AMERİKA için bir damla petrol, dökülen kanlardan değerlidir.
Slogan belli "Ortadoğu'da petrol kuyuları derin, biraz daha asker ve bolca silah gönderin!" Beyrut'un Ortadoğu'nun Paris'i sayıldığı 60'lı yıllardan sonra Ortadoğu'da çıkarılan savaşlar yapılan darbeler kimin işine yaradı? Tuzu kuru Araplar manzarayı seyrederken, Avrupalı beyler adaleti niye aramadı?
***
Şu sıralar zalim liderlerin kişi başına aldıkları can sayısında Netanyahu açık ara önde.
Putin ikinci sırada, Trump açığı kapatmak için var gücüyle çalışacak. Bu haysiyetsiz dünyada şahsiyet böyle kazanılıyor artık! Cebren ve hileyle!
***
Birleşmiş Milletler katil devletleri yargılayan mahkeme değilse, yargılanması gereken sanık konumundadır. Suça tanık olanların susması da suçtur ama ezilen insanların öfkesinin dinmemesi silahlara karşı yenilecekleri anlamına gelmesin.
Onların hali de çeliğe su verilmesi olarak kabullenilsin.
***
Bu devran bir gün döner. Nasıl döner? Çarkın işleyişini bozarak ve hayatın karşısında onurlu biçimde durarak! Saldırılar her zaman savunma mekanizmasını güçlendirir, mucizeler de o zaman gerçekleşir. Ortadoğu'nun hatta bizim ülkemizin parçalanması üzerine kurgulanan senaryolar tepkileri doğurur.
Savaşla barış arasındaki ters orantının vebalini sadece mazlumlar ödemez!
Doğal olan yapay olana karşı kendi stratejilerini geliştirir. Çünkü teknolojiden bile güçlüdür yürek.
***
Benim ülkem dünyanın en güzel ülkesi. O yüzden 100 yıllık planların içinde parçalanma ve emperyalist ülkeler arasında paylaşılma hayali taşıyan bir mücevher kutusudur.
Dünya yalanın etrafında dönerken, yalanlar harika bir tuzak yemidir.
"Oltaya gelmemek gerekiyor" desem de insanların gittikçe bencilleşip düşünce gücünü bile kendi insanına nefrete dönüştürmesi, tüketilen değerlerin temsilcisi olması düşmanın en büyük güvencesi olarak ortaya çıkıyor. Bu şartlarda kötüyle mücadele ederken "takıma girmek için" şart aranmaz, vatan böyle sevilir!
***
O yüzden "takım oyununun" sinsi oyunlara karşı ne kadar önemli olduğunu bilmemiz ve bunu hayata geçirmemiz gerekiyor. Nasıl mı?
Öncelikle hakkın, hukukun, vicdanın ve barışın ayaklanmasıyla. Sonra da bütünlüğümüzün ne kadar büyük güç olduğunu göstererek. O zaman bu güzel ülkenin kocaman yüreği bütün düşmanları un ufak eder! Yazılan senaryolar da çöpe gider!
MUTLULUK TAKVİMİ
Haram kazanca yüz verme.
Zayıflığınla yüzleş.
Kaşkol kullan.
İlham ver.
Başka tene bulaşmış
Kirli sabahların var
Senin boyunu aşmış
Büyük günahların var
Bir leke gibi kalsın
Alnında ihanetin
Mahşere dek sürecek
Bendeki bu nefretin
Koptuğu yerde bırak
Bu masal böyle bitsin
Bir zaman her şeyimdin
Artık hiçbir şeyimsin
Hakkı YALÇIN
Yalanla ve nefretle geçinmek varken insan kalitesine yatırım yapmak askıda!
Küçük İskender
Rahmetli şair Küçük İskender ölmeden önce Bodrum'a taşınmıştı da "İstanbul'dan ayrılmadım Ege'ye iltica ettim" diye yazmıştı. "Türkçe Sözlü Hafif Mavi" adlı kitabında gerekçesini de belirtmişti. "Trafik keşmekeşinde yan arabadan fırlayan biri beni bıçaklayarak öldüreceğine, doğada dolaşırken yılan sokup öldürsün daha mükemmel!" Küçük İskender'in çok özel bir kalemi ve eşsiz bir yüreği varken, kalemindeki sihrin karşılığını bu dünyadan alamadan gittiğini biliyorum. Olsun! Güzel insanlar bu dünyadan alacaklı gider zaten!