Paranın tadını alanların insanlığı unuttuğu bir zaman dilimindeyiz.
Müsait olanı kötüye dönüştüren hayat iyileri kabuğuna çekilmeye zorladı, kötüler parayı buldular.
"Her yerde adamın olmalı" gerçeğine kurban edilen çocuklarımıza "her yerde adam olmayı" öğretmeye çalıştık. Onlar korku ikliminde büyürken umutsuzluk ve haksızlık girdabında birer birer kayboldular.
***
İyi insanlara bu dünyada yer yok.
O yüzden mazinin büyülü sıcaklığını arıyorum. Çünkü başka şansım yok.
"Orada bir köy var uzakta o köy bizim köyümüzdür" dediğimiz, her karış toprağına türküler derlediğimiz yıllar bitti.
Şarkıları dinlerken de çiçekleri sularken de gözleri dolardı insanların.
O insanlar yokuşları da bilirdi son kuşları da. "Ömür bitmeden bir fotoğraf çektirelim" derlerdi. O zaman da yoksulluk vardı ama her biri sefaletin bedelini onuruyla öderdi.
Gerekirse ceketini satarak, onurunu satarak değil.
***
Kötülerin arkası sağlam önü açık.
Güçle para, parayla kanunsuzluk arasında meşhur bir ilişki var. Hayatın öznesini para yapan sistem, hukuku yok saydığı içindir ki karanlık güçlere sahip olan insanlara tanınan özgürlükler onurlu insanlara yasaktır. Herkesin eşit olması gereken düzende kanunsuzluk zorbalar için haktır.
Bankaları dolandıran yumurta topuklu kabadayıların mahkemeye çıktığını gördünüz mü? İfadesini almaya bile gerek görülmedi. Çünkü bu topraklarda soğanı soyan ağlar da memleketi soyan ağlamaz!
İşledikleri suçlar da hiçbir şekilde kendilerini bağlamaz.
***
Eskiden "delikanlıca" diye bir tabir vardı onurlu erkekler için kullanılırdı o da kalmadı. İnsanları sırtından vurmak, haram denizinde bir kulaç atmanın getirisi hesaplamak varken, erkekçe mücadelenin bu topraklara teşrif etmeye de gönlü yok zaten. Çünkü eskiden ayıp olan şeyler şimdi gurur veriyor!
***
Hayat sadece nefes almak değil sorgu gerektirir. Dünyaca ünlü Alman şairi Bertolt Brecht'in çalışma odasının duvarında "doğru somuttur" diye yazardı.
Odanın pencere kenarında da başını sallayan tahta bir eşek vardı.
Brecht o tahta eşeğin boynuna bir yafta asıp üzerine şunu yazmıştı. "Bunu ben bile anlamak zorundayım." Tahta eşeklerin bile anladığı gerçekleri insanların anlamamış olmasına şaşırmıyorum artık.
***
Kötülüğü palazlandırmak için paranın gücünü kullanmak ve meslek onurunu hiçe saymak insanlık suçudur da kimin umurunda? Herkes yoluna bakıyor.
Haram para ve sosyal medya mezbahaları böylesine itibar görürken, çocuklar için yeni bataklıklar üretiliyor her yerde.
Geceleri gökteki bir yıldızın ışığına bakıp aydınlık düşler de kuramıyoruz artık, nostaljik pencerelerde!
MUTLULUK TAKVİMİ
Hapishaneye kitap gönder.
Tutacağın sözü ver.
Bahis oynama.
Nostaljik şarkı dinle.
Ayran iç.
Bir inat uğruna
Gittin zamansız
Yüreğim tarumar
Bedenim cansız
Yanarım külsüz
Yanarım dumansız
Şeytana uyduğun gün
Rahatça uyudun mu
Bende kaybettiğini
Başkasında buldun mu
Ben bir bahtı karayım
Dayanmaktayım
Kimi sevdin yerime
Meraklardayım
Bir yanım unut diyor
Öbür yanım çıldırıyor
Muallaktayım
Hakkı YALÇIN
İyilik yapıp devrilenler ülkesinde kötülük yaparak ayakta kalmak utançtır.
Sifon!
Sanatın yetenekle ilişkisi tiyatroların kapatılmasından sonra kayboldu.
Televizyon dizilerindeki zibidilerle paralı erkek peşinde koşan şehvet meraklısı kadınlar şimdi sanatı da yönlendiriyor medyayı da.
Erotik klipleriyle, kafayı bulmuş halleriyle sosyal medyada hayran kitleleri çoğalıyorsa birileri erotik kliplerini çeksin, birileri ağız kokusunu çeksin. Ben onlar için her zaman sifonu çekiyorum.
Keşke elimden fazlası gelse! Keşke o asil şarkıcılar, sanatı temsil eden o güzelim insanlar geri gelebilse!