Tarihi 15 Ekim 2024

Suç ortağım!

ÜSTÜ başı berbat ama temiz yüzlü 50'li yaşlarda bir adam oturduğum mahalledeki parkta geziniyordu. Kurumuş yaprakları eğilip alıyor sanki bilimsel bir araştırma yapıyor havasındaydı.
Sonbaharın çekim alanındaki adamın yanına gidip selam verdim.
"Seni tanıyorum" dedi. "Hiçbirimiz yabancı değiliz" diye karşılık verdim.
Kozmik bir ışık vardı gözlerinde.
Çevreden bakanların kıyafetine mahsuben onu yadırgadıklarına şüphem yoktu ama böyle derin düşünen insanlarla sohbet etmeyi oldum olası severim.
Ne iş yaptığını sordum, "insanların ölmeden tabuta konulduğu bir ülkede bana yapacak iş mi kalır?" dedi.

***

"Her şeyden haberin var" dedim de "ne mezarlar var içinde tabut yok, ne tabutlar var içinde ölü yok. Benim her şeyden haberim var. Ülkenin haritası bile değişiyor da kimsenin haberi yok" diye karşılık verdi.
Devam etti, "bu dünya sadece ağalara beylere ev verdi, yetmedi havuzlu villa verdi. Bizim gibiler de tabutunu sırtında taşıyor." Yıllar önce beni çok okumuş sonra bırakmış. "Ben de sayfalarca okurum ama yazamam" derken "hayal gücü zekadan değerlidir" diye bir söz etti. O sırada mahalledeki dedikoducu kadınlar ve adamlar bize bakıyorlardı.

***

Birden çömeldi kulağını yere dayadı.
Ne yaptığını sormaya gerek duymadım çünkü vereceği bir cevap vardı.
"Buraların kalbini dinliyorum" dedi.
"Nasıl buldun?" dedim, "buralarda da çok kalpsiz insan var" derken her mahallenin özetini çıkardı sanki.
"Hiç kuşkun olmasın" diye karşılık verdim, "insanların kalbi artık kötülüğe atıyor. Onlara televizyon dizilerini ver, geleceklerini al sesleri çıkmaz!"

***

Sorgulayan insanların gittikçe azaldığı bir ülkede, yerinde duramayan haliyle kalktı ve gitti.
O insan, çıkmaz sanılan sokaklarda yaşam süren iyi kalpli bir yolcuydu.
Başkaları böyle insanlara "deli" diyorlardı da onlardaki yürek aklını kullananlarda yoktu. Yolların günahı bile böyle yolculardan çıkarken böyle insanlar boş yere karşımıza çıkmıyordu.

***

Hani düğünlerde yabancı gibi duranlara sorarlar ya "şimdi siz bu gelinin nesi oluyorsunuz?" O gün yanımdaki adam giderken yanıma gelen meraklı biri sordu. "Şimdi siz bu delinin nesi oluyorsunuz?" "İş ortağıyım" dedim, "yok canım" dedi, "beğenmediyseniz suç ortağı da olabilirim" diye karşılık verince aklı karıştı. Böyle meraklıların aklı bir karıştı zaten!

***

O sırada meraklı gözlerin üstünü başını beğenmediği adam, çimleri yolunmuş toprağa elindeki taşla "vatan bölünmez" diye yazıyordu.

MUTLULUK TAKVİMİ
Eskileri giyin, zaten moda olmuş.
Ekranlarda seçici ol.
Gideceğin doktoru iyi araştır.
Bağımsızlığı savun.

Gözlerinde boş denizler
Her halinde benden izler
Yüreğin hasreti gizler
Acıları içtin evlat

Gün geldi sarardın soldun
İhanete karşı durdun
Sen sabrın ustası oldun
Sınıfını geçtin evlat

Gülün dikeninde yürek
Helal süt emmişsin demek
Sana emanet memleket
Ektiğimi biçtin evlat

Aşka serdin yüreğini
Bükemezler bileğini
Ölüm korkutmuyor seni
Sen beni de geçtin evlat
Hakkı YALÇIN

Kendinden başkasını görmeyen insanların gözlük camını silsen nafile!

Kimsesiz çocuk!
İnsanları uyutmak için çevrilen dizi filmlerde böyle sahneler yok ama bu gerçek sahneyi inadına her mevsim hatırlatmayı görev biliyorum.
Karnını doyuramadan uykuya dalmaya çalışan babasız kız çocuğu annesine sordu. "Neden kimse bizim kapımızı çalmıyor anne?" Anne gözlerini duvara çevirip cevap verdi; "bizim kimsemiz yok kızım!"