İŞLEDİKLERİ cinayetlerden sonra kötülüğün aynasına bakıp saçlarını tarayanlarla, masum olduğu halde suçlanıp adalet arayanlar arasında çelişkilerle yüklüdür ülke.
Buna karşılık her türlü ahlaksızlığın simgesi sosyal medya fenomenleri için naklen yayın yapılan bir ülke!
***
Haksızlığın hukuksuzluğun zerresi bile dile getirilmesi zorunluyken, hukuk masum insanlara karşı güç oluşturmuşsa ve etiketli adamların karşısında emekçiler yeniliyorsa ben o ülkeden korkarım. En çok da yarınlar için!
Müzik dünyasındaki emekçi arkadaşlarım adına da haykırmalıyım.
Çünkü müzik emekçilerinin kazandıkları davaların 6 yıl sonra İstinaf mahkemelerinden iade edildiği bir ülkede üretimin hukukta yeri yok.
Yasalar güçlü kişilere özel.
***
Leğende banyo yaparken gözlerine sabun kaçmasın diye annelerine başını eğen çocuklar, büyüyünce başlarını asla eğmediler. O kadar güzel şeyleri savundukları halde bu topraklarda hiçbir şeye değmediler! O insanlar sadece inandıkları değerlere "ev sahipliği" yaparken ne ev sahibi olabildiler ne otomobil. Hep alacaklı kaldılar.
***
O yıllarda dikiş makinaları genç kızların rüyası olarak tanıtılırdı radyo reklamlarında. Televizyonlarda sosyal medyada lüks hayata her yoldan kavuşmanın mümkün olduğunu gösteren zehirli yılanlar sahneye çıkmamıştı daha.
Evliliğe nafaka hazinesi gözüyle bakanlar, yeni düzenin ilham perileri olarak genç kızların rüyalarını bile çaldı.
Fabrikada tütün saran onurlu kızların yerini bu yılanlara özenenler aldı.
***
O zamanlar sabahları serpme kahvaltı görgüsüzlüğü yoktu. Demli çay vardı yanında simitle peynir yeter de artardı, gramajdan çalmayan fırıncılar ekmeği okkayla tartardı.
O delikanlılar bakkalların veresiye yazan kalemlerinin acısını bile yüreğinde hisseden son kuşlardı. Onlar parayla pulla işi olmayan yol arkadaşlarıydı.
Kafesi de sevmediler akvaryumu da. Özgürlüğü sevdiler adaleti. Sonraki zamanda onların sadece giydikleri pantolonların bile modası geçti. Şimdi yoksul insanı görünce kaçanlar, kocasının yanında bile arkadaşının kocasına masa altından el açanlar moda.
***
Güzel insanlar gitti, onların çocukları da kabuğuna çekildi. "Benim babalarımın hesabını sormayanlara ben soru bile sormam" dediler.
Şimdi adaletin mumla arandığı bir ülkede ne televizyon izliyor ne gazete okuyorlar, arada babalarının yaşayan arkadaşlarıyla buluşup eski günleri yad ediyorlar. Çayları demli gözleri nemli.
Onlar için iki çocuğun ipe bağlanmış kibrit kutusuyla yaptıkları haberleşme, televizyonların naklen yayınlarından bin kere önemli.
MUTLULUK TAKVİMİ
Gerçek sanatçının konserine git.
Adil ol.
Çöpleri boşaltırken ayır.
Organlarını bağışla.
Bir zamanlar can bildiğin
Yabancıyla bir tutulur
Adına yemin verdiğin
Unutulur unutulur
Nerede gözlerde tütmeler
Kapıyı vurup gitmeler
Sabahı sabah etmeler
Unutulur unutulur
Vefa bilmez hiçbir veda
Yorgun güneş vurur cama
Unutamam dersin ama
Gözün gibi bakanlar da
Yananlar da yakanlar da
Unutulur unutulur
Hakkı YALÇIN
Bu ülkede "faili meşgul" cinayetlerin arkası da sağlamdır!
Nafile!
Gençliğimizde duvarlara yazdığımız sloganlarımız insanlık üzerineydi;
"kahrolsun kapitalizm!" Kapitalizmin ne kadar şerefsiz olduğunu bilirdik ve dünyayı nereye taşıyacağını tahmin ederdik.
Para insanları avuçlarının içine aldıktan sonra yıkılmadık değer bırakmadı. İnsanın kara kutusu bilinen vicdan para kutusu oldu.
Şimdi haksız kazancın kurnaz tilkileri ellerini ovuşturuyor da açlığın koynunda yatanların sesi bile duyulmuyorsa, yazdıklarımızı megafonla haykırsak nafile!