İdlib gündemi

Hasan Basri Yalçın

HASAN BASRİ YALÇIN

Eklenme Tarih 25 Ağustos 2018
İDLİB Suriye'de durumu netleşmemiş ender bölgelerden biri...
Baştan beri de Rejim, Rusya, İran üçlüsünün hedefinde. Ancak şimdiye kadar İdlib'te hep ara formüller devreye girmişti. Halep'e kadar ilerleyen Rusya destekli Rejim'in nefesi tükendiğinden, İdlib konusu sonraya bırakılmıştı.
Türkiye devreye girmiş, hem Halep'ten tahliyeleri sağlamış hem de sonraki dönemde İdlib'te kontrol noktaları oluşturmak vasıtasıyla durumu yatıştırmıştı. Türkiye'nin kontrol noktaları oluşturması ve bir aktör olarak var olması bile İran ve Rejim'i rahatsız ediyordu.
Rusya yine de daha reelpolitik bir zeminden bakarak Türkiye'nin varlığını destekledi.
Ancak Rus tarafının önceliği hep Nusra gibi örgütlerle Türkiye'nin mücadele etmesini sağalamaya yönelik oldu.
Baştan beri söylüyoruz.
Türkiye o bölgedeki aşırı örgütlerle mücadele edebilir ancak şimdi sırası değil.
Türkiye'nin baştan beri İdlip'teki pozisyonu bölgenin yavaş yavaş radikal gruplardan arındırılması yolunda oldu. Bu anlamda da birçok adım atıldı. Ancak bunu yapabilmek için daha ılımlı gruplara yol verilmesi gerekir.
Rusya bu durumu zor olsa da kabul edebiliyor ancak İran ve Rejim çok daha sert bir tutum adına bastırıyor.
Burada önemli olan tabii ki İran ve Rejim değil, Rusya'nın ne düşündüğü.
Bu nedenle de Türkiye Rusya'yla sürekli masada. Ruslar da özellikle Afrin sonrasında Türkiye'nin daha hızlı hareket etmesini bekliyor.
Tabii bu sırada Tel-Rıfat bölgesinin hala Rus koruması altında olduğunu unutmamak lazım...
Bu kilit bölge hem Halep'in güvenliği hem Türkiye'ye karşı özellikle İdlib meselesinde bir pazarlık kozu olarak tutuluyor.
Türkiye ise Tel-Rıfat meselesini ancak Menbiç'teki güvenlik sağlandıktan sonra ele almayı istiyor.
Öte taraftan Rusya'nın acelesi var.
Hem derinlik kazanmak hem de kendi stratejisi için son kritik bölgeyi ele geçirmek istiyor.
Konuyla ilgili oldukça çetin müzakereler yürütüldüğünü tahmin etmek zor değil.
MİT Başkanı Hakan Fidan ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar bir hafta içinde iki kez muhataplarıyla bu konuyu ele aldı.
İçeriği bilemiyoruz ancak tahmin edebiliyoruz. Dışardan görüldüğü kadarıyla Rusya kararlı.
Türkiye ise ani ve tek taraflı bir askeri operasyona yakalanmak istemiyor.
İdlip deyince hemen herkesin aklına yeni bir mülteci akını geliyor.
Ama bence asıl sorun bu değil.
Bir buçuk milyonluk İdlib'ten doğacak bir mülteci akını sorun doğurabilir ancak yaratacağı diğer güvenlik riskleriyle kıyaslandığında mülteci meselesi daha hafif kalır.
Radikal grupların Türkiye'ye girişi veya düşmanlaşması ihtimali Rejim güçlerinin böylesi geniş bir coğrafyayı tek başına kontrol etme ihtimali düşünüldüğünde Türkiye'nin asıl bu durumlara çözüm üretmesi gerektiği ortaya çıkar.
Eğer Rusya bu operasyonu başlatacaksa, ki Rusya için son derece uygun bir ortam bulunuyor, Türkiye'nin uyanık olmasında fayda var.
Sadece engellemeye çalışmakla olmaz.
Engellenemeyecek bir noktaya geldiyse şayet Türkiye önleyici bir iki adım atabilir.
Eğer Türkiye tüm bölgeyi tek başına kontrol etmeyecekse en azından Rejim de etmesin.
Türkiye en azından kuzey İdlib'te güvenliği sağlayabilir.