ÇOCUKKEN elimizden kaçırdığımız balonların gökyüzünde nereye gittiğini merak ederdik.
Abilerden biri söylemişti; "onları gökyüzünde melekler topluyor, cennet çocukları için." Çok hoşumuza gitmişti de bir daha kaçırdığımız hiçbir balonun arkasından ağlamadık!
***
Bazen boyumuzdan büyük işlere karışırdık ama asla basketbol topuyla yakınlığımız olmadı, futbol topu varken!
Ayağımızda pabuç yoktu ki topa iyi vuralım, ayağımızda pabuç yoktu ki kapının önünde çıkaralım.
Çocukken küçük bir mutlulukla ayaklarımızın yerden kesildiğini gördük ama bir genç kızın başının kesildiğini görmedik duymadık yemin ederim!
***
Zamanın tüketim gücü böylesine savurgan değildi. Bir duvar ustası bile çimento ve suyla harç yapardı hazır beton ne demek!
Mahallemizde zengin çocukları yoktu, o zamanların zengin insanlarında züppelik ve görgüsüzlük de yoktu.
Zengin çocukları da suç işlediğinde hapse girerdi, şimdiki gibi alenen korunmazdı.
Kuş sürüleri başımızın üzerinden akıp giderken hepsini saymaya çalışırdık.
Gaz lambasının eşliğinde yapardık derslerimizi, yemin olsun bugünün gökdelenlerden, daha aydınlıktı gecekondu evlerimiz. İnsanlar onuru için canını verirdi.
***
Gömleklerimiz güneş yanığı, ayağımızda pabuç yok, bizden geriye fazla bir şey artmazdı ama bakkallar zeytini, fırıncılar hamuru hileli tartmazdı.
Babasız çocuklar için yatılı okullar vardı, yoksul annelerin 4 çocuğunu bile okutabilecek "parasız eğitim sistemi" vardı. Şimdi anaokuluna giden bir çocuk için dünyanın etrafında kaç tur atıyor veliler? Sorun bakalım devlet babaya, "eğitim bir devletin asli göreviyken, neden bu kadar paralandı?"
***
Ahlaki değerleri hükümsüz kılan yeni dünya düzeni zenginlerin başını döndürüyor garibanın ocağını söndürüyor. Bir peynir tüccarının açıklamasını hatırlıyorum. "Benim peynirlerin içine gaz doluyormuş da şişiyormuş, ne yapayım yani çocuklarına balon yapsınlar." Böyle kansızlara dokunulmayan bir düzende çocuk ve balon arasındaki masum ilişki bile katledildi.
***
İhanete uğradığımızı biliyoruz.
Hayatın üst katında oturan zenginler dünyanın bir ucundan bebeklerimizin kanını çalıyor. Onlara uşaklık eden ülkemizdeki alçakları görünce meleklerin hıçkırıklarını duyuyoruz.
Yumurta topuklu pabuçlarından gökyüzüne yükselen geçmiş zamanların külhanbeylerine duyduğumuz saygıyı bugünün profesörlerine duymuyoruz.
***
Şimdi ülkeyi karanlıklar basınca çocukken kaçırdığımız balonları tutan cennetteki çocuklar yakıyor ışıkları.
Suluboya, elişi kağıt ve renkli kalemle çizilmiş resimlerle çocukların odalarını aydınlatıyorlar.
Her çocuk borcuna sadıktır ve cennette bile olsa aldığı her hediyenin karşılığını vermiştir. Keşke büyükler de ettikleri yeminlerin karşılığını verebilseydi.
MUTLULUK TAKVİMİ
Pratik ve ucuz yemekler icat et.
Kimsenin kayığına binme.
Ne zamanki kaybolsam
Beni arar bulurdun
Gecenin bir vaktinde
Tek tesellim olurdun
Sen benim hayatımın
Son kader arkadaşı
Ömrümün sayfasında
En anlamlı hediye
Hala bütün dualarım
Yüreğin duysun diye
Bensiz akşamlarında
Güzel uyursun diye
Hakkı YALÇIN
Kefenin cebi varsa yükselen değerin alçaklık olmasında sakınca yok!
İşsizin günlüğü
"Karım durumu biliyor da 10 yaşındaki oğlumla 6 yaşındaki kızım yine sordular. 'Baba ne zaman işe gideceksin?' Dışarı çıktım, boğazımdaki yumruğu çıkarıp duvara vurdum. Bana deli gözüyle baktılar. Birazdan ev sahibi de gelir, sakin olmaya çalışıyorum."
Not: Sözün bittiği yer!