HAFTANIN en çok konuşulan adamı Ali Koç.
Göztepe maçında taraftarlarına yapılanları kendine yapılmış sayıp tribünlerine gitti. Sahaya inmesi tabii ki eleştirilecek ama sahaya inme şartlarını pet şişe yağmurundan sonra, sözde kendini korumak isteyenlerin rehberliğinde gerçekleştirdi.
Ali Koç'un tribünlere gidip kendi taraftarına sahip çıkmasına "sevdanın yan etkileri ve koruma içgüdüsü" diyebiliriz. Ama Göztepe Kulübü'nün görevlisi tarafından yere düşürülmesi asıl mesele!
Bu saldırı "tenzilatlıdır" arkası yarın! O yüzden büyük resme iyi bakalım. Ali Koç'un arkadan itilerek düşürülmesi, insanlığın ayağa kalkmasını emreder. Ayrıca "bir kulüp başkanını koruyamayan sistem, çocuklarımızı nasıl koruyacak?" Bu soru da cevabını bekler.
***
Futbol kalleşliği yarattı.
Eskiden erkek oyunuydu da parayı görünce bahis oyunlarına, provokatörlere ve sosyal medyadaki linç çetelerine ruhunu sattı.
Neyi konuşabiliriz? Nefretin şaha kalkmasını mı? Yere düşürülen bir kulüp başkanının arkasından teneke çalınmasını mı?
Ali Koç'un hak mahrumiyetini dile dolayanlar, adı dolandırıcılığa karışan ve elini kolunu sallayarak yurtdışına çıkabilen ağalar için tek satır kalem oynatıp, tek cümlelik yorum yaptı mı? Yürekleri mi izin vermedi, çıkarları mı?
Sözde adalet isteyenlerin kısır döngüsü, birilerini sırtından vurmak isteyenlerin süngüsüdür futbol.
Hadi kandırın beni! Yalanlarla doldurulmuş çuvalların içinde adalet olduğuna, bastırılan "kalpazan duyguların" medyaya hakim olmadığına inandırın!
***
O yüzden gözden çıkarılmış değerleri savunmak zordur bu memlekette.
Cümlelerimizin anlaşıldığından bile şüphe duyuyorsak yazmak da zordur bu memlekette.
Olsun. Bir yazarın en büyük güvencesi okurlarının zekasına olan inancıdır.
"İpini sahibine teslim eden kuklaları satın almakla elde edilen rant, kendileri hakkında eleştiriyi yasaklayan ağızlara çekilmiş paralı banttır. Oysa haksızlığa kalem oynatmak dünyanın her yerinde bu meslek için sanattır."