Evin içinde 5 çocuk. Baba hapiste, anne ekmek derdinde, sokakta çöp toplamak için çocukları evde bırakıyor. Kapı kilitli ve elektrik ocağından çıkan yangınla 5 çocuk ölüyor. Anne gözaltında. Empati yapanların ciğeri yanıyor. Hiçbirinin o anne kadar acı çekebilmesi mümkün mü?
***
Elbette bir hata var ama hangi anne çocuklarının yanmasını ister? Hangi anne çocuklarını sıcak bir evde balla börekle beslemek istemez!
Kime kızacağız? O anneyi sefalete mahkum eden sisteme mi, hapse giren babaya mı? O şartlar altında 5 çocuk yapacak kadar savunmasız ve cahil aile düzenine mi?
***
O çocukların çırpınışları geliyor gözümün önüne, çaresizlikleri. İnsanın etine bir toplu iğne batsa acı verir de alevlerin verdiği acıyı hangi cümle tarif edebilir?
Birbirlerine sarıldıkça daha çok yanan çocukların masumiyetini sadece cennete yolculukla telafi etmek mümkün mü?
***
O mahalledeki komşular elbette üzülmüştür de o çocukların önüne bir tabak yemek koymayı düşünen çıkmış mıdır aralarından? "Her koyunun kendi bacağından asıldığını" düşünen bir düzende eski komşuluk nerededir?
Bizim gördüğümüz komşulukta, komşusu aç yatarken hiçbiri tok yatmazdı. Kendi çocuğu ağlarken bile komşunun çocuğunun sesini duyardı.
Kendilerinden daha yoksul komşularının reçetelerinden bile haberleri olurdu da kimseyi incitmeden o ilaçları alıp getirirdiler.
***
İstanbul Yenikapı'da bir gecekonduda büyüdüm. Mahalledeki en sefil ev bizimkiydi. Her yağmurda evimizi su basardı. Yine şiddetli bir yağmurdan sonra evin içi oturulamaz hale geldi.
Mahallemizin kenarında bir kereste fabrikası vardı. O insanlar 4 çocuklu bir aileyi fabrikanın müdüriyet odasında ağırladı. Evimizin akan damlarını onardılar, suların içeri girmesine engel olacak barikatlar kurdular. Fabrikanın sahibi Sinop Ayancık'lıydı. Üzerinden 60 yıl geçti. Adını bilmesem de ruhuna her zaman rahmet okurum.
***
O mahalle kültürünü kaybettikten sonradır acı kayıplarımız. Yakınlaşmak varken uzaklaşmak tercih edilir olmuştur artık. Bencillik adına bütün cümleler iri harflerle yazılmaktadır da kardeşliğin sessiz harfleri bile kitaplardan silinmiştir.
Zengine hürmet gösterenler garibana dünyanın kaç bucak olduğunu göstermektedir artık.
***
Bizler ceketlerimizin cebinde kalan eski sinema biletlerine bakıp, kardeşlik ve komşuluk kokan eski filmleri özlüyorsak sebepsiz değil.
Eski fotoğraflarda aklımız kaldığı için yenisini çektiremiyoruz ama bizlere çilenin kralını çektiriyor hayat.
Çocukların bile iki gözü iki kömür!
***
5 çocuğun yanarak can vermesine suçlu aranıyorsa hepimiz aynaya bakmalıyız. Bu yangındaki hissemizden payımızı almak adına!
MUTLULUK TAKVİMİ
Lösemili çocukları unutma.
Klasikleri yeniden oku.
Çocuklara kaşkol ör.
Bedeli neyse
Ödedim elbet
Bir lokma öfkeye
Bin yudum hasret
Alın yazımdan
Bir roman çıkar
Aşkını harcayan
Kullara ibret
Bilemem kaç kulaç
Hayatın suyu
Yüreğim sürgünde
Geceler boyu
Şimdi gözlerimde
Bu dipsiz kuyu
Severek harcanan
Yıllara ibret
Hakkı YALÇIN
Sefil insanların gözlerindeki mektupları kış gelmeden okumak gerekiyor.
Ancak bu kadar!
O kadar kibardı ki, mezar taşına bile "öldüğüm için beni affedin" diye yazdırdı.
O kadar zayıftı ki, yemek masasında kürdan oluyordu.
Burnu o kadar büyüktü ki, sigarasını duşta içiyordu.