FENERBAHÇE'NİN
Kasımpaşa karşısındaki galibiyetini 3 puanlık kazançla değerlendirmek, futbola haksızlık olur. Ortada futbol yokken kazanmak maharet sayılırsa görünenleri irdelemekte yarar vardır.
Bir takımın orta alanı rakibe böylesine topla oynama imkanı bırakmaz ve bindirme hızını kesintiye uğratmaz. Sahada dikkat çekenler Becau, İsmail Yüksek ve Maximin. Gerisi sıradanlar listesinde yer kapar.
Yılın transfer rekortmeni En Nesyri şu anki görüntüsüyle bu takımda ne yapar? Sanırım mazisinin hatırına biraz daha beklemeliyiz.
***
Rizespor karşısında göz kamaştıran bir Galatasaray izledik. Bir Anka kuşu küllerini silkeledi, rakibini de silkelerken.
Sadakat ve rakibi bunaltan fiziki güç üst seviyedeydi.
Birkaç maçtır gecelerin içinde saklı kalan Sara'nın yıldızı Rizespor maçında parladı. Osimhen çabalarının karşılığı golle alamasa da takımda çok iş yapar. Ama Mertens'e parantez açmak istiyorum. "Onu izlerken eski zamanların güzel insanları bir sinema filminde oynuyor sanki." Not: Bu cümle; yere düşen rakiplerinin her pozisyonda yanında olan ve elini uzatan bir adamın zarafetine mahsuben yazılmıştır.
***
Beşiktaş, 80 dakika 10 kişi oynayan Trabzonspor'u yenemedi diyemeyiz, Trabzonspor yenilmedi. Bordo mavililer çok iyi mücadele etti, özellikle kaleci Uğurcan haftanın adamıydı.
Beşiktaş'ın orta alanındaki sorun, forvet hattındaki bağların kopmasının da nedeni ama İmmobile'nin rakip savunmayı karıştıracak bir eylemine rastlamadık.
Kendisine pozisyon aktarımı olmasa da onun da pek çabası olmadı.
Not: Takıma ağırlık yapanları görmedikten sonra ufka bakmanın anlamı yok.
***
Futboldaki zalim sahneler azalmıyor: Sakatlanıp sahadan çıkmak zorunda kalan rakip futbolculara yuh çekilen ve bu yuh seslerine alkış tutulan tek ülkeyiz. Ne yazık ki bu ülkede utancın adı bile gurur!
