Merakım; böyle bir ihaleye katılacak zorbaların belgeselini çekmekti.
Otelin kapısına kırmızı halı serilmişti de işaret parmağını burnuna sokmuş bir ayı posteri duruyordu orta yerde.
Altında Thomas Fuller imzalı bir not.
"Kadın, köpek ve dut ağacı. Onları ne kadar döversen o kadar kazanırsın!"
***
Salona girdim ortalıkta köpekbalığı kokusu, merakıma göz kırptı biri, "kan banyosundan çıkıp geldim!" Fonda, "kırılan kemiklerin sesini duymak istiyoruz" diye bir şarkı çalıyordu.Seslendiren kanalizasyon erkekleri korosu, pis herifler de göbek atıyor.
Kadınları dövme ve katletme paylarının artacağına, tecavüz suçlarının üzerinin örtüleceğine yüzde yüz garanti gözüyle bakarken, şerefsizlik çuvallarını da yanlarında getirmişlerdi.
***
Dövecekleri kadınları düşündükçe hepsinin ağzının suyu akıyor.
Onlara bakışımı gören kadının biri durumu anlayınca elindeki ruju bana uzattı. Ruju tebeşir gibi kullanıp salondaki aynanın üzerine "salya sadece hayvandan akmaz" diye yazdım.
Üzerime yürü birileri, "hoştt!" dedim en irisine. Diğerleri söylediğim sözün çevirisine gerek duymadı çekip gitti.
Yüzüne bakılacak son insanlardı onlar!
***
Salonun diğer ucunda kadınlar ihaleyi bekliyorlar. Çakalların sırtlanların fotoğraflarını çekiyorlar gözleriyle.İhaleci erkekler zarfın içine silahlarını koydular, bıçaklarını, kendilerine tanınan özel yasalarını. Pis pis sırıttılar üstelik.
***
Kadınlar ayağa kalktı, sabrın sonuna geldikleri belliydi. Hepsi bir anda yüreklerini avuçlayıp çıkardılar ve zarfların içine koydular."Ayy!" diye çağlık attı erkek görünümlü yavşak. "Ben böyle yürek görmedim!" Kalbi kasıklarında atan erkeklere kadının yüreği yetti. Korkudan salonun ortasında bayıldı, diğerleri de titremeye başladı.
Dişleri söküldü erkekliğin, hepsi böcek gibi yere dökülürken konsomasyona çıktı erkeklik!
Silahla güçle gösteri yapanlar altına kaçırdıkları korkuların üzerinde tepiniyordu artık.
Koro sustu, kadınlar başladı şarkısına, "yangın olur biz yangına gideriz!"
***
İhalenin sonunda asalet, cesaret ve zarafet kadınlarda kaldı.
Gecenin sonunda, "kendi pisliğinizde boğulabilirsiniz ama sakın ola bizlere ve çocuklarımıza bulaşmayın" diyen kadınların mesajı kaldı.
Hep para pul hep şöhret
Tüm varınız yoğunuz
Aynalara baksaydı
Utanırdı çoğunuz
Sesim arabesk diye
Adamdan saymadınız
Gerçekleri haykırdım
Ne yazık duymadınız
Selam söyle ölüme
Baş eğmedim zulüme
Bak nasıl da düştünüz
Bu garibin diline
Hakkı YALÇIN
Aynalar onurlu insanların karşısında parıldar.
Umut!
Bir çocuk otobüste yaşlılara, kadınlara ve kendinden büyüklere yer veriyorsa bilin ki saygı ölmemiştir daha.
Bir işçi haram para kazanmayı elinin tersiyle itip, asgari ücretle onurlu bir yaşam sürdürüyorsa, bilin ki ağaç gibi dimdik yaşamaya özlem bitmemiştir hâlâ.
Hata yapan sürücü parayı uzatıp da "buyurun bir çay içersiniz" diyor da trafik polisi, "ben çocuklarıma başkasının parasıyla çay içirmedim" diyorsa, bilin ki yarınlar emniyettedir hâlâ.