TAKİP edenler hemen hatırlayacaktır... 7 EKİM HAMAS saldırısından sonra "Bölgede hiçbir şey eskisi olmayacak" diye yazdım. Defalarca hem de...
Herkes olayın sıcak tarafıyla ilgileniyordu. Oysa bölgenin değişimi için başka bir kurgu vardı sahnede... Hep ona dikkat çekmeye çalıştım.
Yine hatırlayacağınız gibi "Değil Trump, hayattaki bütün Amerikan Başkanları Beyaz Saray'a gelse yan yana odalarda otursa ve hepsi imza atsa da askerlerini ORTADOĞU'dan çekemez" diye iddialı notlar düştüm.
İsrail'in, HAMAS-HİZBULLAH ve İRAN ile olan çatışması, bölgenin geleceği ile ilgiliydi. Kendilerine verilen görevin gereğiydi.
Gelin bugün konuyu biraz daha derinleştirelim. Güncel iç gelişmeleri de ekleyip gidişatı anlamaya gayret edelim...
Önce Devlet Bey'in çıkışlarını hatırlayalım. Mesela MHP lideri bir süre önce sosyal medya hesabından ''Bu kervan böyle gitmemelidir. HDP'nin kapısına açılmamak üzere kilit vurulmalıdır.
HDP'yi Türk siyasetinin taşıma ve hazmetme kapasitesi dolmuştur. Bu terör ve bölücülük yatağı kapatılmalıdır" açıklamasını yaptı.
Cezaevindeki Selahattin Demirtaş'ı hatırlatarak, "Cezaevinde tutuklu bulunan bir teröristten demokrasi abidesi çıkarma çabalarına bağımsız ve tarafsız Türk mahkemeleri geldiğimiz bu aşamada bir son vermelidir" mesajını paylaştı. Demirtaş ve Kavala davaları için "Türkiye bu bahsi hukuken kapatmalıdır" ifadesini kullandı. Bu parantezde BAHÇELİ'nin sayısız mesajı, çıkışı vardı. Doğru mu? Net!
Siyasilerin sözlerine değil eylemlerine odaklanmalıydı.
Trump ve Macron'u bu nedenle ayrı tutuyordum. Küresel mücadeleyi çekinmeden aktarıyorlardı. Diğer liderler ve isimler ise eylem ile söylem arasında fark taşımayı tercih ediyordu.
Devam..
HDP'ye DEM'e terör örgütünün uzantısı olarak bakan MHP lideri 1 EKİM'de Meclis'in açılış günü DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, DEM Parti Van Milletvekili Pervin Buldan ve DEM Parti Ağrı Milletvekili Sırrı Sakık'ın da olduğu milletvekilleriyle tokalaştı. Bu sürpriz adımını da "Tokalaşmam bizim Türkiye partisi olmamızdan kaynaklanıyor" sözleriyle açıkladı. Başkan Erdoğan da bu adımı OLUMLU bulduğunu gizlemedi...
Peki neler oluyordu? YENİ ANAYASA çalışmalarının gündeme gelmesi, İsrail'in saldırıları, HAMAS-HİZBULLAH'ın tasfiyesi, İran'ın açık hedef olmasının bu adımlarla ilgisi neydi? Kürtler nereye düşüyordu? Amerika bu işin neresindeydi? Mesele derin!
Böyle bakılmalı... Konu uzun.
Özetleyelim...
İRAN-IRAK SAVAŞI bitti ancak sonuçları geniş zamana yayıldı. Özellikle Amerika'nın IRAK harekatlarından sonra KÜRTLER'i ayrı tutup, güvenceye almalarının ardından AVRUPA'nın gücünü arkasında hisseden İRAN'a yol verdi!
Tahran, Bağdat'a da Şam'a da Beyrut'a da sarkıyordu.
Genleşiyordu. 2002'de AK PARTİ iktidarı tezkere konusunda anlaşmazlığa düşünce Amerika istediğini yapamayınca böyle bir hamle geliyordu. SÜNNİ KARTININ karşısına Şİİ HAMLEYİ dikiyorlardı! Sık sık yazdığım gibi SÜNNİ TÜRK DEVLETİ ve bölgedeki ARAPLAR bundan rahatsız olsa da bu açıkça ifade edilmiyordu. Türkiye, üzerine bir de İRAN'la yakınlık kurdu.
Amerikalılar'ı şaşırtan buydu.
17-25 Operasyonları'nın ana motivasyonlarından biri buydu.
Bölgedeki gelişmelerden endişe duyması beklenen, istenen SÜNNİ yapılar bunu yapmıyordu. Tersine hareket ediyordu.
Bu Washington tarafından istenen bir yol haritası değildi!
Amerika IRAK üzerinden yürüyor hem Şİİ'lerin önünü kesmiyor hem de KÜRTLER'i büyütüyordu.
Bunlar TÜRKİYE'NİN RAHATSIZ OLUP DEVREYE GİRMESİ İÇİN GEREKLİ ADIMLARDI.
Amerika olaya böyle bakıyordu.
"SEN YOKSAN ONLAR VAR" iletisi yollanıyordu!
YPG'nin aralıksız destek görmesi de işler ters giderse TÜRKİYE'ye ve İRAN'a karşı kullanmak içindi!
Yoksa orada neden ORDU kuruyorlardı...
Özellikle 17-25'ten sonra Ankara, Washington'un çekim gücünü zorlamaya başladı.
Uzağa düştü. Açılan mesafe kapatılmıyor ilişkiler eski frekansına kavuşamıyordu.
Türkiye BRICS gibi İPEK YOLU'nda Çin gibi seçenekleri zorluyordu. Amerika izliyordu.
DERİN AMERİKA'nın bölgedeki çıkarları binlerce kez yazdığım gibi TÜRKİYE'den geçiyordu. Türkiye'nin büyümesi Washington'un çıkarlarının güvende olması anlamına geliyordu. Mesele buydu.
Türkiye çıktığı yolda geri dönmeyince HAMAS üzerinden yeni bir oyun sahneye getirildi.
Ve yanına SİLAH konuldu.
Amerikan donanmasının uçak gemileriyle gelmesi birinci dereceden bize mesajdı. 7 EKİM "Artık yeni safha başladı"nın ilanından başka bir şey değildi.
İsrail, Şİİ İran'a, arkasındaki güçlere ve destek verdikleri yapılara saldırıyordu. Bu Şİİ'lere verilen iznin, geçiş üstünlüğünün geri alındığının göstergesiydi.
BÜYÜK, ACIMASIZ, KANLI ve İNSAFSIZ bir kurgu artık hayatın akışını belirleyecekti. Ve burada kimse konuşmuyordu ancak AMERİKA çok netti! Sonuna kadar gideceklerdi. Bunun Trump'la Kamala Harris'le hiçbir ilgisi yoktu. Beyaz Saray'da oturan isme sorulmazdı bile...
Hatta TRUMP "KÜRESEL POLİTİKALARDA SAPMA YAPMASIN" diye küçük de olsa SUİKAST planlarıyla uyarılıyordu! Korkutuluyordu...
Bölge yeniden inşa edilecekti.
Çin burada olmayacaktı.
İstenen, hedeflenen buydu.
Bunu yapacak güçleri vardı!
İran'ın Pekin'e yakınlığı gidecek, yerine Washington'a yakın TÜRKİYE gelecekti. Numan Bey'in start verdiği YENİ ANAYASA çalışmalarına da buradan bakmakta fayda vardı. Türkiye'nin yeni rolüne hazırlanması gerekiyordu.
Kürtler'i içeride tutan bir yapı istenmekteydi. 2002'de yarım kalan hikaye şimdi DEVLET BEY'in de içinde olduğu bir kulvarda ilerliyordu. Binlerce kez yazdığım gibi Türkiye KURGUYU doğru okursa büyük fırsatlar vardı. Eksik okursa riskler beraberinden gelecekti...
"Darbe anayasası" denilerek başlatılan tartışma ve çalışmaları da Mehmet Şimşek'in göreve gelmesiyle uygulanan neo-liberal politikaları da bu pencereden okumalıydık.
Mesele bu... 7 EKİM'e böyle bakın... Değişime karşı koyma şansınız yoksa, trene atlayıp birinci sınıftan iyi bir yer edinmek en akıllıca olan şıktı. Olayları yaşandığı mevzilerin dışına çıkıp incelemezsek bir şey anlama şansımız yoktu... Daha çok şey yaşanacaktı... Yarın daha da açarız.