Tarihi 26 Temmuz 2024

Eski moda!

AŞIRI nemli ve kavurucu bir yaz mevsimindeyiz. İklimleri insanların yarattığı şartlar değiştirdi demekle hiçbir şeyi değiştirmek mümkün değil.
"Herkes kendisinden önce dikilen ağaçların yakıldığı gerçeğini görmekle, bir tane ağaç dikmediği gerçeği arasındaki tarzını sorgulamakla yükümlüdür" desek ne fayda.
Şimdi bütün mesele malı götürmek.
O yüzden kendi yanlışlarını bile kadere yükleyenler çocuklarına güzel bir dünya bırakmayı reddettiler.

***

İzlediğim bir belgeselde dünyanın geleceğinden ve büyüyen çocuklardan kendini sorumlu tutan bir babanın kendi çocuğuna söylediği bir söz vardı.
"Seni mahcup eden bir baba olmayacağım kızım." Burada verilen söz; geleceğin dünyasında kızına olan borçlarına sadık kalmanın sözü, gezegene ihanet etmeme sözü.
Sadece paranın özne olduğu kıytırık üniversiteler her yıl zam üstüne zam yaparken, parasız eğitim isteyen çocukların babaları hangi derdine yansın?
Peynirin zeytinin yüzünü sofrasında değil tezgahta görebilen babalara hangi sorumluluğu yükleyebiliriz?

***

Uyuşturucu bağımlıları sokaklarda insanları rastgele katlederken, uyuşturucu baronları lüks teknelerinde manzarayı hangi marka gözlükle seyrediyordur acaba?
Çocuklarını uyuşturucuya kurban veren annelerin babaların iki gözleri iki kül yığını haline gelmişken!

***

Hepimiz suçluyuz.
Bal arısına yazdığımız şiirleri bıraktık, eşek arılarının hayranıyız artık. Verdiğimiz sözleri tutmasak da olur, taraf tutsak yeter!
Çocuklara sözümüz vardı hiçbirini tutmadık da şimdi gözümüz parada. Kara para kasalarına anahtar uydurmak için birbirimizi yiyoruz.
Bir göreve geldiğimizde emekçilerin kanını emiyor onlara kapıyı gösteriyoruz, "bizden olsun çamurdan olsun" diyoruz.

***

Dürüstlük; ahlaksız bir duvarın dibinde pusuya düşürüldü. İnsanlık defterlerini yaktık. Dilimiz kutup gibi. Akrebin gölgesinde çıyan besliyoruz.
Bodrum'da Çeşme'de bir gecede asgari ücretin iki katını yemek masasında hesap olarak öderken havamızdan geçilmiyor.
Kimiz biz?
İnsanlığın neresindeyiz?

***

Yasaların önünde farklı olmayı adamlık sayıyoruz. Hala "Sen benim kim olduğumu biliyor musun?" tavrının zavallı temsilcileriyiz.
Çocukların yüzüne bakacak yüzümüz yok ama aynaların karşısında fiyakamızdan geçilmiyor.

***

İnsan en çok kendine yenilir.
Kaybedilenlerin kolayca kazanılacağı zannedilir de her şey para değildir. Parayı pezevenkler ve uyuşturucu kaçakçıları da kazanıyor.
Önemli olan haysiyetli insanların kalbini kazanmak.
Onun da modası geçti.

MUTLULUK TAKVİMİ
Manzara fotoğrafı çek.
Her şartta adil ol.
Gün batımını izle.
Sıcak içecekleri tercih et.
Teknolojiye güvenme.

Gülü solmuş bir akşam
Yollara vurdum acımı
Hiç ayrılmadım senden
Ayrılık aşkın devamı

Bizim yolumuz belli
Biz iki can iki yemin
Aşk seveni bağışlar
Hem sevdim
Hem çok özledim

Kanadıkça büyür
Ölümsüz aşklar
Bu kaderi senle
Birlikte yazdık
Bizi ayrılıkla
Korkutamazlar
Ölümden korksaydık
Aşık olmazdık
Hakkı YALÇIN

Semt pazarından bile eli boş dönenlerin hüznünü izlemek büyük acı.

Bekliyorum!
Önceki gün yazdığım yazıya karşılık ilk kez Bakırköy Belediyesi'nden bir telefon geldi.
Belediyenin basın danışmanı Yusuf Doğan aradı ve eleştirilerimin karşılığında elinden geleni yapmak için harekete geçti.
Memnun oldum ve yıllardır Bakırköy Belediyesi'nden görmediğim hizmetin zerresini görürsem kendisine teşekkürlerimi ileteceğim.