Bu milletin çoğunluğu Hocaefendi'yi seviyor...
Bu sevginin baş nedeni de Hocaefendi'nin "milletin iradesi" kavramına yani demokrasiye gönülden bağlı nesiller yetiştirmesindendir...
Hocaefendi, talebelerine her zaman "Milletin çoğunluk iradesiyle seçilmiş hükümet esastır. Tüm devlet görevlileri milletimizin demokratik yolla seçtiği devlet adamlarına itaat etmek mecburiyetindedir" düşüncesini öğretti...
Hizmet mensubu bürokratların Ergenekoncu bürokratlardan farkı Hocaefendi'nin talimatları doğrultusunda demokrasiye gönülden bağlı olmaları ve sivil otoriteye yani Başbakan'a tam itaat etmeleriydi...
Şimdi çok şükür bu Ergenekoncuların gücü kırıldı,adım adım tasfiye oluyorlar...
Bugün Türkiye'de "Sivil otoriteye meydan okuyan bürokratlar ve yargı mensupları tutuklanır" düşüncesini zihinlere nakşeden başşahıs Fethullah Gülen Hocaefendi'dir...
Şimdi aynı Hocaefendi, Hizmet fedaisi olan bürokratlarına ve yargı mensuplarına "Başbakan güç zehirlenmesi yaşıyor, diktatörlüğe gidiyor.
Kullanın gücünüzü indirin bu hükümeti. Artık kim hükümet olursa olsun devleti siz yöneteceksiniz" diye tamamen yasadışı, tamamen hukuk ve demokrasiyi katleden darbeci talimatlar verecek ve kimi gazeteciler de bu darbeciliğe şu an içerdeki bazı meslektaşları gibi destek verecek öyle mi? Buna bu millet inanmaz...
Bu zırvaları söyleyen alçaktır, namussuzdur, şerefsizdir ve haysiyetsizdir...
Hükümet ile cemaatin farklı düşündüğü yerler elbette vardır, bu farklılıkları rijid biçimde ifade edenler de vardır ama dün de yazdığım gibi herkes bilmeli ki Hüseyin Gülerce ve Yalçın Akdoğan bu tür rijid adamlardan değildir...
Tam aksine 7 Şubat 2012'den sonra ortaya çıkan tabloda her zaman ateşi söndürmeye çalışmış iki adamdır Gülerce ve Akdoğan... Her zaman makul, mantıklı ve sağduyulu çizgidedir ikisi de...
Yeri geldi mi "Hüseyin Gülerce Fethullah Gülen'in sözcüsüdür" diyorlar ve Gülerce'nin hükümetten farklı düşündüğü en ufak noktayı büyüteçle devleştiriyorlar...
Gülerce yazılarında yüzde 90 Başbakan Tayyip Erdoğan'ı ve bu hükümeti övüyor, destekliyor...
O yazıları görmezden geliyorlar...
Hüseyin Gülerce Beyaz TV ekranlarından defalarca "2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan'a rey verelim" diye çağrı yaptı...
Bir kere dahi o yayınları haber yapmadı bu malum medya zihniyeti...
Yine Gülerce "7 Şubat'ta yapılanları tasvip etmiyorum. Densiz bir savcı bakın nelere yol açıyor?" dedi.Bu önemli yazılar Hocaefendi'nin kontrolündeki Zaman gazetesinde ilk sayfadan görüldü ama bu çok çok önemli açıklamanın da üstünü örttüler...
Aynı şekide Başbakan'ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan çoğunlukla Hizmet Hareketi'ni öven, bu hareketin Türkiye açısından önemine işaret eden yazılar yazdı... Bütün bunların da üstü örtüldü...
Yalçın Akdoğan da 7 Şubat sonrası konjonktürde her zaman sağduyu ve itidalden yana oldu. Maalesef hem hükümet hem cemaat içinde kimileri ateşe benzin döküp ortalığı yangın yerine çevirmeye kalkıştılar...
Gülerce ve Akdoğan gibi bilge adamlar kendi cenahlarındaki bu saçmalıkları engellemeye çalıştılar her zaman....
Yine tekrarlıyorum... Keşke Hizmet-Hükümet arası tüm ilişkileri bu iki adam yürütse...
Keşke sürekli karşı karşıya gelseler, konuşsalar, düzenli olarak müzakere etseler... Bu mekanizma otomatikleştiğinde yanlış anlaşılmaktan kaynaklanan birçok meselenin çözüleceğine adım gibi eminim...
Yukarıda da belirttim... Yine altını çizmek istiyorum...
"Bizim seçtiğimiz hükümete meydan okuyan, posta koyan bürokratlar ve yargı mensupları içeri girer arkadaş, taviz verilemez" gibi bir demokratik algı oluştuysa bunun baş sebebi Fethullah Gülen Hocaefendi ve gönüllüler hareketinin çabalarıdır...
Başbakan emreder ve tüm devlet kademeleri hizaya girer... Aksini düşünmek Ergenekonculuktur... Ve bu ülkede Ergenekon'la en çok mücadele eden sivil güç Hizmet Hareketi'dir...