GALATASARAY'a Fenerbahçe galibiyetinden sonra bir haller oldu. Bir yanı takım rahat kazanacak gibi görünse de öbür yanı maçın sonlarında "alabora" olacak ihtimali yaratıyorsa, ortada çözülmesi gereken sorunlar var demektir.
Alanyaspor karşısındaki "panik atak" halinin koruyucu isimleri Sanchez ve Jakops'tu.
Yunus Akgün'ün şaşırtıcı gelişiminin takım için çok şey ifade ettiği ortadayken, Icardi'nin hızlı düşüşünün nereye kadar süreceğini seyretmek bir yıldızı kaybetmek demektir.
Barış Alper Yılmaz'ı topları kaptırmasıyla, bir şeylere kapılması arasındaki sorunlar da eski Barış'ı mumla aratıyor.
***
Mertens'i hafızama hep zarif ve centilmen olarak kaydetmiştim de geçen hafta rakibinin bileğine bastı ve sarı kart gördü, Alanya maçında da kasti olarak rakibine dirsek attı.
Sportmen bildiğimiz adamların bile içlerindeki "acımasız duyguları" gördükten sonra, güzelliğe olan inancımız iyice kayboluyor.
***
Beşiktaş attığı bir golün arkasına ve savunmaya yaslanmakla Gaziantep maçını kazanacağını zannetti.
Van Bronckhorst, takımdaki "yaşlılık sendromunun" etkisinde. Immobile ve Rafa Silva'yı oyundan aldıktan sonraki Kartal, pençesiz hale geliyorsa, eldeki kalitesiz yedeklerden medet ummanın bedeli olacaktı. Bir teknik adamın saha kenarında saygınlık uyandırmasıyla, oyunu okuması arasındaki farkın sonuca yansıması da kaçınılmaz olacaktı.
***
Sakin bir hafta bir geçirdiğimizi zannetmeyin, yöneticiler arasında "atışmaların" çatışmaya dönüşeceği günler kaçınılmaz.
Bunları hatırlatsak ne yazar!
Mevzu; bahis ve kara para olduğunda yöneticiliğin alnında "büyük adam!" yazar!
İnsanların içinde "okur yazar" bir çocuk vardı eskiden, onlar bile sosyal medyada trol olmuş, çocuklarının yarınlarını çalanlara değil bizlere kızar!