Tarihi 25 Eylül 2024

Ara sıcak!

ÖFKELERİ sevgiyle kuşatma devri bitti. Küfretmeyi ve öldürmeyi alışkanlık haline getirmiş bir toplum olduk. Bir polis memurunu öldürebilecek kadar ortamı boş bulan ve suç dosyalarından kitap yapılan çakalların özgürlüğü düşünen insanlardan çok.
Hukuk dilsiz yasalar kekeme! Ne oldu memleketime?

***

Görünen o ki ortam müsait hale geldi, herkes birinin canını ya da malını almak için teoriler üretiyor. Her mahallenin çetesi var. Silahlar zulada değil, apaçık ortada. Uyuşturucu fuhuş altın devrinde! Eskiden ayıp olan şeyler şimdilerde gurur!
İstanbul Bakırköy'de bir kafede sipariş alan garsona "yorgan var mı?" diye sorulduğunda, birkaç dakika içinde kadın müşteriler masaya geliyorsa.
Hazır sipariş dünyasında, müşteriyle şirket arasında oluşturulan "özel kodla" içine uyuşturucu katılan pilavlar kapıya kadar hizmet veriyorsa, neyi konuşabiliriz!

***

Bulunduğum mahallede üniversiteli bir genç kız evinde girdiği uyuşturucu krizinin ardından, içtiği sentetik maddenin yanında böcek ilacı bulundu.
Cep telefonunda kendisine mal tedarik edenler de bulundu ama elini kolunu sallayarak dolaşıyorlar.
Ne oldu bu insanlara?
Nasıl bu hale geldik?

***

İsrail, Ortadoğu'yu bir savaşın içine sürüklemenin senaryosunu her fırsatta sahneye koyarken bizler bütünlüğümüzü bile sorgulamıyoruz.
Bombalarla tenimiz arasında bir nefeslik mesafe kaldı. Asıl amaç topraklarımız. Amerika'nın yıllar önce planlayıp şimdilerde hayata geçirdiği projenin hedefiyiz.
İnsanların birbirini yemesine duyulan iştah, sosyal medyadaki pespaye kadınların takipçisi olmaktan duyulan gurur, ülke için duyulmayan endişenin yanında dağ gibi duruyor!

***

Bu kadar kötülüğün ve umarsızlığın bizlere ödeteceği bedeller daha bitmedi.
Hukukun bile kişiye özel hale getirildiği, kabadayıların etiketli insanların alenen korunduğu bir ülkede toplumu ayakta tutan değerler çürüyor. İçimizdeki sevgisizlik ve haksızlık dışımızdaki düşmanlardan bin kere güçlü!

***

Ağzı leş gibi kötülük kokanlar için böyle gerçeklerin hükmü olmaz.
Onların karşısında "dilsiz bir uşak gibi" duranlar da geç kaldıkları trenlerin ardından el bile sallayamaz.
Mesele değil, herkes ölene kadar hayatta ama biz ülkemizden bahsediyoruz, çocuklarımızdan geleceğimizden. İnsanlık ve meslek onurunu hissetmeyenler de yazdıklarımızı anlayamaz zaten.
Bizler lüks restoranlardaki haram sofralarda onlar için sadece "ara sıcak!" Ama unutmasınlar ki yakılan orman herkesi yakacak!

MUTLULUK TAKVİMİ
Çocuklara şimdiden eldiven ör.
Kitap oku.
Yazlık anıları dinle.
Bu dünyaya bir eser bırak.

Sarılır geceler
Gözlerimize
Karanlıklar basar
Yüreğimize
Kanımız desendir
Elbisemize
Bizi yaşamadan
Solduranlar var

Bebeğimiz ölür
Kucağımızda
Ateşler yanmıyor
Ocağımızda
İsyan türküleri
Dudağımızda
Bizi sırtımızdan
Vurduranlar var
Hakkı YALÇIN

Bir zamanlar insanlar ceplerinde silah değil gazete taşırdı.

Kaybettiklerimiz!
İdil Biret'le büyüyen çocuklarla Dilan Polat'la büyüyenler arasındaki farkın toplumdaki yansımasını görüyoruz.
Nereden nereye gelmişiz. Kimleri unutmuşuz da kimleri baş tacı etmişiz.
Yeşilçam filmlerinde Hulusi Kentmen'in rol icabı sergilediği adaletli "hakim amcaları" çoktan kaybetmişiz.
Güzel insana ve adalete değer yok.
O yüzden kaybettiklerimizi bir daha kazanamayız. Kazanmak isteyenlerin olduğunu da pek zannetmiyorum.