BU dünyaya bir şans daha verebilecek gücümüz yok ama o şansı kendimize vermeliyiz.
Yaşadıkça umut varsa direncimizi artırmanın yolu da olmalıdır.
Epey kan kaybettik. Durarak saklananlar koşsa da yetişemez ama yerimizde saydığımız günleri hızlı adımlarla ödeştirmek diye bir gerçek de var.
***
Bu dünyada merhamet eksik, asalet eksik, adalet eksik. Peki, yere düşeni kaldırma gücü bizlerde mevcut mu? Ayranı kabaran cinnetin arkası varsa yarını da var, arkasında duranı da! O halde öne geçelim!
Cesur olalım!
Çocukları ve kadınları korumayı ilke edinelim. Çünkü insanların gözlerine perde inince karanlıklar erken çöker ve toplum da böyle çöker.
***
Umutsuz bir gencin birkaç yıl önce gönderdiği satırları saklıyorum. "Bu dünyada kötüler ettiğini bulur mu? Hiç sanmıyorum.
Şeytan onların ellerinden tutar alır götürür, masalarını donatır kasalarını doldurur. Bizlere de züğürt tesellisi kalır, iyiler kazanır diye!" Bu delikanlı ne yapsın!
Ciğerini mi tükürsün?
Kötü yollara mı sapsın?
En azından yasaların herkese eşit davrandığını görsün de vicdanı rahat etsin! İş bulmak için çaldığı kapılarda eşitliği görebilsin.
Hakları yenen delikanlıların dillerine ah düşüyorsa, onların yüzünü güldürmeyenlere de günah düşüyor unutulmasın!
***
Mucizenin adıdır umut.
Umudun adıdır çocuk.
Çocukların yasalarında olay kalptedir cepte değil! Kalple dil arasındaki mesafeyi bile kontrol edemeyenler çocukların duygularını bilmiyorsa öğrensin!
En azından diline hakim olsun haksızlığa yargıç!
***
1959 yapımı bir film var; adı 'Siyah Orfe.' Filmde 10 yaşlarında bir çocuk eline aldığı gitar ve yanındaki iki çocukla birlikte sabahın ilk ışığına koşar.
"Çabuk olalım" der "güneşin doğmasını sağlamamız gerek, gecikirsek doğamaz." Çocukların gözlerinde hiçbir şekilde yenilmez umut.
O halde çocuklara gözümüz gibi bakalım. Açılmamış mektuplar bile en anlamlı şekilde çocukların gözlerinden okunur.
***
Not: Çocuklar korktuğu zaman gözlerini kapatır. Korkan ve içine kapanan çocuklar da geleceğin yolunu kapatır!
MUTLULUK TAKVİMİ
Virüs yine hortladı maske tak.
Çocuklara kumbara al.
Eski okul arkadaşlarının hatırını sor.
Masum hislerimize
Günah bile dediler
Bizim için kalemi
Çoktan kırmış bu kader
Acılarımızı da
Alalım yanımıza
Yürü gidelim
Aşkımıza kimsenin
Bulaşmadığı bir yere
Yürü gidelim
Kader yeşil ışıkları
Bize de yakar elbet
Gençliğimiz gidiyor
Biz peşinden gidelim
Hakkı YALÇIN
Devlerin gücünü cüceler, insanın ömrünü geceler yer!
Profesör!
Oturduğum mahallede yıllardır bir ekmek siparişini bile kapıya getiren bakkalımız var. Duydum ki binada oturan ve "ben profesörüm" diyen biri, sürekli olarak birilerine şikayet ediyor, bakkalı kapatmaya çalışıyor. Meslek etiketiyle insanların ekmeğiyle oynamak arasındaki farkı sorarsanız; "çocukluğumun köprü altı bitirimlerini şimdiki zamanın profesörlerine değişmem" sözümde ne kadar haklı olduğum ortaya çıkar!