihi 27 Aralık 2024

TAŞLARIN yerine oturması zaman alacak gibi... Savaş başka bir boyutta, mücadele başka bir ritimde sürecek. Belli... Bunun bölgeye bakan tarafı, Türkiye'ye bakan tarafı ve KÜRESEL DENGE arayışında olanlara bakan tarafı var. Türkiye'nin etrafında dolaşarak bizi yakından ilgilendiren ve ilgilendirecek olan ihtimallere temas edelim...

Gürcistan'dan girelim, Ukrayna'ya, Amerika'ya, Rusya'ya uğrayıp İngiltere'de nefes alalım. Suriye'ye geçip Türkiye'ye süzülelim...
GÜRCİSTAN 1991'de bağımsızlığını ilan edip Sovyetler'den ayrıldı. Sarsıntılarla geçen yıllar içinde ülke ANAYASA'ya AVRUPA BİRLİĞİ ÜYELİĞİNİ koydu. ADAY ÜLKE STATÜSÜ de alındı. 26 Ekim'de seçimler yapıldı. Avrupa Parlamentosu usulsüzlükleri gerekçe göstererek iktidar partisinin yüzde 54 oy aldığı seçimin tekrarlanmasını istedi.

Başbakan İrakli Kobakhidze, bazı Avrupalı siyasetçilerin Gürcistan'ın içişlerine karıştığını, kendilerine AB üyeliği ve fonlarıyla şantaj yaptığını savunarak 28 Kasım'da "Bütün bunları göz önünde bulundurarak AB ile müzakerelerin başlatılmasını 2028 sonuna kadar gündeme almamaya karar verdik" dedi.

İktidardaki GÜRCÜ RÜYASI PARTİSİ "Ülkede devrim organizasyonu yapıldığını" öne sürdü. İktidar bu kararı alınca AVRUPA yanlıları sokağa çıktı. İtiraz etti. Yönetim de tutumunu sertleştirdi. ABD merkezli Uluslararası Demokratik Enstitüsü'nün Aralık 2023'te yaptığı ankete göre ülkedekilerin yüzde 80'ine yakını Avrupa'yla bütünleşmek istiyordu. Rusya'ya, 2008'de istila ettiği Gürcistan topraklarının yüzde 20'sini hâlâ kontrol ettiği için önemli bir tepki vardı.

Ülkede gerginlik olunca, sokaklar karışınca haliyle bir gözümüzle AVRUPA'ya diğer gözümüzle de RUSYA'ya bakmak zorunda kalıyoruz... Gürcistan'daki KARIŞIKLIĞIN arkasında kim vardı? Ne istiyordu?

Bu sorunun cevabını Aliyev veriyordu... Net bir şekilde... Rus VGTRK ve RIA Novosti haber ajanslarına konuşan Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev, Gürcistan'daki hükümet karşıtı protestoları değerlendirdi: Yine de görüyor musunuz, Macron'un kulakları gözüküyor. Adam kendi ülkesinde yerinde oturamıyor, mutlaka Gürcistan'a da müdahale etmesi gerekiyor.

Aliyev, Avrupa Birliği'nin Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası'ndan sorumlu yüksek temsilcisi olarak beş yıllık görev süresini tamamlayan Josep Borrell'in faaliyetlerine de dikkat çekiyordu. Aliyev aynı zamanda ERMENİSTAN'a son dönemde yapılan yardımlarda da Paris'i işaret ediyordu. Gürcistan'daki eylemler tahmin edilenin üzerinde bir seyir izlemeye başlayınca Kremlin açıklama yaparak "Olayların bizimle hiç ilgisi yok.
Ancak tanıdık geliyor..." gibi ifade kullandı.

Dün yine ilginç bir çıkışa şahit olduk. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, Fransa'dan Ukrayna'daki krizin çözümüne ilişkin diyalog kurma teklifi aldıklarını belirtti.

Lavrov, "Birçok kez Fransız meslektaşlarımız kapalı kanallar aracılığıyla bize başvurdu.
Ukrayna konusunda diyalog istedi. Ukrayna olmadan" ifadesini kullandı. Yani KARABAĞ'da yenilen Fransa hem geri gelmek istiyor, hem
UKRAYNA'da oyunu değiştirmek gayreti gösteriyor hem de Gürcistan'da ortaya çıkarak KAYIP YAŞADIĞI BÖLGELERDEKİ GÜCE GOL
ATMAK İSTİYORDU. Yani İNGİLTERE'ye... Moskova'ya yanaşarak "Bize dayak atanlar belli. Gel birlikte yürüyelim. Ne bekliyorsun" diyordu. Macron, Suriye'de, Gürcistan'da, Karabağ'da Rusya'nın yanında Fransa'yı da süpüren İNGİLİZLER'e karşı yeni ittifak arayışındaydı. Önemliydi...
Devam...

HTŞ, ŞAM'a girip Esad kaçtıktan sonra COLANİ TEK ADAM OLARAK öne çıkıyordu. Dünya Suriye'deki rejim değişikliğini konuşurken Türkiye manşetlerdeydi. Bu iklimde MİT BAŞKANI İbrahim Kalın ŞAM'a gitti. EMEVİ CAMİİ'nde namaz kıldı. Colani ile bir araya geldi. Bir süre sonra Ankara'dan ikinci hamle geldi. Bu kez Dışişleri Bakanı Hakan Fidan Suriye'de boy gösterdi. Colani ile buluştu.
Görüşmenin ardından HTŞ lideri Colani ile Kasyun Dağı'nda çay içerek ŞAM'ı izledi. Haliyle iki ziyaret de dünyada ses getirdi.
Doğaldı...

Aradan birkaç gün geçti hava bozuldu...
Önce HAMA'da NOEL AĞACI YAKILDI... Sosyal medyada yayımlanan bir videoda, maskeli ve silahlı kişiler Suriye'nin orta kesimlerinde, Hristiyanların çoğunlukta yaşadığı Sukeylebiye kasabasının ana meydanındaki ağacı ateşe verirken görülüyordu.
Anında gösteriler başladı.

HTŞ kundaklamayı yapanların yabancı savaşçılar olduğunu, tutuklandıklarını ve ağacın hızla tamir edileceğini açıkladı.
Tansiyon düşmedi...

Humus kentinde ise bir Alevi türbesinin yakıldığını gösteren video sosyal medyada hızla yayıldı. Olaylar aldı başını gitti. Türbenin yakılmasına dair protestolar, Humus'un yanı sıra Tartus, Lazkiye, Cebele ve Esad'ın memleketi Kardaha'ya kadar yayıldı. HTŞ bunun eski bir video olduğunu söylese de bir el karışıklık istiyordu... Olaylar durmuyor, tırmanıyordu... ÜÇ gün önce de HTŞ'nin güçleri BEŞAR ESAD DESTEKÇİSİ GÜÇLERLE
ÇATIŞTI. 14 HTŞ'li hayatını kaybetti. HTŞ, görevlilerin Sadnaya Hapishanesi'nin eski bir yetkilisini gözaltına almaya çalıştığı sırada "pusuya düşürüldüğünü" duyurdu. HTŞ bölgeye takviye güç yolladı. Sorun bitmedi. Giderek de büyüyecek gibi durmakta...

Peki bunlar neden oluyordu?
İbrahim Kalın ve Hakan Fidan'dan sonra BAŞKAN ERDOĞAN'ın da Şam'a, EMEVİ CAMİİ'ne gideceği fısıltılarla da olsa konuşuluyordu. Resmi bir açıklama yoktu. Ancak bu bekleniyordu. Peki Suriye'de kim kaybetmişti! Evet! Rusyaİran- Fransa... Fransa bölgenin DNA'sının içindeki güçtü.
Hatırlayın 2020'de BEYRUT'ta atom bombası görüntüsü meydana getiren bir patlama yaşandı.

Limandaki patlamada 145 kişi hayatını kaybederken binlerce kişi de yaralandı. Bu saldırı ya da eylem doğrudan PARİS YÖNETİMİNEYDİ... Bu nedenle ilk gelen Fransız lider Macron oluyordu. Lübnan, Fransa'ya yakındı! İçindeki HİZBULLAH da İRAN ÜZERİNDEN Paris'e akardı. Suriye ELİTİ de FRANSIZDI! Yani bölgede kaybedenler kulübünün iki önemli ismi vardı. Putin ve Macron...

Bu iki güç İran'ı da hatta görünmez bir şekilde Çin'i de yanlarına alarak bölgenin son durumu ters yüz etmek isteyecekti.
GİDİŞATI durduramasalar bile ANGLO-AMERİKAN-TÜRK ittifakının kazanmasını önlemeye çalışacaklardı. Yukarıdaki satırlara bir daha bakacak olursanız UKRAYNA'dan GÜRCİSTAN'a, KARABAĞ'dan SURİYE'ye kadar uzanan eksende rövanş için hazırlıklara başlanmış. Suriye'deki karışıklığın arkasındaki Fransız istihbaratı bence Erdoğan'ın ŞAM'a gelişini, EMEVİ CAMİİ'ne gidişini engellemek için ön almış gibi durmakta... Başkan Erdoğan'ın EMEVİ CAMİİ'ne gidişinin önemi bambaşkaydı çünkü...

Fransa da Rusya da İran da RADARA yakalanmadan bunun önüne geçmeye çalışacaklardı...
Türkiye'ye ekranlardan övgü dolu sözler edenler, arkadan iş çevireceklerdi... NET! Taşlar yerine oturuncaya kadar da bu sürecekti...