Azerbaycan’da yeni dönem

Eklenme Tarihi 13 Şubat 2020

Bakü'ye boşuna "Rüzgarlar şehri" dememişler. Hafta sonunda 5,5 milyon Azerbaycan Türkü'nün sandık başına gittiği seçimleri izlemek için bulunduğumuz kentte bu sözün doğruluğunu bizzat gözlemledik.

Dondurucu soğuk ve hiç hız kesmeyen rüzgarın da etkisiyle seçime katılım oranı yüzde 50'lilerde kaldı. 299'u kadın bin 315 adayın yarıştığı seçime tam 19 parti katıldı. İlginçtir bin 315 adayın yüzde 83'ü seçimlere bağımsız katılmayı tercih etti. Kesin olmayan sonuçlara göre 119 seçim bölgesinde İlham Aliyev'in partisi YAP 65, diğer partiler 10, bağımsızlar ise 43 milletvekili çıkardı.

Bu sonuçlardan da anlaşılacağı üzere yeni parlamentoda bağımsızlar etkili bir güç olacak. Devlet Başkanı İlham Aliyev'in geçen yıl yurt dışında eğitim almış genç bürokratları yönetim kademelerinde görevlendirmesi seçimlere de olumlu anlamda yansıdı. Dış dünyayı tanıyan, nitelikli isimler siyasette kendilerine yer buldu. Türkiye'de üniversite eğitimi aldıktan sonra ülkelerine dönen ve çeşitli sektörlerde çalışan 25 aday da Azerbaycan Milli Meclisine girebilmek için yarıştı.

Azerbaycan seçimlerine dış dünyanın da ilgisi yüksekti. Seçimi 880 yabancı gözlemci yerinde takip etti. AGİT'ten Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'ne, Şanghay İşbirliği Örgütü'nden Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyine aklınıza gelen bütün uluslararası örgütlerin heyetleri Azerbaycan'daydı.

Dış dünyanın Azerbaycan'a gösterdiği ilgi boşuna değil. Zengin enerji kaynakları, güçlü ordusu, son dönemde hız verdiği sosyal reformlar ve demokratik değişim ataklarıyla bölgenin yükselen yıldızı olarak gösteriliyor Azerbaycan.

Azerbaycan'da yaşanan her türlü gelişme Türkiye'yi yakından ilgilendiriyor. Çünkü Azerbaycan bizim için herhangi bir ülke değil. Dostumuz, stratejik ortağımız, hepsinden önemlisi kardeşimiz. Dünya üzerinde Türkiye ve Azerbaycan arasındaki yakınlığı sağlamış ülke sayısı bir elin parmaklarını geçmez.

O sebeple Azerbaycan'ın istikrarlı, sağlam adımlarla gerçekleştirdiği ekonomik ve demokratik dönüşüm sürecine en büyük desteği veren ülkelerin başında dün olduğu gibi bugün de Türkiye geliyor.

Bu zorlu coğrafyada sırtını güvenle dayayabileceğin bir kardeşinin olması çok önemli. Geçmişi, dili, kültürü aynı olan iki ülke geleceklerini de birlikte şekillendirecek.

Ne mutlu bize ki, Türkiye de Azerbaycan da bu gerçeğin farkında ve adımlarını bu doğrultuda atıyor.