ÇOCUKLARDAN biri haber verdi, "insanlık ölmüş" dedi, herkes merakla koştu. İnsanlık yerde yatıyordu, son kuşlar kendilerine ait bir gülümseme arıyordu yüzünde, kalmamıştı.
İnsanlığın canına okuyanların sırtını sıvazlıyordu birileri.
Birileri de dizlerinin üzerine çökmüş katıla katıla ağlıyordu.
"Nasıl ölür?" dedi yaşlı bir kadın, "sadece biraz sevgiye ve saygıya muhtaçtı." İnsanlığın en iyi hallerini bilen o yaşlı kadının hıçkırığı mazinin özlemiyle buluştu.
"Burası sevginin anayurduydu."
***
Zalim adımlarla geleceğe koşanlar arasında bu cümle itibar görmedi.
Elindeki bıçağın kanını yalayan biri "aman canım ölmüşse ölmüş kime ne yararı var?" diye söylendi.
Bir diğeri "mezar kazmaya bile gerek yok" dedi, çılgın bir alkış koptu.
Katliamları alkışlamak birilerinin gururunu okşuyordu.
***
Jenerikler önceden hazırlanmıştı televizyonlarda bir coşku bir sevinç.
Kameralar gönlüne göre bir ceset bulmuşlardı ve ölçüsü de ekranlara uyuyordu.
Halay çekenler vardı da bir cümbüş başladı, sosyal medya mezbahalarında cellat senfonileri.
Teknoloji böyle günler için geliştirilmişti besbelli.
***
Ölen insanlığın başında ağlayan o yaşlı kadın, siyah beyaz fotoğrafların içinden çıkmış gibi birden ayağa kalktı, "otopsi istiyorum" diye haykırdı, Kadının isteğini ruhsuzlukla karşılayanlar kahkahalarla güldü.
İnsanlığın yasaları yok edilmişken sevginin ve saygının izini sürenlerle alay etmek ödüldü artık.
***
Kameralar kadının yüzüne yakın çekim yaparken, kadın inatla haykırdı, "en azından neden öldüğünü bilmek istiyorum." Kadının naif şefkatinden kalmamıştı ülkede, onur ve haysiyet yalanlara yenilmişti.
Ağzı kan kokan adamın biri geldi kadını yakasından tutup yere fırlattı, "bırakın lan bu insanlık ayaklarını!" Kaç kadının kaç çocuğun kanına girmişti de iştahını kabartıyordu barbarlık, televizyonlar şen şakrak canlı yayın yapıyordu.
***
İnsanlığın öldüğü bir ülkede canlı kalmayı kendilerine hak sayanların başında geliyordu sosyal medya.
Saygısızlık alıp nefret veren değirmen olmakla, insanlığın sırtına hançeri saplamak arasındaki görevlerini layıkıyla yaptıkları için belki.
O yüzden otopsi yapmaya da gerek yoktu yas tutmaya da!
MUTLULUK TAKVİMİ
Uyuşturucuyla mücadele et.
Markette fiyatları sorgula.
Hapishaneye kitap gönder.
Nasır tutmuş ellerim
Cebimde ekmek param
Sadece nefes almak
Benim bütün maceram
Bizim kitabımızda
Aşkı böyle bilmezler
Gönlü zengin olanı
İstanbul'da sevmezler
Hep para pul hep şöhret
Tüm varınız yoğunuz
Aynalara baksaydı
Utanırdı çoğunuz
Hakkı YALÇIN
Onurlu insan ölse de terk etmez hikayesini. Bunun adı ölmemektir.
Fikir işçileri!
Bu kadar çok şarkı sözü yazıp, başka bir ülkede yaşasaymışım, para içinde yüzermişim. Öyle diyorlar.
Ben de diyorum ki, "bunları bana söylemeyin, telif haklarımızı gasp edenlere, kazandığımız davaları yıllarca İstinaf mahkemelerinde bekletip iade edenlere ve sosyal medyadaki çaçaronlar kadar fikir işçiliğine değer vermeyenlere söyleyin!" Bizler bu dünyaya para içinde yüzmeye gelmedik ama boşa kürek çekmekten ve arkası güçlü adamlara "haksız yere" yenilmekten yorulduk.